Sıra Ermenistan da -
Cumhuriyet in ve Cumhuriyet Halk Partisi nin kurucusu Mustafa Kemal Ataturk un cagdas uygarlık duzeyi olarak tanımladıgı en onemli vizyonunu Avrupa Birliği ne girmekle ozdesleştirerek kendisine vizyon edinen AKP nin yarattığı şaşkınlık devam ediyor. Ataturk un partisi Avrupa Birliği uyeliğini savunur ve destekler gorunse de hic bir zaman AKP kadar savunmadı ne yazık ki. Ataturk un en onemli vizyonunu başkalarına kaptırmış olmanın sıkıntısını her zaman cekecek CHP. Sanırım bu şimdiye kadar CHP nin karşılaştığı en buyuk celişki.
İktidar partisi Avrupa Birliği vizyonuyla gelmedi aslında iktidara. Yani kimse onlara Avrupa Birliği vizyonunu ortaya koyduğu icin oy vermedi. Veren olduysa da sayıları cok azdır sanırım. Buna karşılık AKP iktidara gelir gelmez Avrupa hedefini en belirgin vizyonu olarak ortaya koydu ve şu ana kadar da butun engellemelere karşın son derecede akıllıca bir politika olarak yuruttu. Onceki secimde bu vizyonun etkisi oldu mu bilmiyorum ama sonraki secimde bu vizyonun olumlu etkisini mutlaka gorecek. CHP ise Ataturk un vizyonunu kaptırmanın cezasını cekecek.
Yıllar once Turk-Yunan ilişkileri gergin bir noktada iken ilginc bir şey oldu. Turkler ve Rumlar Eurovizyon şarkı yarışmasında birbirlerine hic puan vermiyorlardı. Turk jurisi Kıbrıs Rumlarına da hic puan vermezken Yunan jurisi Kıbrıs Rumlarına tam puan veriyordu. Derken bir gun birdenbire Yunan jurisi bizim şarkıya puan verdi. Bizimkiler ikinci yıl toparlanıp urkek bir adım atarlarken bu kez Kıbrıs Rum jurisi bizim şarkıya puan verdi. Her şey boyle caktırmadan başladı. Sonra Yunan Dışişleri Bakanı bize zeytin dalı uzattı bizimki onu alıp halay cekti falan filan derken ilişkiler yumuşadı gitti. Sonunda Kıbrıs Rumları Kıbrıs ı temsilen Avrupa Birliği ne uye olmanın eşiğine geldiler. Bu adımlar Yunanistan ın Kıbrıs ın Avrupa Birliği uyeliği icin yaptığı ince planın sonucu muydu değil miydi bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey bizim bu adımlara karşılık vermek zorunda kaldığımız yani bu ilişki yumuşamasının pasif tarafı olarak kalmayı kabul etmemizdi. Bu pasif durumu aktif bir
bicime sokmanın tek yolu Annan Planı ydı. Ne var ki bu fırsatı ceşitli nedenlerle zamanında kabul etmeyerek kacırdık. Bugun geldiğimiz noktada Annan Planı nı tartışmayı kabul ederek pasif konumdan cıkma noktasına doğru bir adım attığımız durumdur. Bu alandaki gelişmeleri hep birlikte goreceğiz.
Uzerinde durmak istediğim nokta Ermenistan la olan ilişkilerimizdir. Başbakan Erdoğan Ermenilere bir cağrı yaparak gecmişi arkamızda bırakmamız ve artık geleceğe bakmamız gerektiğini soyledi. Bu cok onemli bir cağrı ama ne yazık ki yeterli bir adım değil. Cunku gecmişte de boyle cağrılar yapıldı. Bence Başbakan Ermenistan ı ziyarete gitmeli ve birlikte gotureceği işadamları Ermeni işadamlarıyla ekonomik ve ticari işbirliğini artırmanın yollarını konuşmalıdırlar. Ermenistan la Azerbaycan ilişkileri konusunda Turkiye daha aktif bicimde devrede olmalı ve cozume yardım eden ağabey rolunu ustlenmelidir. Azerbaycan la sorunların cozumune yardımcı olmaktan ote gerekirse Ermenistan a ekonomik ve teknik yardım da yapmalıyız. Turkiye Kıbrıs ta attığı olumlu adımı Ermenistan konusunda da atmalıdır.
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com