Tekbirli cenaze -
Cem Karaca nın vasiyeti uzerine alkıssız ama tekbirli cenaze toreniyle defnedilmesi dunku gazetelerde en cok ele alınan konularda biriydi. Ozellikle İslamcı kesimden bazı kose yazarları bir donemin sıkı solcusu Karaca nın boyle bir istekte bulunmasını cok anlamlı bir jest olarak degerlendirerek Gordunuz mu şu fani dunyada solcular bile sonunda dogru yolu bulabiliyor mesajı veren yazılar yayımladılar.
Buna karşılk sekuler kesimin bazı yazarları Karaca nın vasiyetinin ona cok kahır cektirmiş olan devlete kırgınlığının bir işareti olarak değerlendirilmesi gerektiğini one surerek bu jeste aşırı mistik anlamlar yuklenmesine karşı cıktılar.
Oyle ya da boyle ben ceşitli televizyonlardan izlediğim toreni son derece anlamlı ve ilginc buldum. Bu rituelde Turkiye nin kultur kodlarının ic ice gecmiş sarmaş dolaş olmuş gorunumu beni cok etkiledi. Boyle bir toren belki de İstanbul dan başka dunyanın hicbir kentinde gercekleşemez diye duşundum.
Cenazeye katılanların gorunumlerindeki ceşitlilik dikkatinizi cekti mi? Uzun saclı at kuyruklu orta yaşlı erkekler sacı boyalı ve acık kadınlar başı ceşitli bicimlerde ortulu kadınlar top sakallı gencler kravatlı beyefendiler dar pantolonlu genc kızlar uc gunluk sakallı yorgun adamlar...
Belli ki inananı ve inanmayanı Alevisi ve Sunnisi ateisti ve agnostiği Turk u Rum u Musevisi ve Ermenisi oradaydı. Ve gene belli ki hepsi Cem Karaca nın vasiyetine uyarak tekbire katıldılar. Bunu bir dinsel kimlik deklarasyonu ya da hidayete ermenin işareti
olarak değil aynı kultur tarafından yoğrulmuşluğun doğallığı icinde yaptılar. Cenaze toreninden sonra herkes kendi evine meyhanesine barına kahvesine kilisesine havrasına cemevine dondu. Gonullerinde bir dostun son isteğini yerine getirmişliğin huzuru kaldı.
Tam bunları duşunurken elektronik postayla Paris ten gelen bir mektup biraz huzurumu kacırdı ve bana şu soruyu sordurdu: Acaba Cem Karaca
cenaze toreninin annesi İrma Toto Felekyan hanımın Ermeni Ortodoks inanclarına uygun olarak yapılmasını istemiş olsaydı isteği aynı doğallık icinde yerine getirilebilir miydi?
Duşunmeye değer... Ben bunun mumkun olduğuna inanıyor ve İstanbul u benzersiz kılan işte bu! diyorum.
Sozunu ettiğim elektronik mektupta Cem Karaca nın cocukluk arkadaşı Raffi A. Hermonn Karaca nın aslında cok iyi Ermenice konuştuğunu ve şarkı soylediğini belirtiyor ve onun kimliğinin bu asal parcasının gormezden gelinmesini devletin asimilasyoncu politikalarının sindirici etkisine bağlıyordu.
Hermonn un anlattığına gore annesi Toto hanım Robert Kolej oğrencisi Cem in Ermenice konuşması karşılığında onun kucuk yaramazlıklarını affeder Azeri kokenli babasına duyurmazmış. Elbette!
Bir anne (ya da baba) cocuğunun kendi dilini de konuşması icin nelere katlanmaz!
Cem Karaca yla hic tanışmadım. O Musluman mezarlığında Azeri kokenli Bektaşi babasının mezarına gomulmeyi istedi. İstanbul Tiyatrosu nda oynadığı yıllarda kardeşim Abdullah ın tanıştırdığı Toto hanım hayatta olsaydı eminim onun bu isteğini anlayışla karşılardı. Ve cenaze toreninde tekbir getirenler arasında olurdu...
Bunu anlayamayanlar İstanbul u da Turkiye yi de anlayamazlar.
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com