Nisanyan a nisan almak -
Turkiye de kucuk otel sektorunun oncusu olarak tanınan Sevan ve Mujde Nisanyan ın İzmir sirince koyunde bulunan Nişanyan Evleri adlı oteli 8 Ocak 2004 de İlce Jandarma Boluk Komutanlıgı nın emriyle (tekrar!) kapatıldı. Kucuk Oteller kitabının yazarları olan Sevan ve Mujde Nişanyan Turkiye de insancıl turizmin onculeri olarak tanınıyorlar. Restore edilmiş koy evlerinden oluşan Nişanyan Evleri nin yanı sıra Nişanyan ların kendi evleri de jandarma birliklerince muhurlendi. Gecici olarak bir komşularının evine yerleşen Nişanyan ların 10 7 ve 3 yaşında uc cocugu bulunuyor. Kapatma kararına gerekce olarak Nişanyan Evleri nin yapı ve iskân ruhsatlarının bulunmaması gosterildi. Beş evden oluşan Nişanyan Evleri nin bazıları Nesin Vakfı nın mulkiyetinde bulunuyor ve gelirlerinin bir bolumu vakfın yardıma muhtac cocuklar icin Catalca da kurduğu cocuk evinin desteklenmesi amacıyla kullanılıyor. Nişanyan Evleri hakkında daha once de İzmir Valiliği tarafından yıkım emri cıkarılmıştı. S. Nişanyan 2001-2002 de sit alanında izinsiz koy evi restore etmek sucundan 11 ay hapis yattı. Nişanyan Evleri ic ve dış basında cıkan ceşitli yazılarda Turkiye nin en guzel kucuk oteli olarak nitelendiriliyor. ABD de yayımlanan Open Road: Turkey adlı populer gezi rehberinde Nişanyan Evleri Turkiye nin en cok gorulmeye değer on noktasından biri olarak tanıtılıyor.
Sevan Nişanyan ın Ermeni kokenli biri olarak etnik kimliği ve Aziz Nesin tarafından kurulan vakfın Nişanyan Evleri ile olan ilişkisini gozonunde bulunduracak olursak bu haberi duyduğum vakit aklına ilk olarak acaba politik bir baskı mı soz konusu? sorusu geldi. Ne de olsa ortada Turkiye Cumhuriyeti nin kendinden yaşlı olmasına rağmen milli bir mesele haline getirip halen gundemde tuttuğu 90 yıllık bir Ermeni sorunu ve Aydınlar Dilekcesi ile tekrar gundeme gelen Aziz Nesin in yarattığı bir eser soz konusuydu. Dilekce 1984 de ilk sunulduğunda Kainat Paşa ve Saz Arkadaşları tarafından vatan hainliği ile suclanmıştı. Ancak S. Nişanyan a gore tum bunlar kendi aleyhinde kullanılacak kozlar olmasına rağmen asli değiller. Başka turlu ifade edilemeyen nefret o zaten gavur kapatın gitsin diliyle yansıtılıyor. Asıl sorun bağnazlık capsızlık onyargı haset kompleks. Kısaca burokratik bataklık.
Tek kacak onlar mı?
Yaşananlar mulkiyet hakkına yonelik gercekleştirilen bir tecavuz olduğu kadar bizleri Turkiye nin bir başka gercekliğiyle daha yuzyuze bırakıyor. Orneğin İstanbul daki konutların yuzde 70 inin yarım milyon nufuslu Sultanbeyli kasabasının Antalya nın Olympos/Cıralı koyunun -ki 80 e yakın turistik tesis var- komple kacak olması gibi Şirince de de 19 yıldır yapılan her şey kacak. Haliyle Nişanyan Evleri de kacak. Yani izinsiz olarak restore edilmişler. Bu arada İzmir de resmen kesinleşmiş yıkım kararı bulunan 40 bin yapı olduğunu da hemen belirtelim. Curumuş tıkanmış bir burokratik prosedurun boğduğu bir ulkede yaşam ister istemez kacak olarak devam ediyor.
Şirince koyu 1984 te kentsel sit ilan edilmiş. Kanun gereği bir yılda yapılması gereken Koruma Amaclı İmar Planı tam 19 yılda tamamlanamamış. Dolayısıyla 19 yıldan beri bu koyde yasal olarak bir civi cakmanın imkanı yok. 2001 de Nişanyan Evleri nin vesilesiyle gecici bir duzenleme yapılmış. Anıtlar Kurulu nezaretinde birtakım inşai faaliyetlere izin verilse de imar planı hâlâ yok. Tabii bu arada 1984 ten bu yana Şirince de
90 ı aşkın yapı kacak olarak yenilenip tadil edilmiş kat cıkılıp muştemilatlar ve eklentiler yapılmış. Buna 40 tan fazla komple kacak yeni evi eklemek gerek. Anıtlar Kurulu ihbar mekanizmasına gore calıştığı icin tabii ihbarı yiyen işlem gormuş diğerleri ise kurtulmuş durumda. Şirince koyunun koruma altına alınması icin onemli gayretler sarf eden Nişanyanlar 1997 de sit alanının genişletilmesi icin caba gostermişler. Bu işin yasakla yurumeyeceği apacık olduğu icin geleneğe uygun yeni yapıların nasıl yapılması gerektiğine dair akıl yuruterek koyun mimari geleneğini araştırmışlar. Yayınlar cıkararak koyluye yol gostermeye calışmışlar. Yıkılıp harabeye donmuş ahır olarak kullanılan bazı taş evleri 1997 den itibaren alıp tamamen geleneksel malzemeyle ve geleneksel estetiğe uygun olarak yenilemişler. Bu evler alt katı taş ust katı ahşap catkı ustune saman sıvalı eski tip koy evleri. Yani kacak denilen yapılar gercekte Turkiye nin yuz akı olacak binalar. Geri kalmış bir koy ortamında kısıtlı bir yatırımla koy dokusunu hic bozmadan Turkiye nin en mukemmel turistik tesislerinin yaratılabileceğini kanıtlayan onemli bir ornek.
Yasalar neyi koruyor?
Peki burokrasi ve anlamsız yasakcı yasalarımız gercekte neyi koruyor? Uluslararası raporlardan anladığımız kadarıyla kendisi haric hicbir şeyi! Bunun icin ic goc carpık yapılanma ve yoksulların barınma hakkı konusunda calışmalar yapan BM İnsan Yerleşimleri Merkezi/Habitat yanında UNESCO nun ilgili sozleşme cercevesinde başlattığı Dunya Mirasını Koruyalım kampanyasının raporlarına bakmak yeterli. UNESCO nun kampanya listesinde Turkiye de var. Turkiye ise UNESCO nun tum cağrılarına rağmen kulturel mirasını korumamakta direniyor. UNESCO en son 2003 raporunda İstanbul daki alt yapı calışmalarının arkeolojik ve tarihi eserlere zarar verebileceğine dair kaygılarını tekrar dile getirdi. Oyleyse tarihi ve kulturel dokumuzu restore edip korumak ve değişik amaclarla insanlığın hizmetine sunmak yerine curumeye terk edip kaderiyle başbaşa bırakmak ustune ustluk sahip cıkanlara turlu turlu engeller yaratmak niye? Oysa ki dunyanın doğal ve kulturel mirası insanlığın ortak malı ve bundan yararlanmak ve korumaya calışmak herkesin hakkı.
Bu yonde calışmak isteyen insanların kaderi keyfiyetin kurbanı olmamalı. Bunu kanıtlamak herkes icin onemli. Kamuoyu desteği Nişanyanların en buyuk guc kaynağı. Turkiye de tum olumsuzluklara rağmen ortak bir akıl ortak vicdan olduğunu bilmek sevindirici. Bu ulkeyi her şeye rağmen başka pek cok ulkeden daha yaşanılır yapan da bu. Bunu gostermemiz lazım.
İnsan Hakları Gundemi Derneği
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com