Sarı Gelin turkusu seyh Sen an kıssasını anlatıyo - Haber Arşivi 2001-2011
27 Nisan 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Ահեկան / Օր : Վահագն / Ժամ : Առաւօտ

Haber Arşivi 2001-2011 :

05 Temmuz 2003  

Sarı Gelin turkusu seyh Sen an kıssasını anlatıyo -

Sarı Gelin turkusu  seyh Sen an kıssasını anlatıyo

Erzurum carsı Pazar / İcinde bir kız gezer / Elinde divit kalem / Katlime ferman yazar... Dize sonlarına ‘leylim aman ve ‘ninen olsun sarı gelin suna yarim’ nakaratlarının eklendigi ‘Sarı Gelin’ turkusu kac yuz yıl soylenerek suzule geldi bilinmez; Muzaffar Sarısozen tarafından derlendikten sonra da yıllardır TRT radyolarında yuzlerce binlerce kez pek cok sanatcı tarafından seslendirildi. 2000 yılında ‘Salkım Hanım’ın Taneleri’ adlı filmde turkunun yarısının Turkce yarısının Ermenice soylenmesi turku ile ilgili cetin bir tartısma başlattı. Turkunun nereye ait oldugu yonunde başlayan tartışma ile ‘Sarı Gelin’ kulturel gundemin ilk sırasına yerleşti. Bazı Ermeni kokenli yazarlar turkunun bir Ermeni turkusu olduğunu iddia etti. Bu iddia bazı bilim adamı ve sanatcıların şiddetli itirazları ile karşılaştı. Doğu Anadolu Bolgesi’ndeki pek cok ilden cok eski zamanlardan beri bilinen ve soylenen turkunun yorelerine ait olduğu demecleri bu itirazlara eklendi. Tartışma her ne kadar ‘size ait değil bize ait’ turunden demeclerle dar bir alanda sıkışıp kaldıysa da tartışmanın yurutulduğu coğrafya hızla genişledi. Azerbaycan Turkmenistan hatta Kırgızistan’dan itirazlar gelmeye başladı ve sonunda aynı turkunun farklı coğrafyalardaki farklı versiyonları art arda sıralandı. Hikaye turkunun sozlerinde Turkiye’de saman alevi gibi harlayıp sonen her tartışma gibi ‘Sarı Gelin’ uzerinden yurutulen tartışma da bir sure sonra dindi. Kac folklor araştırmacısı muzisyen veya edebiyatcı şu an ‘Sarı Gelin’in memleketi’ni bulmaya calışıyor bilmiyoruz; ancak İstanbul Teknik Universitesi Devlet Konservatuvarı oğretim uyelerinden Suleyman Şenel 3 yıldır surdurduğu calışmasında Sarı Gelin ile ilgili hayli ilginc ve onemli değerlendirmeler yapıyor. Calışmasını Motif Halk Oyunları Derneği’nin yayın organı Motif dergisinde uzun bir roportajla da meraklılarına ulaştıran Şenel ‘Sarı Gelin’ turkusunun ilk yazılı ornekleri 12’nci yuzyılın ilk yarısına kadar uzanan meşhur ‘Şeyh Sen’an’ kıssasından koptuğunu duşunuyor. Araştırmalarıyla turkunun farklı gufte (soz)’lerine eğilen Şenel yaptığımız goruşmede en somut verilere bu gufteler aracılığıyla ulaştığını soyluyor: “En carpıcı veri ‘Turku icinde gecen ‘Vay nenen olsun’ sozudur. Nine o bolgede anne manasında kullanılır. Biliyoruz ki âşık maşukasına yani seven erkek sevdiği kadına boyle beddua etmez. Beddua etmesi icin bir sebep olmalı. Turkuye baktığınız zaman bu sebebi goremiyorsunuz. Aynı turkunun başka guftelerinde ‘Ninen olsun’ sozu ‘Sinan olsun’ diye gecer. Sinan âşık Sarı Gelin maşuka’dır. Yani ‘Senin icin ben oleyim’ diyor.” Suleyman Şenel’i bu teze goturen bir ikinci yol da yine bu turkunun farklı bir versiyonunda gecen sozler: “Vardım kilisesine baktım hacına / Mail oldum boluk porcuk sacına / Kız seni goturem İslam icine / Vay Sinan olsun Sarı Gelin”. Şenel burada Musluman bir erkek ile Hıristiyan bir kadının aşkının anlatıldığını belirtiyor ve ekliyor: “Anadolu’nun İslamlaşması surecinde ortaya cıkan bu tur edebi metinler coktur. Bu da o donemde toplumları etkileyen bir aşk hikayesini gundeme getiriyor. Sonu olumle biten Hıristiyan–Musluman aşkını anlatan ve bolgede farklı inanctaki toplumları etkileyen bir olay soz konusu. Bu cercevede baktığınız zaman 12. yuzyılın ilk yarısına kadar giden ve Attar’ın Mantîk–ut Tayr’ adlı eserinde de yer alan bir hikâye var o da ‘Şeyh Sen’an’ ya da ‘Şeyh San’an’ hikayesidir.” ‘Melodik yapı yanıltıyor’ Turkunun nereye ait olduğu konusunda bazı sanatcılar tezlerini melodik yapıya dayandırmıştı. Suleyman Şenel eserin melodik yapısından hareketle en fazla 18’inci yuzyıla kadar gidilebileceğini ve melodik yapının sonuca ulaştırmayacağını ileri suruyor. Şenel’e gore bir eserin muzikal oluşum ve topluma yayılma sureci ortalama 150–200 yıl ve bir eser birdenbire yayılıp toplum hafızasına duşmuyor; ceşitlemeleri ortaya cıkmıyor. Ona gore eskilerin ‘tegannide inşad’ dediği melodiye gufte giydirme de buna engel oluşturuyor: “Cunku eser surekli yenilenir ve bu yenileme surecinde değişir. Taşındıkca buyur gelişir. Bu turkude tema uzerinde yapılmış değişikliklerle bir halk hikâyesinin değiştiğini duşunuyorum.” Sarı Gelin uc yıl oncesine kadar turkulerin icinde herhangi bir turkuydu. Ancak ait olduğu yore ile ilgili yurutulen tartışmalar onu populer bir turku kıldı. Bunda kuşkusuz Turk–Ermeni meselesinin etkisi vardı. Suleyman Şenel turkulerdeki gucun payının da unutulmaması gerektiğini hatırlatıyor: “Sarı Gelin bir turkunun kulturel gucunun siyasi gelişmeleri nasıl etkilediğine guzel bir ornekti. Bir turku gundem değiştirebiliyor yarın kavgalı kılabilecek kadar istenmeyen bir yone goturebiliyor tartışmaları.” ‘Sarı Gelin’ ve onun gibi yuzlerce turku muzikal değerlerinin yanı sıra taşıdıkları bilgilerle de toplumsal hafızamızda yitip giden pek cok şeyi yaşatıyor. Zengin bir folklor geleneğine sahip olan Turkiye’de dillerde dolaşan kim bilir kac turku daha hangi tarihi ve kulturel gerceğin aydınlatılmasına yardım edecek? Suleyman Şenel: Tartışmalar folklor icin yararlı “Salkım Hanım’ın Taneleri’nde bu turkunun okunması ve dar sahaların bir şeyleri sahiplenme duygusuyla ‘senindi benimdi’ tartışması daha sonra farklı taraflara doğru cekildi. Meselâ Turkiye radyolarında bir turku derlendiği yorenin adıyla yayınlanır. Radyoya farklı yorelerden mektuplar gelir ‘o turku bizim yorenin turkusudur ve oyle değildir’ diye. Boyle bir sahiplenme duygusuyla hareket edildiğini duşunuyorum ve bunu masum duşuncelere bağlamak geliyor icimden. Fakat sonra ortaya delil koyma cabası olayı Ermeni–Turk catışmasına donuşturdu. Ama ben butun bunların doğal karşılanması gerektiği duşuncesindeyim. Burada dikkat cekici başka bir şey var; o da butun bunların folklora guzel bir malzeme oluşturduğu. İnsanlar Sarı Gelin turkusunun nicin kendilerine ait olduğunu belirten goruşler icinde dahi folklora guzel malzeme olabilecek celişkiler tutarsızlıklar ortaya koyuyor. Erzurum’dan bir vakıf başkanı ‘Şu sebepten ve hikâyenin şoyle olmasından dolayı bu turku bize aittir.’ diyor. Bir başka sanatcı ‘Hayır oyle değil boyledir.’ diyor. Bir başka sanatcı başka bir hikâye anlatıyor. Bu tam anlamıyla bir folklordur. Bunun haber olma guncelliği de bir folklordur. Bir uzmanın bir bilgiyi bir karşı goruşu ortaya koyarken folklorik bir aktarımı gercekleştirdiğini duşunuyorum.”




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+