Avrupa Birligi ne uyum surecindeyiz. Bu surec bizim omrumuzu yutmakla kalmayip torunlarimizin hayatina da sivasabilir rahatlikla. Oncelikle Avrupa Birligi ne dahil olmak - olmamak gundemiyle bir milletin kendi iradesinden istifasi dilinin mesrulastigini goruyoruz. Birligi savunanlar da savunmayanlar da cogunluk ayni dille cikiyor karsimiza. Icsellestirilmis vazgecilmezligine ikna olunmus ilkelerden dem vuranlar azinlikta kalmaya mahkûm. Bir tarafta sagi solu uzun zamandir birbirine erimis bir milliyetcilik Avrupa yi hep talep eden verdiklerimizden bir turlu tatmin olmayan daha fazla daha fazla isteyen vahsi emperyalist olarak tanimliyor. Bu noktada Avrupa ya verdiklerimiz kendimize kendi hayatimiza tercume edemedigimiz kimi zoraki yasal duzenlemeler bin bir fedakârlikla suruklendigimiz tavizler. Dolayisiyla Emin Colasan tarzi uyanik Turk unsurlar Avrupa nin en ufak bir duraksamasinda feverana kapilip Iste biz dememis miydik? Bunlar bizi almayacak. Onlara verdiklerimiz de yanlarina kâr kalacak diye haykiriyor. Polis devleti olmaktan kurtulmamiz iskencenin sona ermesi idamin kaldirilmasi bize yabanci hicbir yarari olmayan degisiklikler nasilsa. Tepemiz atarsa Avrupa ya verdigimiz bu tavizlerden cayiveririz. Ote yandan bizim genc nufusumuza muhtac olan Avrupa ya baski yapalim ci sik bir AB savunucusu kesim var ki onlarin da gundemi Turkiye de yasayan halklarin mutlulugu adina hak ettikleri degil. Iyi egitimli refaha ermis bu kesim de konuyu diplomaside ustaliga kilitlemis vaziyette. Onlara kalirsa AB ye yaklasabilme konusu pazarlamaciligin kivrak masaustu calismalarinin velhasil zarif desisenin sularinda seyrediyor. Sultans of the Dance i mi yollasak Sezen Aksu yu mu isaret etsek? Sonunda agzindaki baklayi cikararak ne mene ihtiyar bir statukocu oldugunu acik ediveren Dervis e bir lebbeyk cekip makyajini tazeleyen bu AB ci kesimin de beyefendi gibi Turkiye nin nevi sahsina munhasir bir demokrasisi olduguna inandigi ve bu konuda Avrupa dan anlayis bekledigi anlasiliyor. Cunku onlarda da ne yapsak etsek de su memleketin atmosferini daha yasanilir hale getirsek insan hayati guvence altina alinsa insanlik onuru cignenmese birbirimize bakacak yuzumuz kalsa kaygisi gorulmuyor. Tatli dille curuk carik mal kakalama gayreti on planda. * * * Gecenlerde televizyonda Vakiflardan Sorumlu Devlet Bakani Ali Dogan la yapilan bir soylesiyi orta yerinden yakalayiverdim. Degerli Bakanimiz aynen soyle soyluyordu: Bir halk deyisi vardir: Incir kabugunu doldurmayacak gerekcelerle her gun patinaj yapmamak gerek. Beyefendi engin ve zengin Turkce siyle sikistirildiginda koalisyon ortaklarinin baskisini ima ediyor yapilabilecegin en iyisini yaptiklarindan dem vuruyordu. AB yi kandirmak icin hazirlanan azinlik cemaatleri vakiflarinin mal edinmelerini duzenleyen yonetmelik azinliklarin medyamiza fazla sizamayan yetim sozleri gurultuye giderek dogru durust bir tepkiyle karsilanmadan Ilerleme hanesine yaziliverdi. Son yillarin uygar cagdas demokrat umut karikaturu Kemal Dervis in vazgecilmez ilan ettigi MGK nin bir tavsiyesi ustune Suryani ve Protestanlar yonetmelik kapsamindan cikarilmis. Lozan anlasmasina gore azinlik statusu taninan Rum Ermeni ve Yahudi cemaatlerine mulk edinme hakki taninmis. Cunku azinlik sinirini genisletmek ileride topraklarimiza bir tehdit olusturabilirmis. Lozancilar herhalde daha iyi bilir. Lozan anlasmasinda hicbir azinlik adiyla sayilmayip Musluman olmayan Turk uyruklar ifadesi kullanilmiyor mu? Suryanilerle Protestanlari dista tutan Lozan mi sahiden? Suryani Kadim Meryem Ana Kilisesi Vakfi Baskani Yakup Tahincioglu azinlik olmadigimiz halde gayrimenkul edinmekte sorun yasiyoruz diye yakiniyor. Istanbul Protestan Kilisesi Vakfi Baskani Kirkor Agabaloglu 1936 dan sonra tum mulklerinin ellerinden alindigini hatirlatiyor Mulklerimiz icin gasp edildi diyebiliriz. AB nin de yakindan ilgilendigi bu soruna yeni yonetmelikle bir cozum getirilmeliydi. Ancak Turk Protestan Cemaati mulk edinme hakkindan mahrum kaliyor. Devlet bizi azinlik kabul etmiyor. Ben Turk um Yahudi ya da Ermeni degilim ve Turk Protestan Kilisesi kurmak istiyorum. Bu hak verilmeliydi. * * * Bu bilinmezler komedisi karsisinda sessiz kalmak cok onemli bir vatanseverlik gosterisi olsa gerek bu konuda yasalar ve dediklerinden fazla anlamayan bir vatandasi aydinlatabilecek bir tartisma zemini yaratilmiyor. MGK nin gercekten bir mudahalede bulunup bulunmadigi da muamma. Azinliklarin mulk edinmesi konusunda Yabancilar Hukuku na ait mutekabiliyet (karsiliklilik) ilkesi nasil uygulanabilir? Bir devlet kendi vatandasina bu ilkeyi sart kosabilir mi? Cemaat vakiflarinin yetkilileri kendilerine bahsedilen yeni haklardan yararlanabilmek icin olaganustu bir burokrasi zincirine vurulacaklarini anlayinca Bu islemleri yapmaya evraka paramiz bile yetmez diyor. Nitekim hazirlanan yeni duzenlemeye gore mal edinme islemlerini gerceklestirebilmek icin yedi burokratik asamadan alninin akiyla cikmak gerek. Yani Kaf dagina cikmakla is bitmiyor. Ejderi vurup dagi delmek de gerekiyor. Once vakfin bulundugu bolge mudurlugune bir dilekceyle basvurulacak. Vilayet temsilcisinin de yer aldigi 5 kisilik komisyon basvuruyu degerlendirecek. Edinilmek istenen mal yerinde incelenecek. Tasinmazin vakif tarafindan kullanildigi ve elektrik su havagazi faturalarinin vakifca duzenli odendigi kanitlanacak. Daha sonra tapu islemleri yapilacak. Basvuru sahipleri tapu tescilini Vakiflar Bolge Mudurlugu ne getirecek. Bolge Mudurlugu olumlu gorus bildirirse basvuru genel mudurluge gidecek. Vakiflar Genel Mudurlugu nun olurundan sonra konu Vakiflar Meclisi nin gundemine alinarak degerlendirilecek. Vakiflar Meclisi nden olumlu gorus cikarsa dosya Bakanlar Kurulu na iletilecek. Mal edinmeye iliskin son karari Bakanlar Kurulu verecek. Basvuruda istenen evraki ne benim yazmaya yerim yeter ne de sizin okumaya sabriniz. Ama Ferikoy Ermeni Kilisesi Vakfi Yonetim Kurulu uyesi Avukat Sebuh Aslagil in sozleri degisikligin bahsettigi haklardan yararlanacak olanlarin duygularini ozetliyor: Ermeni cemaati olarak vakif yoluyla mal edinmemizi engelleyen hukumlerde samimi bir degisiklik goremiyoruz. Yonetmelikte sadece ihtiyac duyulan alanlarda mal edinme izni verilmesi de yanlis. Cunku vakiflar gelir elde etmek uzere mal edinmeli ki ayakta durabilsinler. Ama bu yonetmelik bunu engelliyor. * * * Sonucta Ne mozaigi ulan! Beton! Beton! diyenler kazaniyor. Kendi vatandaslarini hep kapinin esiginde tutan dunyaya sundugu reklam filmlerinde onlari musamereye itip puan toplamaya calisan devlet simdi de Avrupa yla butunlesme planinda onlarin asal haklarini pazarliklara alet ediyor. Bu konuda ne azinlik statusune buyur edilenler ne dista birakilanlar ne de cogunluktan sayilanlar fazlaca ses cikaramiyor. Bu konu hassas. Avrupa yi birlik ve beraberlik icinde kandiracagiz. Ne Cirpinirdi Karadeniz ciler ne Ciktik Acik Alinla cilar bu vatanin bir karis topragini kimselere kaptirmayacak. Ama bu insanlar zaten bu vatanin evlâdi bu devletin vatandasi degil mi? Haydi onlari susturdun Hiristiyan Kulubu diye elestirdigin AB yi nasil kandiracaksin?