Vakifli Koyu cennet-cehennem ya da ortak hikaye - Haber Arşivi 2001-2011
20 Nisan 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Ահեկան / Օր : Արագած / Ժամ : Լուսափայլ

Haber Arşivi 2001-2011 :

24 Ağustos 2002  

Vakifli Koyu cennet-cehennem ya da ortak hikaye -

Vakifli Koyu  cennet-cehennem ya da ortak hikaye

Vakifli Koyu Ermenistan disinda bulunan tek Ermeni koyu... Turkiye sinirlari icinde Antakya da... Daha onceleri yuzlercesinin oldugu Anadolu topraklarinda... Turkiye’de varolan “hosgoru ye ornek gostermek isteyenlerin hemen basvurdugu “vitrinlerden” biri Vakifli Koyu... Vakifli Koyu’nde gectigimiz Cumartesi ve Pazar gunleri Astvadzadzin Yortusu (bag bozumu uzumlerin kutsanmasi) kutlandi. Istanbul’dan Ermenistan’dan Lubnan’dan Suriye’den insanlar geldiler; Knar grubunun muzigi esliginde bar tuttular halay cektiler; Ermenice soylenen turkulere Ermeni olmayanlar Ermenice bilmeyenler Turkce eslik ettiler; kazanlarla pisen keskeklerden beraber yediler... Koyluler misafirlere evlerini actilar; buzlu portakal suruplari ikram ettiler. Kendilerini adetlerini; evlerinin diktikleri ciceklerin hikayelerini anlattilar. Her anlatilan hikaye bizim hikayemizdi. Vakifli Koyu’nde anlatilan hikayelerdeki dil bizim dillerimizden biriydi... Kendimizi anlamamiz icin sahip olmamiz gereken dillerden biri... Sadece Ermenilerin bir “lisan” olarak konustuklari Ermenice dilini kastetmiyorum; Ermenilerin duygulariyla algilama bicimleriyle “yasadiklari” dili kastediyorum. Icinde hareket ettikleri dunyayi soluduklari havayi kastediyorum... Bu oyle bir “dil” ki bir yandan kendi kimligiyle varolma mucadelesi veriyor... Diger yandan bu toplumun cogunlugunun yasadigi “dil”le varoluyor... “Allah rahmet eylesin”lerle “seker bayraminiz kutlu olsun”larla cogunlugun duygularini paylasiyor. Tek bir Ermeni’nin olmadigi parlamentoda olup bitenlere kafa yoruyor; tek bir Ermeni’nin top kosturmadigi Fenerbahce Galatasaray icin yanip tutusuyor; milli takimin 12 dev adamin sevincine ve uzuntusune ortak oluyor; o cogunlugun soludugu havayi paylasiyor... Tanidigimiz bir Ermeni’ye hic “bayraminiz kutlu olsun” demek aklimiza geldi mi? Daha dogrusu Ermenilerin bayramlarinin ne zaman oldugu hakkinda bilgisi olanimiz var mi? Varsa kac kisiyiz biz? Biz bayramlarimiz nedeniyle tatile cikarken Ermenilerin kendi bayramlarinda islerine ve okullarina gittiklerini goz ucuyla bile olsa hic gorduk mu? “Biz cogunluk oldugumuz icin bizim haklarimiz yaninda onlarinkinin ne onemi var?” mi dedik yoksa? Onlarin sabirsizlikla anlatmak istedikleri kendi hikayelerine kulak vermek istedik mi? Onlara biz kendi hikayelerimizi dayatmak istedikce onlarin kendi hikayelerini bile unutmak istediklerini fark ettik mi? En iyisi Turkiye’den 70’li yillarda bir “dovulme olayi” uzerine goc etmis olan Ermeni kokenli bir (artik) Amerikan vatandasi Agacan’in anlattigi (onun da eski Hayat mecmuasindan Sevket Rado’dan okudugu) “cennet-cehennem” hikayesini aktarmak: Allah’in sevgili kullarindan biri cenneti ve cehennemi cok merak etmis. Allah’a yalvarmis yakarmis “bana goster cennetini cehennemini” diye... Allah bu sevgili kulunun arzusunu yerine getirmis... Once cenneti gostermis. Cennet kutsal kitaplarda tam tasvir edildigi gibi... Yesillikler siril siril akan nehirler kuslar cicekler... Ve insanlar hicbir seyin eksik olmadigi sofralarda yemek yiyorlar... Ama garip olan bir sey var: insanlarin ellerinde upuzun catallar (ben diyeyim bir metre siz deyin iki metre) var ve bu catallarla sofrada karsilarinda oturanlara yemek yediriyorlar. Sevgili kul pek anlamiyor durumu; “en iyisi bir de cehennemi gormeli” diye dusunuyor... Cehennemde garip olan sey ise yanan ateslerin zebanilerin olmamasi; tersine butun manzaranin ayni olmasi; yesillikler sular kuslar donatilmis muhtesem sofralar vs.. Hatta uzun catallar... Ama cennetten farkli olan bir sey var: insanlar ayni uzun catallarla bu sefer baskalarina yemek yedirmiyorlar... imkansiz bir seyi yapmaya calisiyorlar: kollarindan uzun bu catallardaki lokmalari kendi agizlarina sokmaya cabaliyorlar... ve beceremiyorlar... Yani bolunme paranoyalari yasayan bu memlekette ortak hikaye yazmak o kadar basit ki aslinda...




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+