Mirror Spectator Gazetesi nin Patrik Hazretleri -
Okurlarimizin hatirlayacagi gibi Patrik Mesrob II Hazretleri Amerika da yasayan Tibrevank Mezunlari’nin davetiyle gecenlerde Boston’a gitmis ve Tibrevank’in 49. Kurulus Yildonumu etkinliklerine katilmisti. O gunlerde Armenian Mirror-Spectator Gazetesi’nin muhabirleri Patrik Hazretleri ile bir roportaj gerceklestirmek icin talepte bulundular. Patrik Hazretleri de 26 Mayis Pazar gunu ogleden sonra gazetenin temsilcisi Kevork Marasliyan ile bir soyleside bulundu. Peder Drtad Uzunyan’in da hazir bulundugu soylesinin teyp cozumunun Turkce cevirisi asagidadir.
Boston ziyaretinizin amaci nedir?
+M: Amerika’da yasayan Surp Hac Tibrevank mezunlari yilda bir kez mezunlarin bulusmasini saglayan bir mezunlar dernegi kurmuslar. Bu dernegin 16’inci kurulus yildonumu kutlaniyor. Kisa bir sure once de Istanbul’da Surp Hac Tibrevank’in 49’uncu yildonumunu kutladik. Ayrica New York’ta Patrik Torkom’u ve Montreal’de gorevli bulunan ve son bes haftadir Long Island’daki bir hastanede olan Der Partog Hirkaciyan’i gorecegim. Sonra da Washington ve Frankfurt uzerinden Istanbul’a donecegim.
Istanbul’daki Ermeni cemaatinin durumu nedir? Kac kisidir? Sorunlariniz nelerdir?
+M: 1990’lardaki resmi statistik verilerine gore cogunlugu Istanbul’da bulunan Ermeni cemaatinin sayisi yaklasik olarak 81 000 civarindaydi ama ben bu sayinin bugun gercekte 55 000 ile 65 000 civarinda oldugunu saniyorum. Resmi veriler bazen Beneluks ulkelerinde veya Almanya’da calisan veya bu gibi ulkelerde isci statusuyle bulunan Ermenileri de iceriyor.
Istanbul’daki cemaat vakiflarimizin cogu iyi durumda ve bunlarin faaliyetleri ile ilgili olarak mali kaynak yetersizligi disinda herhangi bir sorunumuz yok denilebilir. Bu vakiflar cemaatin sayisinin 150 000 kisi oldugu zamanlarda kurulmuslardi ve simdi 65 000 kisi bunlari yonetmek binalarini onarmak faaliyetlerini surdurmek zorunda. Okullarimizin sayisi belli ki ihtiyacimizin uzerinde. Belki 8-10 okulla daha iyi durumda olabilirdik ancak su anda 18 tane var. 38 tane kiliseye de ihtiyacimiz yok. Halen 24 kilisede her Pazar ayin yapilmakta. Diger kiliselerde toplanan kucuk cemaatlerimiz var ve bunlar papazlarimiz tarafindan hafta icleri acilarak ibadet gerceklestiriliyor. Kilise ve kurum fazlamiz var ve mali nedenlerden oturu bunlari calisir durumda tutmak her gun giderek daha zorlasmakta.
1970’lerden itibaren halkimizin buyuk bir bolumu Turkiye disina Avustralya’ya Avrupa’ya veya Amerika Birlesik Devletlerine goc etti. Bu cemaatimiz icin gelecekte ciddi sorun yaratacak. Sonucta tarihi okullarimizi Surp Pirgic Hastanemizi yetimhanelerimizi ayakta tutmak ozveri ister. Ornegin tarihi merkezimiz olan Patrikhane binamiz var. Mali sorunlar nedeni ile bu kulliyenin yenilenmesi de cok yavas ilerliyor. Bu yaklasik 2 milyon dolarlik bir proje. Amerika’da 1 2 milyon dolar toplandi. Bunun 600 000 dolarini Amerika’daki cemaatimiz ve bizim sahsen tanidigimiz kisiler topladilar. Daha sonra Lincy Vakfi kalani tamamladi. Bu miktarin 250 000 dolar kadari hala Amerika’da. Ancak onarimi yapan ve denetleyen komisyon ek bir 800 000 dolara ihtiyacimiz oldugunu belirtiyor. Bu miktarin da Turkiye’de yasayan kilise uyelerinin toplayacagini umit ediyoruz. 2003 Paskalya itibari ile Patrikhaneyi yeniden acabilmeyi umit ediyoruz ancak yavas ilerliyor. Baslica sorun tabii ki finans. Su anda Turkiye’de ozellikle 11 Eylul’den sonra daha da agirlasmis olan bir ekonomik kriz yasanmakta. Ozellikle buyuk bir bolumu cok iyi egitim almis olan pek cok genc insan Bati’da is ariyor. Insanlar gidiyor ama gidenlerin cogu Bati’da iyi sirketlerde is bulma imkani olan genc beyinler. Oysa gitmek icin ugrasan alt orta ekonomik gelir sinifindaki insanlarimiz Bati’da pek is bulamiyor hatta bazilari geri geliyorlar gibi bir genelleme yapmak da mumkun.
Turk Devleti okullara mali destek sagliyor mu?
+M: Devlet devlet tarafindan isletilmeyen hicbir okula mali destek saglamaz. Devletten hicbir yardim almayan Alman Fransiz Ermeni Rum ve Turk okullari var.
Mudurler Turkler tarafindan mi atanmakta?
+M: Bir Turk Mudur ve bir Ingiliz Mudurun gorev yaptigi Ingiliz lisesinde oldugu gibi Turk okulu olmayan her okulun iki muduru vardir. Musevi ve Ermeni okullarinda da ayni uygulama vardir. Musevi Ermeni ve Rum okullari soz konusu oldugunda bazen cemaatimiz tepki gostermekte “yabanci okullarina Turk mudur atanmasi dogal ancak bizlerin Turk vatandaslari olmamiz nedeni ile bu uygulama devletin azinliklari tam vatandas kabul etmedigi anlamina geliyor diye dusunmekte. Bu bazen kaygi yaratmiyor degil.
Bu mudurlerin ucretlerini devlet mi oduyor?
+M: Evet Turk mudurler icin odemeyi devlet yapiyor. Ermeni cemaat okullarina bakan vakiflarimiz sadece Ermeni azinlik ogretmenleri icin odeme yapiyor. Tum Turk ogretmenlerin ucretleri Turk devleti tarafindan odenir. Tum fen dersleri Ermenice olarak ogretilebilir. Yurttaslik Bilgisi Milli Guvenlik Tarih ve Turk Dili ve Edebiyati Turkce ogretilir. Bunun disinda her seyi Ermenice ogretme yetkimiz var.
Basindan Ankara’ya gittiginizi ogrendik. Devletin Ermeni cemaatine empoze ettigi bazi sorunlarla ilgili olarak yapmis oldugunuz temaslarin neticesi neydi? Lutfen gayrimuslim vakiflara uygulanan ayrimci yasalardan ve Ermenilerin “diger Hiristiyan” olarak nitelendirildigi Kimlik kartlari meselesinden bahsedin.
+M: Turkiye’de farkli nedenlerden oturu vatandaslara verilen farkli numaralar vardir. Nufus cuzdani numarasi farklidir sosyal sigorta kartinda bulunan numara da farklidir. Yani Turkiye’deki durum herkesin bir sosyal guvenlik numarasinin oldugu ve tum islemlerin bu numaraya uygun sekilde yurutuldugu Amerika gibi degildir. Su anda Turkiye tum vatandaslari icin buna benzer bir numara uretti. Bu kimlik numarasi olarak adlandirilmakta. Sistemi yeniden yapilandiriyor ve yeni Kimlik kartlari dagitiyorlar. Bunu yaparken memurlar Hristiyanligin Katolik Protestan Ortodoks ve Dogu Ortodokslugu gibi dort temel mezhebe ayrildigini bilmiyorlar bu nedenle isler bazen birbirine karisiyor. Iste bu nedenle memurlar bircok Ermeni asilli vatandasin kimliklerine Suryaniler Keldaniler Nasturiler gibi gruplari iceren “diger Hristiyan” yazmislar bazisina da “Katolik.”
Buna tepki vermek zorundaydik cunku bana soylendigine gore bir insanin kimliginde “diger Hiristiyan” yazdigi zaman o kisi artik Lozan Antlasmasinin kapsamina girmiyor bu nedenle de yarin obur gun cocuklar Ermeni Azinlik Okullarina kayit olmakta gucluk cekebilirler ve bazi ozel azinlik haklarindan feragat etmek zorunda kalabilirler. Bu nedenle Patrikhane insanlara kimlik kartlarini degistirdikleri zaman dikkatli olmalarini ogutledi. Diger yandan bu celiskinin giderilmesi icin Nufus Kayit Mudurlugune bir mektup yazdim. Yanlisi duzeltmeye calisacaklarini ifade ettiler. Tavsiyelerimiz uzerine pek cok kisinin geri gidip kimliklerini duzelttiklerini biliyorum.
Evet kisa bir sure once Ankara’ya gittik cunku devlet yetkililerinden gayrimuslim vakiflari ile ilgili tutumlarini yeniden gozden gecirmeleri dileginde bulunduk. Musluman ve gayrimuslim vakiflar ayni imkanlara ne yazik ki sahip degiller. Musluman vakiflar sadece para degil ayni zamanda emlak da edinebiliyorlar ve istedikleri zaman bunlari satabiliyorlar. Ancak Ermeni Rum ve Musevi vakiflari sadece 1936’ya kadar sahip olduklari gayri menkulleri ellerinde tutabiliyorlar. 1936 ile 1970 tarihleri arasinda gonullu bagis olarak kabul edilen gayrimenkuller bunlara daha once tapu tahsisi yapilmis oldugu halde birer birer acilan davalarla geri aliniyor ya da eski sahibine veriliyor ya da eski sahibi olmusse devlet hazinesine aktariliyor. Bunun Ermeniler’in Turkiye’de yuzyillarca sahip olduklari azinlik haklari ile uyumlu olmadigini ve demokratik bir yontem olmadigini dusunuyorum.
Kac tane gayrimenkul alindi?
+M: Sanirim 40’in uzerinde arsa veya bina. Rum cemaatinden yaklasik 150 veya daha fazla gittigini biliyorum. Bu dogal olarak takibe devam edecegimiz bir konu. Bunlardan baska bazi esitsizlikler var. Ornegin Turkiye’de azinliklar isteseler de bazi pozisyonlari elde edemiyorlar. Mesela Musluman olmayan bir kimse polis olamaz ya da Ordu’da general... Halbuki demokratik ve cagdas bir sistem Turkiye’de tum vatandaslarin esit imkanlara sahip olmasina izin vermeli.
Sizin Turkiye-Ermenistan sinirina hem Turk hem Ermeni kurbanlar icin ortak anit dikme oneriniz. Bu hangi amaca yarayacak?
+M: Bu yeni bir oneri degil. Ilk olarak on yil kadar once onermistim. Sanirim gecen yil bir hayli okunan Turk yazarlardan biri tarafindan da onerilmisti. Ben suna inaniyorum ister soykirim ister katliam veya surgun veya ic savas nasil adlandirirsaniz adlandirin bu en iyimser yaklasimla politik bir tanimlama olacaktir. Bir din adami olarak beni kaygilandiran her iki tarafa da asilanan nefret kulturudur. Bir sorun var ve bu sorunun her halukarda cozulmesi gerekli. Hem genc Ermeni kusaklari hem de genc Turk kusaklari icin gelecegin yolu acilmalidir. Tanri oyle bir cografya duzenlemis ki Turkiye ve Ermenistan iste komsu ulkelerdir. Bu hicbir zaman degismeyecektir. Bu iki ulke halk veya devlet ya sonsuza kadar dusman olacak ya da biribirini anlayan iyi niyetli komsular olacak ve iliskilerini gelismesinde sadece fayda goren taraflar olacaklardir. Bir din ve ahlak hocasi olarak beni kaygilandiran seylerin en basinda gelen nefrettir. Her iki halkin da birbirlerini affedebilmeleri icin bir yol olmali. Benim gorevim insanlara bagislama ve af olmadan baris olamayacagini anlatmaktir. Keske her Turk insani Ermeni ve her Ermeni insani Turk sehitlerini saygiyla ansa 1915’te veya baska olaylarda hayatini kaybeden tum sehitlere saygi duyulsa. Ifade etmeye calistigim sey ahlaki bir ilkedir.
Bu oneri karsisinda Turkiye’deki dini veya kulturel odaklarin tepkisi ne oldu?
+M: Sanirim olumlu. Bu dusunce tarzini destekleyecek cok sayida Turk din adaminin ve entelektuelin oldugunu dusunuyorum. Bu sorunun bir kereden ve kati sekilde cozume ulasmasindan memnuniyet duyulmali cunku hayat devam etmek zorunda. Bugunku durumdan ne Ermenistan ne de Turkiye fayda sagliyor. Bazi insanlar bu konunun politik anlamda kullanilabilecegini dusunuyor olabilirler ancak sonuc olarak bakildiginda hic kimseye faydasi yok. Ve bugunku durum devam ettikce nefret giderek daha fazla derinlesecek. Bunun bize veya herhangi bir kimseye yarari olabilir mi?
Turkiye Ermenileri cemaati olarak bizler cok hassas bir konumdayiz cunku biz iki veya daha fazla atesin arasindayiz. Ayni zamanda bizler her iki kulturu de barindiran kendine ozgu bir kimlige sahip insanlariz. Biz Turkiye’de yasiyoruz. Bir Amerikan Ermeni’sinin kendini Amerikali hissetmedigini nasil soyleyebilirsiniz? Ayni sey burada dogup buyuyen Turk kulturunu edebiyatini ve muzigini seven Turkiye Ermenileri icin de gecerli ama unutmamali ki bu kisi ayni zamanda kendini Ermeni olarak da hissetmektedir. Biz her iki kulture de aidiz bu yuzden bu ayni anda iki kisiye asik olmak ve ayni zamanda aci cekmek anlamina geliyor cunku sevdiginiz kisiler her ikisi de size guvenmiyor. Ermenistan’da ve Diaspora’da yasayanlar Turkiye Ermenilerini Turkiye’de yasamaya devam ettikleri icin Turkofil yani Turksever olarak adlandirip tam Ermeni olarak gormuyorlar ve Turkiye’de de kendi kulturlerini kimliklerini ve etnik duygularini yasattiklari icin guvenilir olmadiklari gerekcesi ile Turkler kendi vatandaslari olan Ermeniler’e guvenmiyor. Bu her Turkiye Ermeni’sinin hissettigi bir sey.
Neden siz ve Patrik Torkom Ermenistan-Diyaspora Konferansina katilmadiniz?
+M: Patrik Torkom bir tibbi checkup icin New York’ta bulunuyor. Bize gelince Ruhani Kurulumuz uyeleri ve sahsi danismanlarimizla ayrica cemaatimizin ileri gelen yoneticileriyle bir dizi istisarede bulunduk. Konferansin dini bir toplanti olmadigi dusuncesi hakimdi ayrica kilise hiyerarsisinin bir numarali yoneticisi olan Vehapar zaten katiliyor ve Ermeni Kilisesi orada temsil edilmis oluyordu. Biz ve danismanlarimiz da cemaatimiz adina Konferansa gozlemci olarak bes kisi gondermeye karar verdik. Besi Patrikligi ve cemaatimiz adina gozlemci olmak uzere sanirim yaklasik yirmi kisinin Istanbul’dan gittigini biliyorum. Benim orada bulunup bulunmamamin cok onemli olduguna inanmiyorum. Gatogigos da oradaydi zaten. Biz de bu nedenle iyi dileklerimizi ve gozlemcilerimizi gonderdik. Temmuz’un ilk yarisinda Ruhani Kurul toplantisina katilmak uzere zaten Ermenistan’a gidecegim.
Tum Ermeniler Gatogigoslugu ile olan iliskileriniz nasil?
+M: Bizim Istanbul’daki yaklasimimiz soyle: Ermeni Kilisesi’nin tumunu ilgilendiren konularda Tum Ermeniler Gatogigoslugu’nun birincil konumunu ve yetkisini taniyor ve saygi duyuyoruz. Kendi yetki alanlarimiz dahilindeki ozerkligimizi ve yetkilerimizi ise korumaya devam edecegiz. Ecmiyadzin Kilikya ve Kudus patriklikleriyle iliskilerimiz bu onem sirasina gore iyi bir sekilde seyir etmektedir. Patrik sifatiyla actigim her bir Rabbin Sofrasi’nda kilisenin dort ana makamlari icin dua ederim. Bu meyanda siyasetin kilise hayatina bulasmamasini diliyorum. Ermeni Kilisesi’nin genelde ruhani ve kulturel mirasimizin bekcisi oldugunu soyluyoruz ancak diger taraftan kiliseye duzenli gidenlerin sayisi dunyanin her yerinde cok dusuktur. Halep veya Istanbul gibi cok gelenekci oldugu soylenen cemaatlerde bile kiliseye gidenlerin orani ne yazik ki sadece yuzde 5 belki bazen yuzde 10’dur ve elbette bunun baslica nedeni kilisenin zamana uymasi gerekliligidir. Klasik Ermenice ve uzun ayinlerle bu cagda asiri gelenekcilikle nereye varilabilir? Halbuki dikkatimizi cocuklarimizin ve genclerimizin gunluk hayatina ve yasadiklari sorunlara cevirmeli degerlerimize bu boyutta sahip cikmaya ve onlara bugunku yasam tarzi icerisinden anlam arz eden bir sekilde aktarmaya odaklanmaliyiz. Dualarim iki gatogigosumuzun ve iki patrigimizin ve tum episkoposlarimizin bir sekilde bu konulari konusmak icin bir araya gelmeleri ve teolojik esaslara ve toplumumuzun kimliginin esas dokularina dokunmaksizin cok yakin bir gelecekte Ermeni kilisesinde bazi yenilikler yapilmasi konusu ile ilgilenmeye baslamalaridir.
Ermenice olmayan ayinlerin onemli olduguna inaniyor musunuz?
+M: Vatikan bunu yapabildi. Yerel dile bazi imtiyazlar taninmalidir. Istanbul’da halkin Ermenice bilmedigi bazi semt cemaatlerimiz var. Bazi lehceleri konusuyorlar ama ne Istanbul Ermenicesini ne de bizim kilisede kullandigimiz Ermenice’yi biliyorlar. Simdilik yapmakta oldugumuz uygulama su sekilde: klasik Ermenice kullaniyoruz ama vaaz sirasinda mumkun oldugunca basit Ermenice kullaniyoruz. Havarilerin mektuplarini ve Incil bolumlerini ise modern Ermenice hatta bazen Turkce olarak okuyoruz. Kayseri Hatay Harput veya Sivas’ta ne yapardiniz? Kendilerine ait bizim konusmadigimiz bazen anlamakta zorlandigimiz bir lehce ile konusuyorlar. Bu durumda biz de Turkce’yi kullaniyoruz. Turkiye’de gunden gune buyuyen ve misyonerlerin baslattigi gruplar var. Pek cok Turk genci ve ayinlerin Ermenice olmasi nedeni ile anlayabilecegi sekilde yeterli ruhani ilgi ve destek bulamayan bir cok Ermeni genci bu tur gruplara gitmeyi tercih ediyorlar. Ya onlarin bunu yapmalarina goz yumacagiz ya da onlarin anlayabilecegi bir sekilde ogretimizi onlara ulastiracagiz. Onlara “once Ermeni olun sonra ruhunuzu kurtarirsiniz” diyemeyiz. Bu kilisenin karsi karsiya oldugu bir ikilem. Cunku Ermeni Kilisesi’nin iki ana gorevi vardir. Bunlardan biri evrensel Hristiyanlik gorevidir yani Incil’deki hakikatin teblig edilmesi. Ikinci gorev ise Ermeni Kilisesi’nin caglar boyunca Dunya Hristiyanlik kulturune yaptigi katkinin bu degerlerin korunmasidir. Bunlari bizim yapmamiz gerekiyor. Bu gorevlerden birinin digerini engellememesi gerekir. Eger bir etnik klup ve sadece Ermeni ozelliklerinin bir kulubu haline gelirsek o zaman belki de Incil vaaz edemeyecek bir duruma dusebiliriz. Ben kendi yetki bolgem dahilinde bu konulari dusunmeye mecburum. Ermeni Kilisesi’nin tumu ele alindiginda tabi bunlar o kadar kolay cozumlenecek sorunlar degil. Bir sonraki episkoposlar konseyi toplantisinda sanirim bu konulardan bazilari ele alinabilir ve komisyonlar kurulabilir. Zaten oneriler var. Bu gibi seyler oyle gelisiguzel bir sekilde yapilamaz.
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com