Azinliklar ve vakiflar - Haber Arşivi 2001-2011
24 Nisan 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Ահեկան / Օր : Լուսնակ / Ժամ : Լուսափայլ

Haber Arşivi 2001-2011 :

22 Ocak 2002  

Azinliklar ve vakiflar -

Azinliklar ve vakiflar

Vakiflar Genel Mudurlugu nun teskilatini yeniden duzenleyen bir kanun tasarisi hazirlandi fakat henuz TBMM Baskanligi na sunulmadi. Tasari Turkiye deki cemaat vakiflari nin tasinmaz mal edinme usulunu de duzenliyor. Cemaat vakiflari diye adlandirilan vakiflar Turkiye hukuk terminolojisine gore ulkemizdeki gayrimuslim azinliklara ait vakiflar anlamina geliyor. Ve bilindigi gibi bu azinliklarin haklarinin Lozan Baris Antlasmasi nin ilgili hukumlerine uyularak korunmasi Turkiye nin bu antlasmayla ustlendigi hukuki bir yukumluluk. Bu kanun tasarisinin genel gerekce metninde Cemaatler; aralarinda irk dil din birligi olup beraberce yasama arzusuna bagli olan ve milletin cogunlugu icinde yasayan topluluklardir. Ulkemizde bu tanima uyan dort grup gayrimuslim vardir ki bunlar: Rum Ermeni Musevi ve Suryani toplulugudur seklinde ve bir anlamda Lozan Antlasmasi nin yorumu niteliginde bir saptama yapiliyor. Genel gerekcede 1935 yilinda kabul edilen Vakiflar Kanunu nun tartismaya neden olan beyanname usulune de deginiliyor ve 1936 yilinda bu kanuna uyularak verilmesi gereken beyannamelerin vakfiye olarak kabul edildigi belirtiliyor. Buna gore Vakiflar vakfiyelerinde yer alan hukumlere gore faaliyette bulunabileceginden verilen beyannamede bu konuda bir hukum yoksa beyannamede gosterdikleri tasinmazlarin disinda herhangi bir surette (vasiyet bagis satin alma vb.) tasinmaz iktisap edemezler. Yillarca 1936 beyannamesinin ardindan kazanilan tasinmaz mallar bu beyannamede gosterilmedigi gerekcesiyle cemaat vakiflarindan alindi. Yeni kanun tasarisi kismen bu durumu duzeltmeyi ongoruyor ve bu vakiflarca 1936 yili ve 1 Ocak 2002 arasinda her ne suretle olursa olsun kazanilan tasinmazlarin 1936 beyannamesine eklenebilecegini belirtiyor. Ancak sorunun hukuki ozune iliskin temel tartisma boylece ortadan kalkmis olmuyor. Zira iki farkli hukuki islem olan beyanname ile vakfiye islemlerinin birbirinin icinde eritildigi isabetsiz bir yorum Yargitay in 1974 yilindaki karariyla bir ictihat haline gelmisti. Yeni tasari bu anlayisi degistirmiyor. Ustelik mulkiyet hakkinin kullanilmasi bakimindan gayrimuslim Turkiye vatandaslarinin bu haklarini kullanmalarini da acikca sinirlandiriyor. Tasarinin 9. maddesine gore cemaat vakiflarinin Tasinmaz iktisap etmeleri ve tasinmazlari uzerinde her turlu tasarrufta bulunmalarina Disisleri ve Icisleri Bakanligi nin uygun gorusu alinarak Vakiflar Genel Mudurlugu nce karar verilir . Boyle bir hukum Turkiye deki diger vakiflar icin soz konusu degil. Bilindigi gibi esitlik hakkinin uygulanmasi hem hukuki hem de fiili bakimdan bir ayrim gozetilmemesini gerektirir. Kaldi ki azinlik vakiflarinin mulkiyet hakki ayni zamanda bu azinlik statusunun varligini korumasinin da hukuki bir aracidir. Tasari bu haliyle ciddi bir hukuki tartismaya kapi aciyor. Ote yandan 9. maddede Yukaridaki hukumlerin uygulanmasinda devletlerarasi mutekabiliyet sarti aranabilir seklinde bir hukme de yer verilmis. Bunun hukuken ne anlama geldigini anlamak daha da zor. Mutekabiliyet yani karsiliklilik esasi bir devletin digerine veya onun uyruklugu altindakilere uyguladigi bir muamele tarzinin otekinin de kendisine yonelik ve ayni nitelikteki bir muamele tarzinin onkosulu olmasi anlamina gelir. Anayasa Mahkemesi de bircok karariyla bu kavrama boyle bir anlam verir. Oysa buradaki hukuki iliski idare ve azinlik statusundeki vatandaslar arasindadir devletler arasinda degil. Turkiye de Lozan Baris Antlasmasi na iliskin yanlis bir hukuki yorum bu konuya da sirayet etmis olabilir. Bu gayrimuslim azinliklara Turkiye nin tanidigi haklarin Yunanistan tarafindan da kendi ulkesindeki Musluman azinliga taninacagina iliskin hukmun (Madde 45) bir mutekabiliyet hukmu sanilmasidir. Kaldi ki boyle bir yorum uluslararasi hukuka da aykiri olur. Zira Lozan daki bu azinliklar rejimi bugunun uluslararasi hukuku isiginda artik bir insan haklarinin korunmasi anlayisiyla uygulanmak zorundadir. Ve bu baglamda mutekabiliyet ya da misilleme gibi bir uygulama zaten o koruma yukumlulugunun agir ihlali olarak kabul edilir. Turgut Tarhanli




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+