Uluslararası ilişkiler uzman Suren Sargsyan, Ermenistan-Azerbaycan müzakere süreci ile ilgili olarak ABD'nin yeni seçilen Başkanı Donald Trump'ın olası politikasına değerlendirmelerde bulundu.

Uzman sosyal medya hesabından "Trump, Ermenistan-Azerbaycan müzakere paketiyle ilgili ne yapacak?" başlıklı bir paylaşımda bulundu.

"Bilindiği gibi Biden yönetimi, Ermenistan-Azerbaycan (ve ayrıca Ermenistan-Türkiye) ilişkilerinin normalleşmesi sürecinde aktif bir arabulucuydu. İşte bu nedenle görevini tamamlayan Başkan Biden, mektuplarında Aliyev ve Paşinyan'ı yıl sonundan önce barış anlaşmasını imzalamaya çağırdı. Objektif olarak bu girişimin arabulucusu olarak şöhreti almayı arzuluyordu. Harris'in zaferi durumunda Demokratların siyasi seyrinin devamı sağlanmış olacaksa, Trump durumunda böyle bir ihtimal yok.

Olaylara gerçekçi bakarsak, burada aşağıdaki senaryolar özetleniyor.

1. Trump yönetimi bir yandan hızlı bir imza senaryosu istemeyecek çünkü böyle bir durumda zaferin Biden yönetimine ait olduğunu kabul etmek ya da en azından Demokratlarla paylaşmak zorunda kalacak. Öte yandan Trump, özellikle Trump'ın barışı tesis etme konusunda başarılı hikayelere ihtiyacı olduğu göz önüne alındığında, müzakereleri ve anlaşmaya varma sürecini, başarılar kendisine atfedilinceye kadar uzatabilir. Elbette gecikme senaryosu da Bakü'nün çıkarınadır çünkü Azerbaycan, Ermenistan'dan daha fazlasını talep edecek ve daha az baskıya maruz kalacaktır.

2. İkinci senaryo ise Trump'ın Güney Kafkasya'da hiçbir aktif müdahalesinin olmaması ve bölgemizdeki tüm girişimlerin Rusya-Türkiye-İran bölgesel aktörlerinin sahasına gitmesidir. Bu Bakü'nün de çıkarınadır, çünkü Azerbaycan üzerinde herhangi bir baskı olmayacak ve Azerbaycan, Ermenistan'ın aksine Tahran, Ankara ve Moskova ile müzakere edebilecek. Bu senaryo elbette Amerika'nın yokluğunun tüm oyuncuların ellerini serbest bırakması ve her denge çöküşü gibi kazanan direğin etkisinin artmasına yol açması açısından bölgenin dengesini bozacağı açıktır.

3. Üçüncü senaryo ise İran çevresinde gerilimin artmasıdır ki bu da bölgeyi tüm olumsuz sonuçlarıyla birlikte bir "geçiş alanı" haline getirebilir."