İnsanların, kendi tarihlerinden güç alarak mücadele ederek, hayatta kalarak ve zorlukların üstesinden gelerek kazanımlar elde edebileceğine inanan Dr. Nubar Afeyan, geçmişin bu yönünü önemli bir fayda kaynağı olarak değerlendirmektedir. “Ermeni Manevi Yeniden Doğuş” vakfının kurucusu olarak Afeyan, insanların kendi deneyimlerinden edineceği gücü özellikle vurgulamaktadır.

Afeyan’a göre doğada ve insan deneyiminde zorluklar, her ne kadar meydan okumalar gibi görünse de çoğu zaman avantaja dönüşebilmektedir. Varlık mücadelelerini, dayanıklı ulusal kiliseleri, direniş hikayelerini ve kimliklerini, farklı dönemlerin zorluklarının üstesinden gelmelerinde birer rehber olarak tanımlamaktadır.

Afeyan, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Ermeni halkının, sayıca azalmalarına ve çözülme tehdidi ile karşı karşıya kalmalarına rağmen en başarılı Sovyet cumhuriyetlerinden biri haline geldiğini ifade etmektedir. Çözümün, diğer ülkelerin deneyimlerinden veya reel politikten değil, zengin tarihlerinden öğrenmekten geldiğini ve bu mirası bir güç kaynağı olarak görerek modern bir bağlamda sunmanın gerekliliğine işaret etmektedir. Ona göre çözüm, tam da bu şekilde yaklaşıldığında geleceğe güvenle bakmalarını sağlayacaktır.

Afeyan, Ermeni milletinin yalnızca dayanıklılık değil, aynı zamanda olağanüstü bir yenilenme kabiliyetine de sahip olduğuna inanmaktadır. Diasporadaki başarılarına dikkat çekerek, Sovyetler Birliği döneminde müzik, bilim, satranç, hatta mizah gibi alanlarda öne çıkmalarını bu yenilenme kapasitesinin bir göstergesi olarak değerlendirmektedir.

Paris, Lübnan ve New York gibi şehirlerde de aynı başarıyı sağladıklarını belirten Afeyan, şimdi tüm bu deneyim, güven ve bilgi birikimini modern dünyaya taşımanın gerekliliğini vurgulamaktadır.