Yayın durdurma yerleşik içtihatlara aykırı bir karar -
Yayın durdurma yerleşik içtihatlara aykırı bir karar
28 Haziran’da Açık Radyo’nun duyurusuyla kamuoyuna yansıyan “Yayın durdurma ve para cezası” kararından sonra Açık Radyo hukuki olarak karara itiraz etti. Ancak bu süreçte 3 Temmuz’da RTÜK üyesi İlhan Taşçı X hesabından bir açıklama yaparak şöyle dedi: “RTÜK, Açık Radyo’nun lisansını iptal etti. Gerekçe, kurulun daha önce verdiği ‘toplumu kin ve düşmanlığa tahrikten’ 5 gün program durdurma cezasına uymayıp yayını sürdürmesi. Oysa yayıncı para cezasını ödemiş, ancak yayın kesmemiş. Bu durum yayıncı lehine yorumlanmalıydı” Karar gazetemiz yayına girerken henüz Açık Radyo’ya tebliğ edilmemişti. Radyo bu karar için de hukuki girişimlerde bulunacak. Lisans iptali kararı öncesinde radyonun avukatlarından Bahri Belen'e RTÜK’ün tutumu ile ilgili sorular yöneltmiştik.
Şöyle başlayalım isterseniz: RTÜK "Yayın hizmetleri 'Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz.' ilkesinin ihlali nedeniyle idari para cezası ve Açık Gazete programının yayınına beş gün durdurma cezası verilmiştir" diyor. 24 Nisan anmalarında Ermeni Soykırımı ifadesi geçtiği için geçtiğimiz dönemde Diyarbakır Barosu'na da davalar açılmıştı ancak baro bu davalardan beraat etti. Bu davalardan birinde beraat kararını veren mahkeme, “iddiaya gerekçe yapılan ifadenin eleştiri sınırı içinde kaldığını ve düşünce hürriyeti kapsamında olduğunu” belirtti. Hal böyle iken RTÜK'ün yayın durdurma ceza vermesini nasıl değerlendirmek gerekir?
Açık Gazete hakkında verilen idari para cezası kararı ve yayın durdurma kararı Anayasa’daki ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve Anayasa 90/son maddesine göre İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 10 maddesine, Anayasımızdaki bu hak ve özgürlükleri yorumlama tekeline sahip Anayasa Mahkemesi, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesini yorumlama tekeline sahip Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yerleşik içtihatlarına aykırı bir uygulamadır. Ayrıca Diyarbakır 9 Ağır Ceza Mahkemesi’nin Diyarbakır önceki Baro başkan ve yönetimi ile ilgili 2023/8 esas, 2024/22 karar sayılı 02.02.2024 günlü kararı da farklı gerekçelerle beraat yönündedir.
RTÜK yayın durdurma kararında bir de şöyle diyor: “… yayına katılan konuğun ‘…Ermeni, yani Osmanlı topraklarında gerçekleşen tehcir ve katliamların, soykırım olarak adlandırılan katliamların 109. Yıldönümü, sene-i devriyesi. Bu yıl da yasaklandı biliyorsunuz Ermeni soykırım anması’ şeklindeki ifadeleriyle ilgili olarak programcıların, bir düzeltme girişiminde bulunmamasının kamusal sorumluluk ve sorumlu yayıncılık anlayışıyla bağdaşmadığı gibi toplumu kin ve düşmanlığa tahrik eden ve toplumda nefret duyguları oluşturabilecek nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır” Bu "düzeltme"den kasıt nedir, bunu evrensel bir hak olan ifade özgürlüğü açısından nasıl değerlendirebiliriz?
Bu ifade ile anılan programda ‘Ermeni soykırımı’ geçen ifadelerin yayın sırasında kesilmesi veya cümleden çıkarılması veya belki de ‘biz buna demedik, aslında şu kastedildi’ şeklinde bir ‘düzeltme’ kastediliyor olmalıdır. Ancak bu iki nedenle mümkün değildir. Çünkü sansür anayasal olarak da mümkün olmadığı gibi, ayrıca anılan ifade objektif ve tarafsız haberler içermektedir. Dava dilekçemizde de belirttiğimiz gibi ‘karara dayanak ifade alıntısında’ da belirtildiği üzere:
"24 Nisan 2024. Evet, Ermeni, yani Osmanlı topraklarında gerçekleşen tehcir ve katliamların, soykırım olarak adlandırılan katliamların 109. Yıldönümü, sene-i devriyesi..." denilmektedir ki; burada "soykırım vardır" gibi bir tespit ve yorum yapılmamakta, "...soykırım olarak a d l a n d ı r ı l a n " ifadesi kullanılmaktadır. Bu cümle ve sözcükler yine yapılan başka değerlendirilmelere ilişkin haberler ve sözgelimi; “…Cumhurbaşkanı Bağdat dönüşünde uçakta kendisine Ermenistan başbakanı Nikol Paşinyan'ın son girişimleri ile ilgili Azerbaycan'la bir barış anlaşması imzalamaya çalışıyor Ermenistan biliyorsunuz...ve bu yıl da Paşinyan 'Ermeni soykırımı' ifadesini kullanmadı. Bunu hatırlattı o heyetteki gazetecilerden bir tanesi. O da "asılsız tarihi olayların tekrarından-mealen söylüyorum-vazgeçip artık günümüzdeki meselelere odaklanmalarında fayda var" gibi bir şey söyledi...” haberinde dahi aktarılmakta..
Öte yandan anılan yayında şunlar da söylendi: “19 Nisan tarihli Agos Gazetesi’nin birinci sayfasında, Perşembe günü yayınlanan Agos Gazetesi’nde manşette ‘23,5 Nisan'ı Birlikte Anlayalım’ diye bir yazı çıkmıştı. Şöyle diyordu yazıda: Gazetemizin kurucusu Hrant Dink’in 1996 yılında 23 Nisan'da Agos'ta yayınlanan ‘23,5 Nisan’ yazısı, olağan bir yazı olmanın çok ötesinde. Türkiye'deki Ermeni toplumunun 24 Nisan duygularını, travmalarını, 23 Nisan'ın coşkusuyla birleştiren olağanüstü bir metin olarak hafızalara kazındı.”
Yine programın devamında Hrant Dink'in aşağıda alıntılanan "23.5 Nisan" yazısına yer verilmektedir:
“Sancılı o yıllardan çıkmış ulusun tarihinde çok önemli bir ak gündür 23 Nisan. ‘Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir’ düsturunun Meclis salonuna perçinlendiği gündür ve böyle bir günün ‘yaşam’ denen çocuğa ve geleceğe akıtılan mirasıdır.
Türk ulusunun belki de en akıllıca yaptığı öngörünün tarihidir. ‘Gelecek’ ve ‘çocuk’ ne de güzel buluşturulmuştur öyle ve de ne ustaca bir değerlendirmedir. Yıllar sonra 23 Nisan'ı sadece Türkiye ile sınırlı tutmayıp, bütün dünyanın çocuklarıyla paylaşma düşüncesi. Türk çocuklarına da, dünya çocuklarına da kutlu olsun.
Yeryüzünün dört bir yanına savrulmuş Ermeni ulusunun tarihinde çok önemli bir kara gündür 24 Nisan. Üç, beş Ermeni yan yana gelmeye görsünler, alırlar ellerine pankartları, dökülürler sokaklara hemen. Nedir bütün bunların sebebi? Niçin yollara düşer bu insanlar 24 Nisan'da? Tarih, 24 Nisan 1915'in şafak vakti. Özellikle İstanbul'daki Ermeni aydınlar, yazarlar, sanatçılar, öğretmenler, avukatlar, doktorlar, mebuslar teker teker alınırlar evlerinden, götürülürler ve bir daha da geri dönmezler. İşte, birkaç gün sonra bütün Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde gerçekleştirilen tarihsel Ermeni dramının başlangıcıdır bu tarih.
Kim nasıl anlayabilir bunu bilemiyorum ama hem Ermeni olmak, hem Türkiye'li - hem 23 Nisan'ı yaşamak bütün coşkusuyla ve ertesi günün bir parçası olmak bütün hüznüyle. Kaç insan bu ikilemi yaşıyordur şu yeryüzünde? Ne anlaması kolay, ne de anlatması. Dilerim kimse de yaşamasın bu ikilemi bir daha. 23 Nisan nasıl daha bir coşkuyla yaşanır? 24 Nisan nasıl hafızalardan sildirilir?”
Bu nedenle Açık Gazete’de; RTÜK kararında olduğu gibi halkı kin ve düşmanlığa sevketmek söyle dursun Türk ve Ermeni halkları arasındaki gerginliği azaltacak, barışı sağlayacak bir çerçeve çizilmeye çalışılmaktadır.
Bu karar düzeltilmezse nasıl bir mesele ile karşı karşıya kalacağız?
Bu karara karşı kısaca RTÜK yasası diyeceğimiz yasaya göre Ankara İdare Mahkemesinde dava açtık. Ve ‘Dünyanın bütün seslerine, renklerine ve titreşimlerine açık radyo…” şiarıyla yayın yapan Açık Radyonun RTÜK Yasasının 8 maddesindeki gibi “ b)-Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz.' kuralına aykırı davrandığını söylemenin, Açık Radyo’ nun bu ilkelere aykırı yayın yaptığını söylemenin kabul edilemez bir gerçeklik olduğunu ifade ettik. Özellikle aynı 8. maddenin ‘tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas alarak yayın yapan, özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak ilkelerine doğası ile uyan Açık Radyo' nun; bu ilkeler ödünsüz doğal ilkeleridir’ dedik.
Netice olarak davamızda “…RTÜK karar/ları -cezalarına ilişkin kararın iptaline, Türkiye ve Dünya/da saygın bir yayıncılık yapan, saygın objektif yayıncılığın markası olan Açık Radyo' nun yayının durdurulması kararının hem Ülkemizin itibarı, hem de dinleyicilerin haber alma, bilgi edinme hakları açısından telâfisi olanaksız zararlara neden olacağı ve açıkca hukuka aykırı olması nedeniyle 2577 sayılı Yasanın 27. Maddesi uyarınca YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASINA” ilişkin istemde bulunduk.
Yargıdan ivedi ve adil bir yürütmenin durdurulması kararı bekliyoruz.
Bu haber agos kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (agos) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(agos). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com