Hagop Martayan 129 yaşında -
Hagop Martayan 129 yaşında
Kayserili Vahan ve Yozgatlı Öjeni’nin çocuğu olan Hagop, 22 Mayıs 1895’te, İstanbul’da doğdu. O zamanlar ne adı Agop’tu, ne de soyadı Dilâçar.
Bugün, Hagop Martayan ismiyle doğan ve büyüyen; ama A. Dilâçar olarak hayatını kaybeden bu önemli dilbilimci hakkında bilinen ve az bilinenleri yazmaya çalışacağım.
Mustafa Kemal Atatürk ile yakın ilişkileri olan, Türk Dil Kurumu’nun kurucuları arasında yer alan, Türkçeyle ilgili birçok çalışmaya imza atan Martayan, ‘makbul Ermeni’ olarak karşımıza çıkıyor çoğu yerde.
Buna karşın, Martayan’ın ismini Türkçe ve Ermenice arattığımızda farklı sonuçlar elde ettiğimizi de görüyoruz. Öyle ki, Ermenice ve İngilizce kaynaklarda, Martayan hakkında Türkçe yazılanların dışında bilgiler de mevcut.
Tam da bugün, İstanbul’da doğdu Martayan. Eğitim hayatına da aynı şehirde devam etti, Amerikan okullarında okudu. 1915’te, Robert Koleji’nden ‘New York Bilim Ödülü’ alarak mezun olan Martayan’ın dillere ilgisi her zaman vardı.
Martayan, Robert Koleji’nde öğretmenlik yapmaya başladı. Ardından Lübnan’ın başkenti Beyrut’a yerleşen dilbilimci, orada bir Ermeni okulunun müdürlüğünü yaptı ve eşzamanlı olarak da Ermenice yayımlanan Luys [Işık] gazetesinin genel yayın yönetmenliğini üstlendi. Ardından Bulgaristan, Sofya’ya geçen Martayan, orada da Eski Türkçe ve Uygurca dersler verdi. Eşi Meline’yle de burada evlendi.
Martayan, yalnızca Türkçeyle ilgilenmiyordu. Ermenice ve İngilizce kaynaklara baktığımızda, dilbilimcinin Ermeniceyle ilgili de çok sayıda çalışmaya imza attığını, uluslararası edebiyat eserlerini Ermeniceye çevirdiğini görüyoruz. Örneğin Levon Şant’ın eserlerini çeviren Martayan, “Yazının Doğuşu ve Yayılışı” başlıklı, literatürde hayli önemli bir yer edinen bir kitap da kaleme aldı.
Sofya’dan sonra yeniden Türkiye’ye dönen Martayan’ın yurda dönüşü bir davet üzerine oldu. O zamanlar vatandaşlıktan çıkarılan ve haymatlos olan Martayan, bizzat Mustafa Kemal’in bir daveti üzerine yeniden Türkiye’ye geldi. Bu davet, başkomutandan geldiği için Martayan’a Türkiye’ye girmesi için gerekli izin verildi. Mustafa Kemal, onu 1932’de Dolmabahçe Sarayı’nın ev sahipliğinde yapılan Türk Dil Kurultayı’na davet etmişti. Martayan, o kurultayda “Türk, Sümer ve Hint-Avrupa Dilleri Arasındaki Rabıtalar” başlıklı bildirisini sundu. Dilbilimci, 1934’teki II. Türk Dil Kurultayı’na da katılarak orada da bir sunum gerçekleştirdi. Bu süre zarfında Mustafa Kemal’le dostluğunu sürdürdü.
Öyle ki, aynı yıl kabul edilen ‘soyadı kanunu’ sonrasında Mustafa Kemal, ona ‘Dilâçar’ soyadını uygun gördü.
Martayan, Türk Dil Kurumu’nun kurucuları arasında yer almasına rağmen kendisine layık görülen sıfat en fazla ‘baş uzman’ oldu. Ölümüne dek Türkçeyle ilgili çalışmalarını sürdürdü ve 1936-51 yılları arasında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde dilbilim tarihi ve genel dilbilim dersleri verdi, Türk Ansiklopedisi’nde teknik danışman ve baş redaktör olarak görev aldı.
Kim bu Dilaçar?
Hagop Martayan yeteri kadar Türkleştirilmemiş olmalı ki ismi önce A. Dilâçar’a, ardından da Adil Açar’a kadar maceraya atıldı. 12 Eylül 1979’da hayatını kaybeden Martayan’ın ölümünü duyuran TRT, merhumu ‘Adil Açar’ diye anons etti. Hayatının neredeyse tamamını dillere adayan, bunun da büyük bir kısmını Türkçeye ayıran Hagop Martayan, günün sonunda doğup büyüdüğü ismiyle değil, Mustafa Kemal’in ona layık gördüğü adıyla biliniyor bugün.
Pek çokları tarafından Ermeni kimliği dahi bilinmezken, Şişli’deki Karagözyan Okulu’nun yan sokağına da “Dilaçar Sokağı” ismi verildi. Bugün o sokaktan çok sayıda insan geçiyor. Sokağın ismini bilenler bir yana, “Kim bu Dilaçar?” diye soran var mı, o bile koca bir soru işareti.
Bu haber ermenihaber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (ermenihaber) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(ermenihaber). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com