Çatalca’daki bir evin zemininde çıkan mezar taşının peşinde 7 yıl: Rodakis’i Ararken -
Çatalca’daki bir evin zemininde çıkan mezar taşının peşinde 7 yıl: Rodakis’i Ararken
2016 yılında Çatalca’daki eski aile evinde tadilat yaptıran yönetmen Kerem Soyyılmaz, evin zemininde bir mezar taşı buldu. Mezar taşının üzerindeki yazılar Rumca’ydı. Sadece 1887 rakamı görülüyordu. Yazılar tercüme edilince mezar taşının kime ait olduğu ortaya çıktı: “Allah’ın kulu Chrysoula Rodaki burada yatmaktadır.” Peki Chrysoula Rodaki kimdi? Yönetmen Kerem Soyyılmaz, Çatalca’dan Selanik’e bu sorunun peşinde geçirdiği, uzanan 7 yılı Rodakis’i Ararken belgeselinde anlatıyor.
Kerem Soyyılmaz’ın yönetmenliğini yaptığı belgeseli Searching for Rodakis, bir mezar taşı eşliğinde Çatalca’dan Selanik’e uzanan bir hikaye.
Belgesel ilk olarak geçtiğimiz yıl Selanik Belgesel Festivali’nde gösterilmiş ve oldukça beğeni toplamış. Los Angeles Yunan Film Festivali, İstanbul Belgesel Günleri gibi festivallerde de gösterilmiş ve Adana Altın Koza Film Festivali’nde ise “En İyi Belgesel” kategorisinde ödül almış. Şimdi de 56. SİYAD Türkiye Sineması Ödülleri’nde “En İyi Uzun Metrajlı Belgesel Film” ödülü adayı. Geçtiğimiz hafta bir platformda yerini alarak televizyon izleyicisine de ulaşmış durumda.
Hikaye 2016 yılında Yönetmen Kerem Soyyılmaz’ın Çatalca – Karacaköy’deki eski aile evinde tadilat yapılırken zeminden bir mezar taşı çıkmasıyla başlıyor. Mezar taşının üzerindeki yazılar Rumca. Bu sebeple 1887 tarihi dışında herhangi bir şey anlaşılmıyor. Yazılar tercüme edildiğinde ise “Allah’ın kulu Chrysoula Rodaki burada yatmaktadır” cümlesi ile karşılaşılıyor.
Soyyılmaz bir yandan mezar taşını köylülere göstermeye bir yandan da köyün tarihiyle ilgili bilgi toplamaya başlıyor.
Köydeki yaşlılarla konuşarak köylerinin eskiden bir Rum köyü olduğunu, fakat onlara ait mezarlığın da kilisenin de yok edildiğini öğreniyor. Köylülerden kendilerinden önce evlerinde yaşayan Rumlarla ilgili de bilgi almaya çalışıyor fakat onlar daha ziyade Rumların giderken bıraktığı altınlarla ve Chrysoula’nın evde dolaşan hayaletiyle ilgileniyorlar.
Devletin tapu kayıtları da incelenip herhangi bir sonuç alınamayınca, Soyyılmaz çareyi mezar taşının fotoğrafını sosyal medyada paylaşmakta buluyor.
Sosyal medya üzerinden Soyyılmaz’ın arayışı yayıldıkça kendisine çeşitli ülkelerden yardım etmek için ulaşanlar oluyor. Türkiye’den Andreas, İsveç’ten de Maria bu kişilerin başında geliyorlar. Maria’nın dokunuşuyla mübadele listelerine ulaşılıyor ve Karacaköy’den Yunanistan’a göç eden kişilerin nereye yerleştikleri araştırılıyor. Ayrıca Maria mübadele ile gidenlerin genelde yerleştikleri yerlere eski köylerinin isimlerini verdiklerini söylüyor. Bu değerli bilgiyle de Karacaköy ismi Yunanca’ya çevrilince karşılarına Selanik’teki “Dorkada” köyü çıkıyor.
Kerem Soyyılmaz biriktirdiği bu bilgilerle Selanik’e doğru yola çıkıyor. Dorkada’ya ulaştığında mübadeleyle Karacaköy’den göçen insanların aileleriyle buluşuyor. “Yüz yıl önce ailelerinin evinden edilmelerinin duygusunu hala taşıyorlar” diyor Soyyılmaz tanıştığı insanlar için. Buraya ilk göç dalgasıyla 450 kişinin göçtüğünü öğreniyor. Fakat Dorkada’da Rodaki ailesinden kimseye ulaşamıyor.
Selanik’te geçirdiği sürede kendisine Rodaki ailesinin fertlerinden olduğunu söyleyen Theodoros Georgiadis ulaşıyor. Heyecanla buluşuyorlar. Theodoros’un soy ağacı ve göç belgelerini de karşılaştırdıklarında Chrysoula’nın hikayesi ortaya çıkıyor.
Chrysoula’nın Theodoros’un ailesi tarafından evlatlık edinildiği, 1887 yılında 18 yaşındayken bilinmeyen bir hastalıktan öldüğü anlaşılıyor. Aile 37 yıl sonra mübadele nedeniyle Kuzey Yunanistan’a göçmüş.
Mezar taşının neden evin zemininde olduğu bilinmiyor. Fakat Soyyılmaz’ın görüştüğü uzmanlar Chrysoula’nın bahçede ya da mezarlıkta da defnedilmiş olabileceği, evde sadece mezar taşının saklandığı ihtimali üzerinde de duruyorlar.
Bir mezar taşı ve iki aile arasında geçen bu hikayenin sonunda aileler Karacaköy’de, mezar taşının bulunduğu evin bahçesinde buluşuyorlar. Theodoros Georgiadis, Chrysoula’nın mezar taşını gördüğünde duygusal anlar yaşanıyor. İki aile sarmalı, cacıklı mükellef bir sofrada yemek yiyorlar. İki tarafın aile büyüklerinin de geleneksel olarak balkabaklı börek yaptığı detayı bile onları çok heyecanlandırıyor.
Hep birlikte Chrysoula’nın mezar taşını Çatalca Mübadele müzesine teslim ediyorlar. Böylece 2016’da başlayan 7 yıllık hikaye sona eriyor.
https://www.instagram.com/p/Ck3KjCyIsma/?igsh=czdhNGFlN3k3M2po
Belgesel Soyyılmaz’ın şu sözleriyle bitiyor: “Chrysoula Rodaki’nin mezar taşı yedi yıldır bizimleydi. Bazen azalmakta olan hafızamızı bize gösteren bir ayna, bazen de geçmişimizin pek yüzleşmediğimiz yerlerine açılan bir pencere oldu.”
Dün akşam Beyoğlu Sineması’nda Kerem Soyyılmaz’ın da katılımıyla belgeselin özel gösterimi gerçekleşti. Gösterim sonrasında Soyyılmaz belgeselle ilgili soruları da cevapladı.
Soyyılmaz belgeselin kendisine, ailesine ve köydekilere her sene yeni şeyler öğrettiğini, yaşadıkları yere aidiyetlerinin arttığını, baktıkları her yerin kendilerine daha anlamlı gelmeye başladığını söyledi. Belgesel boyunca inceden defineciliği eleştirirken köyde kendisine hala “hazineci” gözüyle bakanların olduğunu ekledi.
Bir çok yerde belgeselin gösterildiğini, İsveç’te düzenlenen gösterimde bir izleyicinin mezar taşının yerini değiştirmenin yanlış olduğu yönünde kendilerini eleştirdiğini anlattı. Bu noktada taşı müzeye götürerek bir tercih yaptıklarını ve insanların mezar taşını görerek, ziyaret ederek geçmişe bir kapı açtıklarını söyledi.
Belgeselin geçtiğimiz yıl Selanik gösteriminde gördükleri yüksek duygusal reaksiyon ve ilgi karşısında şaşırdıklarını, neredeyse iki saat süren bir söyleşi gerçekleştirdiklerini anlattı. Belgeseli çekerken aslında bir drama kurmaktan ziyade buldukları tarihi eseri sağlıklı bir tarih bilgisiyle gelecek için de anlamlı bir bağlama oturtmak istediklerini, çabalarının karşılığını da Türkiye’de de Yunanistan’da da gördüklerini söyledi.
Bu haber serbestiyet kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (serbestiyet) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(serbestiyet). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com