Türkiye`de Süryani olmak: Umut ve umutsuzluk bir arada Türkiye`de Süryani olmak: Umut ve umutsuzluk -
Türkiye`de Süryani olmak: Umut ve umutsuzluk bir arada Türkiye`de Süryani olmak: Umut ve umutsuzluk bir arada
Noel bayramını kutlayan okul müdürlerine tehditler gönderilmesi milletimizin güven duygusunu köreltmekte ve eski kötü günleri anımsatmaktadır. İstanbul’da yeni kilise inşa edilip açılması elbette ki bizi sevindirdi. Fakat bunu yaparken diğer yandan da bir sürü tarihi manastır ve kilisemizin camiye çevrilmiş olduğunu unutmamız beklenemez. Ayrıca geldiğimiz noktada TBMM’de kendi halkının en önemli bayramını anadilinde kutlamak isteyen vekilimizin tehdit edildiği gerçeği ile karşı karşıyayız.
OKURLARDAN:
Son yıllarda Türkiye Cumhuriyeti devletinde (azınlıklar açısından) yaşanan bir takım gelişmeler umut vaadeder nitelikte. Herkesin bildiği gibi geçmişte Varlık Vergisi ile gayrimüslimlerin mal varlığına el konulmuştu. O dönemde bu vergi sistemi nedeniyle azınlık toplumları oldukça zorluk yaşamıştır. Ancak son yirmi yıl içerisinde pozitif gelişmelerin yaşanıyor olması bizi mutlu etmektedir. Bu dönemde Mardin Midyat’ta Süryanilerin her yıl kutladıkları dini bayramlara devletin resmi erkanının katılması, kiliselere gidip Süryanilerin bayramını kutlaması mutluluk verici oldu. Mardin Valiliği’nin tüm Süryani vatandaşlarına bayram hediyesi olarak şeker ve kolonya göndermesi de incelikli bir davranıştır.
Öte yandan her dönemde beni şaşırtan yeni bir gelişme oluyor ve bu da beni düşünmeye teşvik ediyor. Çünkü geçmişte yaşamış olduğumuz onca zorluk güven duygusunu azaltmıştır. Benim ailem Çanakkale Savaşı’na katılmış ve şehit vermiş bir ailedir. Demem o ki elden ne geliyorsa o dönemde yapmayı kendimize ilke edinmiştik. Buna rağmen bize başka bir gözle bakılıyor ve hor görülüyorduk. Ben ilkokul dönemimde okulun en başarılı öğrencilerinden biriydim. Öğretmenim beni çok sevmesine rağmen ne zaman pekiyi alsam bana “Keşke Hıristiyan olmasaydın. Müslüman olsaydın sizlere başka bir gözle bakardım, Hıristiyansın, pekiyi yeterli ve fazladır bile size” der ve bu beni çok üzerdi.
Diplomamı aldığımda tüm derslerim pekiyi olduğu halde iki dersten notumun 9 puandan 7’ye düşürüldüğünü gördüm. Öğretmenim “2 tane dersini düşürdüm çünkü hepsini pekiyi vermem, çünkü sen Hıristiyansın” demişti. Çocuk yaşta birinin başına bunlar geldiğinde insan bunu asla unutmaz.
Dolayısıyla şu son yıllarda hiç beklemediğimiz gelişmeler görmek beni ve benim gibi diğerlerini düşündürmektedir. Acaba bu Türkiye o eski Türkiye midir? Gerçekten bu bizim için alışılmadık bir durumdur. Süreci dikkatlice izlemek ve adımlarımızı düşünerek atmamız lazım.
Başta belirttiğim gibi son zamanlardaki olumlu gelişmeler bizi sevindirmektedir. Yanlış anlaşılmasını istemem Hükümetin reklamını yapmak değil maksadım, ancak gerçeği söylemek isterim daima. Kimseyi ayırmadan, doğru olanı görüp söylemek gerekir.
“Faili meçhul cinayetler çözülmeli!”
Dolayısıyla daha fazla güvenmemiz bekleniyorsa şayet, faili meçhul denilen ancak katilleri bilinen cinayetlerin çözülmesi yani 50-60 insanımızı öldürenlerin bulunması ve adalete teslim edilmesi gerekir. Bu bizim kendimizi de daha güvende hissetmemizi sağlar diye düşünüyorum. Bayramlarda hediye edilen bir şişe kolonya, bir kutu şeker, sorunu çözemediği gibi bizdeki soru işaretlerini de arttırır.
Unutmamak gerekir ki son zamanlarda Noel bayramını kutlayan okul müdürlerine tehditler gönderilmesi milletimizin güven duygusunu köreltmekte ve eski kötü günleri anımsatmaktadır. İstanbul’da yeni kilise inşa edilip açılması elbette ki bizi sevindirdi.* Fakat bunu yaparken diğer yandan da bir sürü tarihi manastır ve kilisemizin camiye çevrilmiş olduğunu unutmamız beklenemez.
Günümüzde 3 dönemdir TBMM’ye Asuri/Süryani vekillerinin girmiş olması demokrasinin gelişeceği sinyallerini vermelidir. Ki bunun da HDP ve devamındaki partilerin yardımıyla gerçekleştiğini unutmamak lazım. Ancak geldiğimiz noktada TBMM’de kendi halkının en önemli bayramını anadilinde kutlamak isteyen vekilimizin tehdit edildiği gerçeği ile karşı karşıyayız. Vekilimize “Haydi evine git!” diyen İYİ Parti vekilleri ve yandaşlarına bu vesileyle şunu söylemek isterim: DNA testi yapmak mı lazım sizi inandırmak için? Değerli milletvekilimiz George Aslan o topraklarda yaşamış bir toplumun ferdi ve temsilcisidir. Bizi kabul etmeyen ve ayrımcılığı benimseyen bu parti kapatmaya bile varacak ciddi hukuki ve cezai yaptırımlarla karşılaşmalıdır. George Aryo Aslan yalnız değildir. Tüm Asuri/Süryani toplumumuz onun yanındadır.
Bu vesileyle tüm Hıristiyan aleminin Noel bayramını ve tüm insanların yeni yılını kutlarım ,yeni yılın dünyaya selametler getirmesi en büyük dileğimdir. GABRİEL GABRO AĞIRMAN- İSVEÇ
*Yeşilköy’de açılan kilise arazisinin mülkiyeti devlete aittir ve bize süresiz tahsis belgesi ile tarafından tahsis edilmiştir. Bize verilen tahsis belgesinin önemli bir ibaresi de şöyledir: “Yeşilköy İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait 1000 m2’lik metruk araziyi, İbadet Alanı Olarak Kullandıkları sürece İstanbul Süryani Kadim vakfına Belediye Meclisimizin oy birliği ile süresiz olarak tahsis edilmiştir” Yani, tapu kadar kıymetli bir tahsis belgesi, tarafımıza verilmiştir.
Bu haber agos kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (agos) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(agos). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com