Ön bir anlaşmanın temelinde, Ermenistan, Ekim ayının sonunda Brüksel'de düzenlenecek üçlü bir toplantıya katılacak. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, bu toplantı sırasında Azerbaycan ile daha önce varılan anlaşmaların teyit edilmesini umuyor. Bu, Ermenistan ve Azerbaycan arasında bir barış antlaşması için gerekli olan anlaşmaların yaklaşık yüzde 70'inin sağlandığı anlamına gelir. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Wall Street Journal muhabiri Yaroslav Trofimov ile yaptığı bir röportajda bunu açıkladı.

Paşinyan Wall Street Journal muhabirinin sorularına cevaben şu açıklamaları dile getirdi:

“Son zamanlarda Dağlık Karabağ'da korkunç olaylar yaşadık. Bağımsız Ermenistan topraklarında tam ölçekli bir savaşın çıkmasından korkuyor musunuz ve sizce bu durumu nasıl önlemek için Ermenistan'ın müttefikleri ve ortakları ne yapmalı? Ancak, Dağlık Karabağ'da etnik temizlik meselesini ve 100 binden fazla yeni mülteci ve Dağlık Karabağ'a karşı yapılan askeri operasyonları, Azerbaycan'ın Ermenistan'a olası saldırısı meselesinden ayırmalıyım. Elbette, bu meseleler arasında bir ilişki olmadığını söyleyemem, ancak yine de bunlar ayrı meselelerdir”.

Başbakan, yakın gelecekte 6 Ekim 2022'deki dört taraflı toplantıda, 14 Mayıs 2023'teki Brüksel'deki üçlü toplantıda ve 15 Temmuz 2023'teki Brüksel'deki üçlü toplantıda sağlanan anlaşmaların formüle edilip teyit edilmesini umduğunu ve bunların bir barış antlaşmasının temeli haline gelmelerini umduğunu ifade etti. Başbakan, bu anlaşmaların aynı zamanda Avrupa Konseyi Başkanı'nın açıklaması ve Prag açıklamasında da yer aldığını hatırlattı.

"İlk prensip, Ermenistan ve Azerbaycan'ın birbirlerinin toprak bütünlüğünü karşılıklı olarak tanıdıklarıdır. Bu hüküm Prag'da yapılan toplantıda duyuruldu. 14 Mayıs 2023'te Brüksel'de başka bir adım atıldı ve Ermenistan'ın Azerbaycan'ın 86,600 metrekarelik bir alanı olan toprak bütünlüğünü tanıdığı kaydedildi ve Azerbaycan da karşılığında Ermenistan'ın 29,800 metrekarelik bir alanı olan toprak bütünlüğünü tanıdığını duyurdu.

İkinci prensip, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki sınırların belirlenme sürecinin 1991 Alma-Ata Bildirgesi'ne dayalı olarak gerçekleşmesi gerektiğidir. Bu bildirge ne özeldir? Özelliği, bu bildirgenin imzalandığı sırada Sovyetler Birliği ülkelerinin fiilen bağımsız ülkeler haline geldiği veya halihazırda bağımsız ülkeler olduğu zamanda, bildirgede, devletlerin bu dönemin Sovyet idari sınırlarının devlet sınırları olarak tanındığı, tarafların bu sınırların dokunulmazlığını ve toprak bütünlüğünü tanıdıkları ifade edildi.

Sınırların belirlenmesinin Alma-Ata Bildirgesi'nin temelinde gerçekleşmesi gerektiğini söylediğimizde, o dönemde mevcut olan devlet haritalarının alınması gerektiğini ve bunların aslında sınırların belirlenmesinin temeli haline gelmesi gerektiğini anlıyoruz.

Üçüncü prensip, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki bölgesel iletişimin, birbirleri ve uluslararası ticaret için Ermenistan ve Azerbaycan arasında karayolları ve demiryollarının açılmasının, ülkelerin egemenlik, yargılama, eşitlik ve karşılıklılık prensiplerine dayalı olarak yapılması gerektiğidir.

Bu prensipler pratikte kabul edildi ve bu kabul edilen prensiplere dayalı bir barış anlaşması imzalamamız ve ileri gitmemiz gerekiyor," dedi Nikol Paşinyan ve ekledi: "Ve elbette, ön bir anlaşma temelinde, Ekim ayının sonunda Brüksel'de üçlü bir toplantı yapacağımızı yakın gelecekte bekliyoruz. Umarım bu anlaşmalar bu toplantı sırasında teyit edilir ve bu, Ermenistan ve Azerbaycan arasında barış anlaşması için gereken anlaşmaların yaklaşık yüzde 70'inin sağlandığı anlamına gelir."