​Samandağ`da bir depremzede: Önümüzü göremesek de bekliyoruz - Gündem
25 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Ցրօն / Ժամ : Հոթապեալ

Gündem :

12 Nisan 2023  

​Samandağ`da bir depremzede: Önümüzü göremesek de bekliyoruz -

​Samandağ`da bir depremzede: Önümüzü göremesek de bekliyoruz ​Samandağ`da bir depremzede: Önümüzü göremesek de bekliyoruz

Depremin yıkıma uğrattığı Samandağ’ın Batıayaz köyünde yaşayan tek Ermeni ailesinin ferdi Agop, “Niye oradasın” diye soranlara “İnsan mutlu olduğu yeri bırakır mı?” yanıtını veriyor.

Musa Dağı’nın eteklerinde yedi Ermeni köyünden biri olan Batıayaz’a giderken, önce bir tarafı Suriye diğer tarafı Samandağ sahili Çevlik’e bakan Hıdırbey köyüne çıkıyoruz. Musa Dağı eteklerinde virajlı yollardan geçerken depremin Samandağ merkezinde yarattığı izleri görmüyoruz. Temiz havası ve manzarası dikkat çekici. Yol aldıkça manzarayı izleyenlere rastlıyoruz. Herkesin birbirine selam verdiği bu yerde yüzler gülümsüyor, eller birbirine tutunuyor. On yıllardır birbirimizi tanır gibiyiz.

Hıdırbey köyünde önce bir bakkala giriyoruz, duvarları çatlak. Ardından bir berber dükkanının önünden geçiyoruz; içeride yaşlı bir amca ve yerleri süpüren berber… Berber işleri için “şükür” diyor, süpürmeye devam ediyor. Sessizliğin hakim olduğu sokaklarda çadırda kalan depremzedeler görüyoruz. Kadınlar fasulye ayıklarken yanlarına geçip sohbet ediyoruz. Onların da ağızlarında “şükür”. Suları varmış, yağmurda su alsa da en azından barınacak bir çadır bulmuşlar…

Batıayaz Ermeni Kilisesi’ne yürüdükçe az çok yıkılan yerler göze çarpıyor. Kilise ise daha sağlam… Uzunca taş merdivenlerden çıktığımız, yeşilliğin arasında duran bu kilisenin yapımına 1918’de başlanmış. Yarım kalmış hatta, 1939’da yeniden yapılmaya başlansa da yine tamamlanmamış. Kilisenin sütunları arasında gezdikten sonra aşağı indiğimizde Agop’la karşılaşıyoruz. Agop, Batıayaz’da yaşayan tek Ermeni ailesinin ferdi.

Güler yüzüyle bizi karşılayan Agop ile yaklaşık 100 yıllık evine doğru yol alıyoruz. Bazı duvarlarının yıkıldığı bu evi Agop’un dedeleri yaptırmış, babası bu evde yaşamış, Agop da bu evde doğup büyümüş. Agop iki katlı örme taşlı bu ev için “O zaman tabii mühendisler falan yoktu ama öyle bir şey düşünmüşler ki; odalara baktığınızda pek bir şey olmaz, taş yığıntıları da göremezsiniz” diyor.

"YOLLARDA ISTIRAP"

Agop, Batıayaz’da kalma nedenini şöyle anlatıyor: “Burada üç Ermeni vardı; iki kere gitmişler. Babam bir yere kadar gitmiş yol boyu ıstıraplar oluyor tekrar dönmüş; ‘Ölürsem memleketimde öleyim’ demiş. İyi ki dönmüş. Gidenler çok ıstırap çekmiş, çok ölmüşler. Ben de mutluyum, iyi ki buradayım.”

Tarımla uğraşan Agop narenciye ve zeytin yetiştiriyor; defne sabunu ve yağı yapıyor. Dalından kopardığımız portakalın kokusu tüm bahçeye yayılırken odaları dolaşıyoruz. Odanın karanlığı, toz toprak içinde kalan anıları, oyuncak arabası, çocuk beşiği, kitaplar, takvimler… Eşyalar toplanmamış; düştükleri yerde duruyor. Depremden sonra belirsizlik içinde kaldıklarını belirten Agop, “İşte ne bileyim, önümüzü göremesek de bekliyoruz. Ne olacak bilmiyorum” diyor.


"NİYE ORADASIN DİYE SORUYORLAR"

Yaşadığı topraklar üzerine konuşurken Agop, “Türkiye’nin en güzel yeri, dünyanın cenneti diye düşünürdüm. Ama şimdi çok üzülüyorum. Mesela benim kızım haç takarak Türkmen Müslüman köyünde gezerdi; ben de ‘sakla, takma’ demezdim. Herkes birbirine saygılıdır. ‘Niye oradasın?’ diyorlar, insan mutlu olduğu yeri bırakır mı?” diye soruyor.





Bu haber evrensel kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (evrensel) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(evrensel). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+