Ermenistan’ın yardımı ve ‘Türk’ün Türk’ten başka dostu’ -
Ermenistan’ın yardımı ve ‘Türk’ün Türk’ten başka dostu’
Bu dayanışma ortamında bile, yardıma gelen binlerce yabancıdan da utanmayarak, hâlâ “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” diyebilen de var. Tabii ki, Türklük için değil, yardıma ihtiyacı olan insanlara insanlık adına yardım etmeye geldiler. Onlar da, “Türk’ün Türk’ten başka dostu olmaz, biz Türk değiliz, Türk olanlar yardıma gitsin” mi deselerdi? Hem, bu kadar ülkenin yardım etmesi dahi yetmiyorsa, ne olsaydı bu insanlar “Tamam, Türk’ün Türk’ten başka dostu da varmış” diyeceklerdi?
Elbistan ve Pazarcık merkezli fakat çok geniş bir coğrafya üzerinde on şehirde çok büyük yıkıma yol açan depremler sonrasında, dünyanın yaklaşık 80 ülkesi tarafından binlerce kişilik arama-kurtarma ekibi, sağlıkçı vs. Türkiye’ye akın etti, on binlerce ton yardım malzemesi, yüzlerce milyon dolar para gönderildi, gönderiliyor. Bunlar, geçen hafta da söylediğimiz gibi insanlığın yüzünü ağartan hareketler. Ermenistan da arama kurtarma ve ayni yardım gönderen ülkeler arasında. Şüphesiz, Ermenistan hükümeti yardım göndererek güzeli, doğruyu yaptı. Üstelik bu yardımın diğer ülkelerden farklı ve Ermenistan için aşılması zor başka bir psikolojik boyutu da var. Şöyle ki, Ermenistan daha iki buçuk sene evvel binlerce ölü vererek kaybettiği bir savaşta yenilmesinde büyük rolü olan bir ülkeye yardım yapıyor. Mağlubun, hırs, öfke ve intikam hissinin yarattığı psikolojik bariyeri aşarak galibe yardım eli uzatması zordur. Nitekim görünüşe göre Ermenistan’daki her Ermeni bu yardımları onaylamıyor. Paşinyan hükümetinin bunlara rağmen yardım göndermeyi tercih etmesi önemli bir jesttir.
Öte yandan, özellikle Azerbaycanlı orijinli kimi kişi ve gruplar, medya mecraları ortaya çıkan bu azıcık olumlu havayı, Ermeniler hakkında ortaya çıkan bir gıdım sempatiyi, olumlu imajı bozmak için gayret gösteriyorlar. Kendileri açısından bu anlaşılır, zira Türkiye’deki Ermeni nefreti azalırsa onların Türkiye’yi kendi politikalarının dümen suyunda tutmaları zorlaşır. (Konumuz o değil ama zaten takriben son 150 senedir Rumeli ve Kafkasya kökenli siyasetçiler, yazarçizer takımı Osmanlı-Türkiye siyasetini, var olan etno-dinsel ayrışmaları, sorunları radikalleştirmiş, keskinleştirmiş, nefreti büyütmüştür. Kafkasya söz konusu olduğunda bu tespit, bir genelleme olarak, oradan çıkan Ermeni siyasetçiler ve aydınlar için de geçerlidir.)
Benzer şekilde, bir amiral eskisi gibi kimileri de hemen ilk depremlerin ertesinde yalnız Ermenilerle ilgili olarak değil, ülkeye yardım amacıyla gelen, onun deyimiyle “tırnak içinde komşular”ın casusluk yapabileceği uyarısında bulunmuştu. Bu komşuların sıradan evlerin enkazları arasında hangi gizli bilgilere, belgelere ulaşacakları, normal zamanda turist olarak ulaşamayacakları hangi gizli yerlere ulaşacakları gibi sorular bir yana, bu kişinin buradaki asıl hedef Türkiye halkında komşu halklara karşı oluşan sempatinin, duygusal yakınlığın önünü kesmek, çünkü komşu halklara yönelik düşmanlık azalırsa bu zevatın ‘dükkân’ı çalışmaz, tezgâhı işlemez, mallarını satamaz, ‘aç kalırlar’. Onların varlığı, düşmanlık ortamının aynı şekilde devamına bağlı. Bu yüzden, düşmanlık ateşi geçer gibi olduğunda hemen körüklemeye başlıyorlar.
Bu dayanışma ortamında bile, yardıma gelen binlerce yabancıdan da utanmayarak, hâlâ “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” diyebilen de var. Onlarla sınırlı olmamakla birlikte, bunun başını çekenler de Azerbaycan kaynaklı irili ufaklı medya. Meksika’dan Tayvan’a kadar, birçok yerden insanlar yardıma geldiler. Tabii ki, Türklük için değil, yardıma ihtiyacı olan insanlara insanlık adına yardım etmeye geldiler. Onlar da, “Türk’ün Türk’ten başka dostu olmaz, biz Türk değiliz, Türk olanlar yardıma gitsin” mi deselerdi? Hem, bu kadar ülkenin yardım etmesi, binlerce insanın kalkıp gelmesi dahi yetmiyorsa, ne olsaydı bu insanlar “Tamam, Türk’ün Türk’ten başka dostu da varmış” diyeceklerdi? Bunlar da değilse ‘Türk dostu’ olmanın manası, karşılığı nedir? Sanırım, ‘Türk dostu’ olabilmek için Türkiye’nin tüm siyasi tezlerini, hâkimiyet iddialarını her daim desteklemek gerekiyor. Ancak o zaman ‘Türk dostu’ olabiliyorsunuz.
Tüm bunlar bir yana, dünyanın geri kalanına, diğer insanlara ‘dost-düşman’ ikileminden bakmanın kendisi yanlış. Dünyayı, insanları sizin millî kimliğinize olan ‘dostluk’ları veya ‘düşmanlık’ları üzerinden değerlendirmek, çok komplike olan hayatı, insanlar arasındaki ilişkileri ve etkileşimi tek boyuta indirgemesinin yanı sıra, bütün dünyayı kendi millî kimliği etrafında dönüyormuş zanneden narsist-milliyetçi bir benmerkezcilik.
Sonuç olarak, Ermenistan’ın yardımı meselesine de toptan dostluk veya toptan düşmanlık gibi iki seçenekli bakmak doğru değil. Tabii ki, Ermenistan yardım gönderdi diye Ermenistan’daki her birey ‘Türk dostu’ olmadı; tıpkı, Ermenistan’dan yardım geldi diye Türkiye’deki her bireyin ‘Ermeni dostu’ olmadığı gibi. Hâlâ, Ermenistan’da Türkler hakkında iğrenç ırkçı sözler edenler olduğu gibi, Türkiye’de de ırkçı saiklerle “Alsınlar yardımlarını başlarına çalsınlar” diyenler var. Fakat önemli olan, böyle bir zamanda hangisini desteklemeyi tercih edeceğimiz; nefret körükleyenleri mi, yoksa kavgadan başka bir ilişki biçimi kurmanın da mümkün olduğunu gösteren iyi niyet adımlarını, bu dayanışma havasının bölge barışına katkıda bulunması için çalışanları mı? Ben ikinciden yanayım.
Ohannes Kılıçdağı
Bu haber agos kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (agos) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(agos). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com