Ortaköy ve listeleri -
Ortaköy ve listeleri
Bir vakıfta birden fazla liste çıkması güzel ve sevindirici bir durum, herhangi bir seçimi anlamlı kılacak olan birden fazla adayın olmasıdır. Bu anlamın tamamlayıcısı sizlerin de gidip oy vermeniz olacaktır. Gidin ve beğendiğiniz listeye oy verin. Hiçbirini beğenmiyorsanız boş oy atın, ama atın. Gelelim aday listelerine...
Ortaköy Vakfı’nda seçimlere günler kaldı. Daha evvel de söylediğim gibi burada –ve herhangi bir vakıfta– birden fazla liste çıkması güzel ve sevindirici bir durum, zira eşyanın tabiatı gereği, herhangi bir seçimi anlamlı kılacak olan birden fazla adayın olmasıdır. Bu anlamın tamamlayıcısı sizlerin de gidip oy vermeniz olacaktır. Aynı şekilde, bir seçim, oy verenlerin sayısı ne kadar artarsa o kadar anlamlı olur. Gidin ve beğendiğiniz listeye oy verin. Hiçbirini beğenmiyorsanız boş oy atın, ama atın.
Gelelim aday listelerine. İki listenin de TET Ajanda’da Şahnur Kazancı moderatörlüğünde katıldığı yayınları izledim. Listeler katıldı diyorum ama, yayına Beyaz Liste’den iki kişi katılırken, Mavi Liste’deki çoğu adayı görüp dinleme imkânımız oldu. Beyaz Liste’den Garo Vram Babayan ve Aret Koryan yayına katıldı. Zaten biliniyor ama ikilinin birbirlerine yönelik tavrından, sözlerinden, Beyaz Liste’nin bir koalisyon olduğu anlaşılıyordu. (Bende bıraktıkları izlenim, Beyaz Liste seçimi kazanırsa bu koalisyonun sancılı geçeceği, kısa sürede yönetim içi çekişmelere şahit olacağımız oldu.) Birbirlerini iyi tanımıyor gibilerdi, kimin hangi konudan bahsedeceğini kararlaştırmamışlardı. Senelerden beri işbaşında olan yönetimin geçmiş icraatlarıyla ilgili bir soru veya eleştiri gündeme geldiğinde, Babayan “Bunu eski yönetimle konuşun, bu yeni bir liste” mealinde sözler söyledi. Gelgelelim, içinde İskender Şahingöz’ün bulunduğu bir listenin yeni olarak kabul görmesi mümkün değil; bunun sebebi de Şahingöz’ün seneler boyunca ortaya koyduğu yönetim şekli, başka bir deyişle yönetim kararlarını, neyin yapılıp yapılmayacağını kendi şahsının diğer kişilerle ilişkileri üzerine kurması. Şahingöz’ün şahsıyla bu kadar örtüşmüş bir vakıfta, onun yer aldığı bir yönetim yeni olarak algılanmayacaktır. Sadece İskender Şahingöz kalsaydı da diğer herkes yeni olsaydı bile bu, dediğim sebeple, ‘Şahingöz yönetimi’ olurdu. (Koalisyon zor geçecek dememin bir sebebi de bu.) Dolayısıyla, Babayan’ın yaptığı gibi “Geçmiş yönetimin icraatlarını bu listeye sormayın” demek gerçekçi değil. Kaldı ki, eski yönetimden birileriyle ortak listede seçime giriyorsanız onların ‘sicil’ini kabullenmişsiniz, hatta onlara kefilsiniz demektir. Yoksa, yanlışları olduğunu düşündüğünüz birileriyle neden beraber yola çıkar ve vakıf yönetimine talip olursunuz? Ya da yola beraber çıktığınız kişilerin sicilini umursamıyorsunuz demektir ki o da yanlış olur.
Ortaköy’ün geçmiş icraatları konusunda birçok şaibe fısıltı gazetesiyle ortada dolaşıyor zaten. Bunların doğruluğu-yanlışlığı konusunda benim bir hüküm vermem mümkün değil. Araştırılması gerekir. Fakat, yukarıda bahsettiğim yayında eski yönetimden Aret Koryan’ın bizzat kendinden duyduğum ve son derece garipsediğim bir durum hakkında yorum yapabilirim. Koryan, Ortaköy Vakfı’nın bağlantılı olduğu bir gayrimenkul projesinden kendisinin de daire sahibi olduğunu söyledi. Böyle bir şeyi gizlemeden, açıkça söylemek, onu sorun olmaktan çıkarmaz. Hukuken hiçbir yolsuzluk, usulsüzlük olmasa bile böyle bir şey ne etiktir, ne de akıllıca. Etik değildir, çünkü bir kamu kurumu bir firmayla iş yapıyorsa o kamu kurumunun yöneticilerinin o firmayla bir çöp düzeyinde dahi şahsi bir alışverişleri olmamalıdır, yöneticinin şahsi kazanç karşılığında o firmayı kayırdığı izlenimini doğurur, gerçekte öyle olsa da olmasa da. Akıllıca değildir, çünkü akıllı bir yönetici böyle bir şüpheyi üzerine çekmek istemez; hiçbir usulsüzlüğü yoksa dahi bu imajı vermekten de kaçınır. Velhasıl, bu duyduğumuz iyi bir done değil.
Çok konuşulduğu, ben de buradan defalarca yazdığım için Şahingöz yönetiminin seçim sürecinde yaptığı 800 kişilik seçim listesi verme, kendi seçim tertip heyetini oluşturma gibi yanlışları bir daha anlatmıyorum artık.
Aynı kimselerin uzun süre yönetimlerde kalmamaları gerektiğini zaten hep söylüyorum. Aksi takdirde, o vakıf, hele de zenginse, başına buyruk bir dükalık hâline geliyor ki Ortaköy’de olan budur. Güç, iktidar tehlikeli bir şeydir, insanın karakterini bozabilir, uzun süreli iktidarın böyle bir etki yapması daha da olasıdır. İskender Şahingöz’e, Ortaköy’e ve dolayısıyla Ermeni toplumuna hizmetlerinden dolayı teşekkür edelim; hatta, hiç abartmadan söylüyorum, Ortaköy Vakfı’na büstü dikilsin ama yönetim söz konusu olduğunda “Artık yeter” demenin vaktidir.
Gelelim Mavi Liste’ye. TET Ajanda yayınına kalabalık bir grup olarak katılmalarına rağmen, derli toplu, organize bir görüntü ortaya koydular. Hep şikâyet ettiğimiz tek adam, yani başkan etrafında şekillenen, sadece onun konuştuğu, diğerlerinin onun ağzının içine baktığı yönetim kurulu anlayışından uzaklardı. Zaten, yalnız kendi içlerinde değil, eğitim, sağlık, sosyal hizmetler alanındaki çalışmalarda profesyonel yardım alacaklarını söyleyerek ekip çalışmasına vurgu yaptılar ki bu da bir artı puan. Altını daha fazla doldurmaları, daha somut hâle getirmeleri gerekiyorsa da vakıflar arası ortak mali komisyon taahhütleri de yerinde ve önemli. Tabii, bu koordinasyonun mali işlerle sınırlı kalmaması gerekir ki Mavi Liste adayları bu konuda da her şeye açık olduklarını söylüyorlar. Seçilirlerse bunları hatırlatmak bizim görevimiz.
Bir diğer vaatleri de, benim de buradan hep vurguladığım şeffaf çalışma ilkesi. Güzel; fakat şeffaflık yalnız seçildikten sonra yönetimde değil, seçimden evvelki süreçte de takip edilmesi gereken bir ilke. Seçimden önce şeffaf olmazsanız, seçimden sonraki şeffaflık vaatlerinize halkın inanması zorlaşır. Seçimden önceki şeffaflığın kapsaması gereken bir süreç de aday listelerinin nasıl oluştuğu ki bu da bizi Mavi Liste konusundaki en büyük soru işaretine getiriyor. Bedros Şirinoğlu 5 Ekim’de Jamanak gazetesine verdiği beyanatta Mavi Liste’yi kendilerinin oluşturduğunu söyledi, hatta Patrik Maşalyan’ı da bu listeye aday toplamalarını engellemekle suçladı. Ertesi gün Ara Koçunyan Jamanak’ta Bedros Şirinoğlu’na atfen bir düzletme yayımlayarak şöyle dedi: “Şirinoğlu Ortaköy Vakfı yönetimine aday olan Mavi Liste’yi kendilerinin oluşturduğu ya da kurduğu yönünde bir izlenim doğmasının maddi hataya yol açacağını, söyleşi esnasında bu adaylar için sahiplenme duygusuyla kullandığı ifadelerin bu kapsamda algılanmasının doğru olacağını söyledi.” Gelgelelim, “Bu listeyi biz kurduk, bunu yaparken engellendik”, öyle dil sürçmesiyle, geçerken edilecek bir laf değil. Somut bir sürece işaret ediyor, üstelik bir suçlamada bulunuyor. Böyle bir şey yokken, bunu söylemişse tuhaf bir durum. İnsan böyle bir şeyi yanlış hatırlamayacağına göre kasten, bir hesapla söylüyordur. Bu hesap nedir, tam olarak bilebilmek mümkün değil. Mavi Liste’nin olası seçim başarısını sahiplenmek, seçimden sonra bunun diyetini talep etmek için atılmış bir adım olabilir.
Şirinoğlu’nun neden böyle bir şey söylediğine dair yorumlarımı çoğaltabilirim ama tüm bu spekülasyonların önünü alacak olan, aynı zamanda şeffaflığın gereği, Mavi Liste’nin bu konuda yapacağı bir açıklamadır. Şu âna dek Mavi Liste bu konuda kaçamak cevaplar verdi. Geçen hafta Agos’ta yayımlanan mülakattaki “Bedros Şirinoğlu ve Dikran Gülmezgil Mavi Liste’yi desteklediklerini açıkladılar. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?” sorusuna Serkis Çetinkaya, yalnız onlardan değil birçok kesimden destek gördüklerini söyleyerek cevap vermiş. Güzel ama Şirinoğlu’nun yukarıdaki sözleri bir destek beyanının çok ötesinde, aktif bir eylem içeriyor, “Listeyi biz oluşturduk” diyor. Agos’a demeç verdikleri sırada henüz Şirinoğlu’nun bu sözlerinden haberdar olamayabilirler fakat TET Ajanda yayınında da bu konuya bir açıklık getirmediler.
Mavi Liste’nin oluşturulmaya başladığı günden beri sürecin içinde olan birinden, listenin nüvesinin oluşturulmasında Şirinoğlu’nun, değil dahlinin, haberinin dahi olmadığı bilgisini aldım ama bu konuya asıl açıklığı getirecek olan Mavi Liste’dir. Şirinoğlu’nun bu beyanatı karşısında yapacakları şey çok basit: Dediği doğruysa, “Evet, bu listeyi Şirinoğlu oluşturdu”; yok değilse, “Hayır, bu listeyi Şirinoğlu oluşturmadı” demek. Ya da herhangi bir aşamada dâhil olduysa, onu söylemek.
Peki, Bedros Şirinoğlu bir liste oluşturamaz mı, buna hakkı yok mu? Yukarıda İskender Şahingöz için söylediklerime benzer sebeplerle, onlarca yıldır Ermeni toplumu içinde bir tek adam sultası kurmaya çalıştığı için, onun oluşturacağı listenin kazanmasını istemeyecek ve bunun için çalışacak olsam da, her vatandaş gibi onun da liste oluşturma ve seçime sokma hakkı vardır. Sorunun esası bu değil. Mesele, Mavi Liste’nin de takip edeceğini söylediği şeffaflık ilkesinde. Var olan bir şeyi yok, yok olan bir şeyi var gibi göstermemekte. Vatandaş her şeyi bilsin. Mavi Liste’yi Bedros Şirinoğlu oluşturduysa, onunla Mavi Liste arasında nasıl bir ilişki varsa, bunları da bilsin, istiyorsa gitsin, gene oyunu versin.
Bu haber agos kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (agos) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(agos). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com