İskenderun’daki yüzlerce yıllık mirasımız: Mar Circos Rum Ortodoks Kilisesi -
İskenderun’daki yüzlerce yıllık mirasımız: Mar Circos Rum Ortodoks Kilisesi
İskenderun’da 1575 yılında inşa edildiği söylenen Mar Circos Kilisesi (Aziz Corc Kilisesi) bu sene de her Hıdırellez’de olduğu gibi yine binlerce insan tarafından ziyaret edildi. Her inançtan insan, dileklerini kağıtlara yazıp kilise içinde dilek kutusuna attı. Her 6 Mayıs’ta olduğu gibi bu sene de zeytin ağaçlarından kopardıkları dalları kilise duvarlarına sürenler, mum yakanlar, dileklerinin kabul olduğuna inanan ve şeker-lokum dağıtanlar oldu. İskenderun’daki Mar Circos Kilisesi her sene bu dönemde biraz daha da popülerleşse de ne yazık ki hak ettiği ilgiyi ve saygıyı görmüyor.
Mar Circos, özellikle Ortadoğu’da yaşayan tüm Hıristiyan mezhepleri açısından büyük öneme sahip. Ayrıca bölgedeki Arap Aleviler de Mar Circos’a inanır, hatta onu Hıdır-Hızır’la aynı ruhani kişi olarak görürler. Hıristiyanlık inancında ise, Filistin bölgesinde veya Kapadokya’da doğduğu söylenen Mar Circos’un Libya Krallığı’na musallat olan bir canavarı öldürmesiyle bilinir. Bu yüzden, Mar Circos genellikle elinde mızrakla canavarı öldüren bir karakter olarak tasvir edilir. Aziz Corc (St. George), aynı zamanda İngiltere Krallığı’nın koruyucu azizidir ve beyaz fon üzerine kırmızı haç olan flaması İngiltere’nin bayrağı olarak kullanılır.
İskenderun’da bu aziz adına yapılan kilise şehrin geçmişteki yapılaşması için de bir fikir veriyor. Tarihi Alexandretta (İskenderun) surlarının dışında olan kilise, şehrin değişimi ve gelişimiyle birlikte “eski İskenderun” bölgesinin içinde kalmış durumda. Ayrıca, bölgede sadece Rum Ortodoks mezarlığı yoktu. Kilisenin karşısında şu anda açık otopark olarak kullanılan alanda 1970’lerde yok edilen Ermeni Mezarlığı da bulunuyordu. Ermeni Mezarlığı Kilisesi ve arazisi, 1970’lerde yağmalanınca yerine askeri tesis ve sebze hali yapılmış. Daha sonra muhtemelen mülkiyet probleminden dolayı sebze hali yıkıldı. Ermeni Mezarlığı’nın büyük bir kısmı şu anda boş arsa ve otopark olarak kullanılıyor. Eskiler, Ermeni Mezarlığı’nın yıkıldığı dönemde, mezarlıktan çıkan insan kemiklerinin büyük tepeler oluşturduğunu anlatır. Her ne kadar kemiklerin akıbeti belirsiz olsa da ODTÜ’den bir araştırmacı ekibin kemiklerin bir kısmını götürdüğü anlatılır.
Mar Circos Kilisesi’nin mezarlığı ise 1980’li yıllara kadar aktif olarak kullanılıyordu. Tabutlar hala kilisenin ön kısmında sergilenen ahşap oymalı at arabasıyla kiliseye taşınırdı. Eğer ölen kişi zengin ise cenaze arabasına bir de bando takımı eşlik ederdi. Bu cenazeler, kilisede düzenlenen törenden sonra kilise bahçesindeki mezarlığa gömülürdü. Kilisenin kapanmasının ardından, burada bulunan mezarların büyük bir kısmı 1980’lerde açılan Asri Mezarlık’a taşındı. Bu taşınma sırasında sahipsiz kalan mezarlar ise mezarlıkta zamanın merhametine bırakıldı. Bu sahipsiz mezarlar, ya artık içinde kimin bile yattığı belli olmayan çok eski tabutlar ya da 1939’da başlayan göçlerden dolayı artık ailesinden kimsenin İskenderun’da yaşamadığı cenazeler.
Bugün mezarlığı gezdiğinizde daha eski mezarların kitabelerinin genellikle Arapça ve Yunanca yazıldığını görürsünüz. Bu mezarlar, İskenderun Rum Ortodoks toplumunun çok dilli ve çok kültürlü yapısını gösterir. Yakın dönem mezarların kitabelerinin ise çoğunlukla Türkçe olduğunu not düşmek gerekir. Mar Circos Kilisesi’nin tarihi değerinin yanında kültürel değeri de çok yüksek. Toplumumuzun kutladığı Merfeğ Karnavalları İskenderun’da bu kilisede yapılırdı. Ayrıca Paskalya tarihine göre 23 Nisan ya da 6 Mayıs’ta kutladığımız Mar Circos Bayramı da yine bu kilisede kutlanırdı. Ayrıca, Mar Circos Kilisesi, adak adayanların kurbanlarını kestikleri ve hırısilerini yaparak topluma dağıttıkları bir sosyal alandı.
Maalesef, Mar Circos Kilisesi’nin şu andaki durumu pek iç açıcı değil. Kilise ve mezarlık arazisi yaklaşık dokuz dönüm arazi üzerine kurulu. Ayrıca arazinin bir kısmında kilise vakfına ait evler bulunuyor. Bu evlerde yoksul Rum Ortodoks aileler oturmakta. Geçtiğimiz yıllarda bir fırtınada yıkılan çan kulesi hala onarılmayı bekleyen Mar Circos Kilisesi, aynı zamanda geçmişte yaşanan ikona hırsızlığıyla da gündem olmuştu. Kilisenin arazisi şu anda şehir içinde kaldığından çok değerli görülüyor. Bu değer, İskenderun’da yerel belediyenin her zaman iştahını kabartıyor ve sık sık imar düzenlemesi tehdidiyle karşı karşıya kalıyor. Ne yazık ki, kilisedeki mezarlık da şu anda hak ettiği ilgiyi görmüyor. Tarihi mezarlar ise bakımsızlıktan yok olmaya yüz tutuyor. Özellikle anıt mezar niteliğinde olan yapıtların bazılarının kitabeleri okunmaz hale geldi. Birçok mezarın taşları dağıldı ve toprağın altında yatanların dünya üzerindeki yegane mirasları da yok oldu.
Kilisenin ve mezarlığın sit alanı olması elbette bazı işleri zorlaştırıyor. Fakat bu çok önemli kültürel mirasımızı gelecek nesillere aktarmamızın önünde engel değil. Kilise vakfının bunu yapacak hem maddi hem de manevi gücü var. Öncelikle anıt mezar niteliği olanların restorasyonlarının yapılması, kitabelerinin Türkçeye çevrilmesi ve orada yatanların kimliklerinin tespit edilmesi çok önemli. İsimsiz mezarlarda yatanların kimlik tespiti yapmaya çalışmayı ve mümkünse mezarlarına bir kitabe koymayı orada yatanlara borcumuz olarak görmeliyiz. Ayrıca, gerekli izinlerin alınmasından sonra, kilisenin çan kulesinin aslına uygun şekilde onarılması da ilk önce yapılması gerekenlerden. Tarihi cenaze arabasının düzenli olarak bakımının yapılması ve kiliseyi ziyaret edenler tarafından daha fazla dikkat çekecek şekilde sergilenmesi gerekir. Son olarak, kilise arazisini imara açma planlarını illaki hayata geçecekse toplumumuz için sosyal alanlar üretecek şekilde yapılmasına önem vermeliyiz. Zira arazi rant için imara açılırsa, her geçen gün şehirdeki görünürlüğümüz yok olurken, bizler kendi elimizle bir kültürel mirasımızı daha şehrin dönüşümüne teslim etmiş olacağız.
İskenderun Mar Circos Kilisesi ve yanındaki mezarlık yüzyıllardan bugüne kalan en önemli kültürel mirasımız. İskenderunlu her Rum Ortodoksun Mar Circos Kilisesi’yle ilgili mutlaka bir anısı vardır. Onu kendi haline bırakamayız. Toplumsal hafızanın yok olmaması için gereken önlemleri alarak, bu kiliseyi gelecek kuşaklara miras olarak bırakmalıyız. Zaten bu mirası hak ettiği gibi korumayı orada sonsuz uykuya dalanlara borçlu değil miyiz?
Bu haber nehna kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (nehna) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(nehna). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com