Sevgili okurlarım, adına Ermenistan denilen ülkeyle sınır komşusuyuz ama iki ülke de birbirini resmen tanımış değil.

Bizimkiler özellikle son Ermenistan-Azerbaycan savaşında (doğal olarak) Ermenistan'a karşı tavır koydu.

Azerbaycan'da zaten askeri birliklerimiz var. Azeri ordusunu bizim askerimiz eğitip yönetiyor. Savaş boyunca asker göndermesek bile çok sayıda silah, cephane ve araç gereç yardımında bulunduk.

★★★

Ancak biliyorsunuz, bizi yönetenlerin her konuda ve her alanda geçerli olan bir ilkesi vardır…

Sürekli posta koymak, sonra geri adım atmak.

Son birkaç yıl içerisinde bunun nice örneklerine bire bir tanık olduk.

Mısır'a sık sık posta koydular ama ABD devreye girince şimdi dostluk mesajları yağdırmaya başladılar.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) bizimkilerin hiç hoşlanmadığı ülkelerden biriydi. Yandaş medyalarında “Şerefsizler” diye kocaman manşetler attırıyorlardı. Şimdi baktılar ki pabuç pahalı, gaz! gelecek yerden tavuk esirgenmez diyerek BAE ile de dostluk kurma çabasına girdiler…

Ermenistan'a hava yolu dün açıldı, uçaklar karşılıklı sefer yapmaya başladı.

Yakında ticaret yolları da açılacak.

★★★

Ve hele de İsrail!..

Bu ülkeyi yıllarca düşman ilan ettiler, sövdüler saydılar, tehditler savurdular.

Devreye yine ABD girdi, Recep Tayyip'e “Yeter artık, İsrail'le barışmak zorundasın” dedi…

Şimdi bu Yahudi ülkesiyle barışma peşindeler. Demek ki İsrail'in dünyadaki gücünü ister istemez kabul etmek zorunda kaldılar.

Yandaş medyalarına haber sızdırıyorlar:

“İsrail cumhurbaşkanı Türkiye'yi ziyaret edebilir. Bu konuda görüşmeler başladı!..”

Pek yakında bunların ağzından şu ifadeleri duyacak olursanız sakın şaşırmayın!

“Dost ve kardeş Ermenistan…”

“Dost ve kardeş İsrail'le tarihten gelen köklü dostluğumuz…”

★★★

Bu devlet kurulduğundan bu yana siyasetin girmesine asla izin verilmeyen önemli bir kuruluş vardı:

Dışişleri Bakanlığı.

Bunlar iktidar olmayı başardıktan bir süre sonra Dışişleri Bakanlığı'na da parti siyasetini sokmayı başardılar!

Olacak şey değildi ama oldu.

Bakanlıkta görevli pırıl pırıl hem genç, hem kıdemli diplomatlarımızı bir anlamda rehin aldılar.

Başarılı diplomatlarımızla “Monşerler” diye alay etmeye kalkışanlar, büyükelçilik, başkonsolosluk başta olmak üzere bütün görevlileri, özellikle yurt dışına atanma sırası gelen diplomatları kendi adamları arasından seçmeye devam ediyorlar.

★★★

– AKP'li eski bakanlar, milletvekilleri.

– Hiçbir deneyimi olmayan eş dost.

– Onun bunun torpillileri…

Bu gibiler büyükelçi yapıldı.

★★★

Bu konuda sadece bir tek örnek veriyorum, böyle daha niceleri var.

Egemen Bağış ismini bilmeyen yoktur.

Bu şahsın adı 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarında gündeme gelmişti. İranlı kaçakçı Rıza Zarrab'tan çikolata kutularında milyonlarca dolar rüşvet aldığı iddia edilmiş, işin her boyutu polis ve savcılar tarafından kayıt altına alınmıştı.

(Şimdi o konuda yayın yasağı var, daha fazlasını yazmak suç!)

★★★

Rıza rüşvetleri kutuların içerisinde götüren adamına talimat veriyordu:

“Ulan oğlum Euro verme, dolar ver. Euro verince pahalıya geliyor! Egemen'i evde bulamazsan kutuları hizmetçisi Mariyana'ya bırakacaksın.”

Rezalet büyüktü ve belgeliydi…

Ve Egemen'le birlikte üç bakan daha istifa etmek zorunda kaldı.

700 bin Euro değerinde hediye (!) kol saati alan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, İçişleri Bakanı Muammer Güler ve sonuncusu ise “Ne yaptımsa sayın başbakan Tayyip Bey'in talimatıyla yaptım” diyen Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar.

Bütün soruşturmalar hasıraltı edildi.

İşte bu Egemen Bağış şimdi Prag büyükelçimiz…

Çekya'nın başkentinde Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil ediyor!

Bu şahıs orada Çekya yetkililerinin yüzüne nasıl bakıyor, devletimizi nasıl temsil ediyor, bunu bilmek ve anlamak mümkün değil.

★★★

Türkiye Cumhuriyeti'nin dış politikası bakanlıkta ve dışarıda işte bu kafalara emanet. Bir zamanlar ona buna posta koyup sert çıkarlardı.

Şimdi durum değişmiş olmalı ki uysallaştılar…

Rusya'nın baskısıyla Ermenistan'a, ABD'nin baskısıyla Mısır ve İsrail'e dostluk eli uzatmaya karar verdiler.

Ne diyelim, hayırlı olsun!