Zonguldak Caddelerinde rahibeler -
Zonguldak Caddelerinde rahibeler
Osmanlı'da kömürün bulunuşu 1829 ila 1839 arası olduğu tahmin edilir. Ocakların açılması ise 1848'i bulur. Eğer Osmanlı’da diğer gelişmeleri hesaba katmazsanız Uzun Mehmet'in kömürü bulduğu hikaye kulağınıza hoş gelmeye başlar.
Osmanlı'da kömürün bulunuşu 1829 ila 1839 arası olduğu tahmin edilir. Ocakların açılması ise 1848'i bulur. Eğer Osmanlı’da diğer gelişmeleri hesaba katmazsanız Uzun Mehmet'in kömürü bulduğu hikaye kulağınıza hoş gelmeye başlar. Fakat biraz o dönemi derinlemesine anlamaya başladığınızda durumun hiç de bu kadar tesadüf olmadığını anlarsınız.
Bütün olup biten Emperyalist kıskacına alınmak istenen Osmanlı devletidir. Dostça veya düşmanca yaklaşımlardır, fark etmez.
Kömürün bulunması ile başlayan bir anlaşma yapılır İngilizler ile:
Bu tarihten 1936 yılına kadar ocakların büyük kısmı yabancılar tarafından işletilir. Bahsettiğim yıllar ,neredeyse 100 yıl yani bir asra denk geliyor. Bunun en yoğun dönemi ise 1896 ila 1920 yılları arasıdır. Zira bu zaman diliminde bir Fransız şirketi olan Ereğli Şirketi Osmaniyesi (Société Ottomane d'Héraclée) hakimiyeti vardır.
Zonguldak'ta birçok yeniliği getirmekle kalmadılar ,kent kültürünü de şekillendirdiler. Bunların başında misyonerlik faaliyetleri de gelir.
Fransızlar aslında Zonguldak'ın il olmasına da öncülük yapmış oldular
.Zira başlarda Kozlu'da konuşlanan teşkilat Fransızların fikri ile bugünkü merkez Zonguldak'a kaydırmışlardı. Liman ilk Kozlu'ya düşülüşmüş fakat Zonguldak'a kaydırılmıştır. Fransızlar Bugün Yayla Semti olarak bildiğimiz tepeliğe binalar yapmışlar ve kendilerine bir mahalle inşaa etmişlerdir. Buraya sadece oturacakları konut kondurmadılar. Bir hastane, bir kilise ve biri kız, biri erkekler için, iki okulları da bulunmaktaydı. Hastanede 4 doktor görev yaparken, hemşire yerine rahibeler görev yapmaktaydı.
Bunların bir amacı da ,Hristiyan dinini yaymak, halka şirin gözükmek, ellerindeki imkanları kullanarak kendilerine yandaş olmalarını sağlamaktı. Bu nedenle Fransa'dan getirilen Katolik rahibeler özelikle güzel kadınlardan seçilmişlerdi.
Ereğli Şirketi Osmaniyesi , şirket, çalışanların çocuklarını yollayabilmesi için okula parasal destek sağlıyordu;(zamanın Fransız Zonguldak Kolej Okulu) . Müdürün özel odası hariç, hiçbir yerde haç, çarmıh figürü, dinsel içerikli bir resim veya herhangi bir Hıristiyanlık sembolünün asılmasına izin verilmiyordu. Osmanlı Hristiyan okulların ancak ve ancak bu koşullar altında eğitim vermesine müsaade ediliyordu. Ama Zonguldak‘ın yerli kesimi, bu okulların sunduğu eğitimden faydalanmak konusunda oldukça istekliydiler.
Zonguldak'ta ayrıca, maden işçilerinin ve yöneticilerinin faydalanması için kilisenin işlettiği bir hastane vardı. Türk doktorlar bile hastanenin böyle pırıl pırıl olmasından etkileniyorlardı. Okuldaki koşulların aynısı burası için de geçerliydi. Duvarlara bir tane bile dini amblem asılamıyordu. Görüp görebileceğiniz tek sembol, rahibe kıyafetler giyen bu Fransız Katolik kilisesi rahibelerinin göğüslerine iliştirilmiş haçlardı.
Kim bilir erkek şehri olan Zonguldak'ta kafaları karıştırmak içindir. Bir tarafta köyde rençberlik yapan, sarıp sarmalamış kıyafetli madenci eşi , bir tarafta bakımlı güzel rahibeler.
Rahibeler Zonguldak caddelerinde dolaşmaktan da çekinmezlerdi. Hemen hemen her köşe başında , sahilde, kumsalda görünürlerdi. Onları sürekli vapurlarda da görmek mümkündü. Sık sık şehirden ayrılırlar ,İstanbul‘u ziyarete de giderlerdi
Fakat şehirde sadece Fransızların Katolik faaliyetleri yoktu.1903 yılında Zonguldak‘ta Müslümanlara ait bir ilkokul, bir kız ilkokulu, bir Rum ilkokulu da vardı. Rumlar ise Ortodoks'tular.
Fransızlar, I. Dünya Savaşı’nın ardından, 8 Mart 1919 tarihinde Zonguldak’a asker çıkararak havzayı tam olarak hâkimiyetleri altına almaya da çalışmışlardır .Bu dönemde merkezde iki cami bulunmaktadır.
Fakat Fransız askerleri bando eşliğinde caddeden geçişlerini hep ezan saatine denk getirdiğinden, cami çıkışında Zonguldak‘ın delikanlıları ile Fransız askerleri arasında münakaşaya neden olurdu. Türk gençlerini tutuklarlar, araya giren şehrin ileri gelenlerinin hatırı ve halkıda fazla tahrik etmemek için bir gece sonra salıverirlerdi.
Bütün olup bitten aslında ekonomisi çöken devletin yabancı sermayeye ihtiyaç duyması ve buna bağlı olarak bazı imtiyazlar verilmesidir. Başlarda dost görünen devletlerin zamanla hakimiyet kurmasına hatta işgale kadar giden bir süreçten ibaretti.
Fransızların etkisi bugün halen kent kültüründe süre gelir.
Aslında Zonguldak‘ın da temel sorununu oluşturur.
Görebilene tabi...
Bu haber zhaber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (zhaber) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(zhaber). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com