Papalar ve ölümleri -
Papalar ve ölümleri
Büyük bir dini otorite olarak gücü kendisiyle paylaşmak isteyenlerle de mücadele etmiş ve sonunda kaybetmiş olan Papalık’ın tarihi, koltuk için birbirini boğazlayan din adamlarıyla dolu. Yastıkla boğulan da var, aç bırakılıp öldürülen de
Güney Kıbrıs'ın başkenti Lefkoşa'da polisin Papa Francis'in ayin yaptığı açık hava stadyumuna girmeye çalışan bıçaklı bir adamı tutukladığını okuyunca aklıma geldi. İster misin adamı öldürmeye kalksın dedim bir an. Şu ya da bu şekilde hedef durumunda tabii bunlar. Kimi mezhep çatışmalarından, kimi dinler arası rekabetten kaynaklanan saldırılara kurban gitti çoğu.
Bizim faşist Mehmet Ali Ağca’dan bu yana, kimi küçük girişimlerin dışında, ciddi bir tehlike altında olmayan papaların akıbetleri pek fena olmuştur gerçekten de. Özellikle on papanın ölümü hayli korkunçtur. Çarmıha gerilip öldürülen mi istersiniz, zehirlenen mi, kafası kesilen mi hatta taşlanarak öldürülen mi, hepsi var.
BAŞ AŞAĞI ÇARMIHA GERDİLER
Aziz Peter vardır bir. Bu İsa’nın 12 havarisinden biriydi. MS 64’deki büyük Roma Yangını da dâhil olmak üzere her felaketten Hıristiyanları sorumlu tutan Roma İmparatoru manyak Nero hakkında tutuklama kararı çıkarıp yakalatınca, Peter, kendi isteği üzerine baş aşağı çarmıha gerilerek öldürülmüştür. Hem İsa’nın acısını derinden hissetmek hem de inancı gereği acılı, uzun bir ölümü arzulamasından ötürüdür bu isteği. Bu zatın mezarı üzerine Aziz Petrus Bazilikası inşa edilmiştir de sonradan.
Aziz Peter ölüm biçimini kendi seçtiği için şanslı da sayılır. İnancı açısından bu seçimi önemlidir. Papa II. Sixtus’unki daha trajik tabii. MS 258’de yine dönemin Roma İmparatoru tarafından, hem de vaaz verdiği sırada askerlerce yakalanıp kafası kesilmiştir. Sonradan aziz ilan edilmiştir.
ZEHİR YETMEDİ ÇEKİÇLE DE VURDU
Bu iki katletme Hristiyanlığın ilk yüzyıllarındaki inanç temelli siyasi cinayetlerdir elbette. Ama daha sonraki dönemlerde kendi iç çekişmeleri nedeniyle çok papa katledildi. Bunlardan biri Papa VIII. John’du. Döneminde bir dolu din adamı papalık talep ederdi. Akrabası olduğu da düşünülen bir din adamı tarafından içkisine -muhtemelen şaraptı- konulan zehirle öldürüldü. Katili baktı ki ölüm çabuk gerçekleşmiyor, bir de çekiçle vurdu kafasına. Ölümü böyledir. Papalık kurumu siyasi cinayetlerle o kadar kana bulanmıştır ki akıl alır gibi değildir.
Yahu ölmüş papadan ne istenir? Bir VI. Stephen adlı bir papa vardı; ölmüş papalardan Formosus’un mezarından çıkarttığı cesedine papalık cüppesini giydirip, sanık sandalyesine oturtup yargıladı. Tabii ki Formosos’un kendini savunma şansı yoktu. Başta yalan yere yemin etmek olmak üzere birçok suçtan “mahkûm” edildi ölmüş Papa. Halkı kutsarken kullandığı üç parmağını kestiler bir de. Sonra götürüp Tiber nehrine attılar. Kin neler yaptırıyor, bakar mısınız? Formosos’un destekçileri de tabii, VI. Stephen’i boğarak öldürdü. Böyledir bu işler.
On dört yıl boyunca hüküm sürmüştü Papa X. John. Kilise’yi bağımsızlaştırdığını söylerler. Dönemin İtalya kralıyla bir anlaşma yapınca, soylular isyan ettiler. Önce kardeşini öldürdükleri Papa X. John’u altı ay sonra tahtından indirip bir kaleye hapsettiler. Sonra uyurken bir gece, başına bastırılan yastıkla boğdular.
YATAKTA ÖLDÜ, KUŞKULUDUR ÖLÜMÜ
Bir papa vardı, Allah sizi inandırsın, bugünün ölçülerinde bile skandal sayılacak cinsel zevkleriyle bilinirdi. Papa XII. John yani. Muhalifleri, “papalık sarayını geneleve çevirdin” diye hayli kızmışlardır, anlayın artık. Hayır, bunu kimse öldürmedi, hatta ölümü bile “severek” yaptığı bir eylem sırasında oldu. Evli bir kadınla yataktayken felç geçirip öldü. Zehirlendi de felç oldu diyenler de vardır. Ha, bu arada henüz 27 yaşındaydı. Hayli genç bir papaydı.
Papalardan XIII. John'un ölümünün ardından papalığa hak iddia eden çok sayıda kişi çıkmıştı ortaya. Kutsal Roma İmparatoru I. Otto'nun desteğiyle, VI. Benedict’i papa yaptılar sonunda. Ama bir süre sonra bir kaleye hapsettiler VI. Benedict’i. Sonra yerine geçirilen Papa VII. Boniface’in emriyle bir rahip tarafından boğarak öldürüldü. Boniface’in de ölümü kuşkuludur ama. Hiç popülaritesi yoktu, öldüğünde cesedini çırılçıplak Roma sokaklarında sürüklediler, kalabalığın bıçak, mızrak artık ellerinde kesici ne varsa delik deşik ettiği bedenini kaldırıp bir depoya koydular.
AÇ BIRAKILIP ÖLDÜRÜLENİ DE VAR, TAŞLA ÖLDÜRÜLENİ DE
XIV. John’un ölümü de korkunçtur. Kilise içi çekişmeler sonucu tutuklandı. Hayli dövdüler tutuklayanlar. Hapsettiler. Orada açlıktan öldü, cesedi çürümüştü çıkarıldığında. II. Lucius, papa olarak seçildikten çok kısa bir süre sonra, Papalık yönetiminden bağımsız bir anayasal cumhuriyet ilan eden Roma Senatosu'nun ayaklanmasıyla karşı karşıya kalınca küçük bir orduyla ayaklanmayı bastırmaya gitti. Çatışma sırasında kafasına ağır bir taşla vuruldu. Kısa bir komanın ardından öldü tabii.
Papa XXI. John’un ölümünde belki bir suç unsuru yoktu ama son derece acı, son derece tuhaf olmuştur sonu. Kilisenin tek tıp doktoru payesine de sahip olan bu papa, seçildikten çok kısa bir süre sonra, Papalık Sarayı’nda kendisi için küçük bir çalışma odası yaptırdı. Aceleyle yapılmış odanın tavanı başına düşünce, kısa süren bir komanın ardından öldü.
Evet, faşist Ağca’nın girişiminden bu yana Papa’lara yönelik ciddi bir suikast girişimi pek yaşanmadı ama Papalık tarihinde çok Papa katledilmiştir. Büyük bir dini otorite olarak, gücü kendisiyle paylaşmak isteyenlerle de mücadele etmiş (sonunda kaybetmiştir tabii) olan Papalık tarihi, koltuk için birbirini boğazlayan din adamlarıyla da doludur.
Kıbrıs’taki arkadaşın niyeti neydi bilemem ama ola ki suikast falan düşünmüştür, eski zamanda yaşamış olsaydı işi daha kolay olurdu. Bir zehre, taşa, olmadı bir yastığa bakardı her şey.
Ama olmasın tabii. Bunca sorun arasında bir de bunları yaşamayalım yine.
Bu haber birgun kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (birgun) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(birgun). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com