Modern Mısır ve Osmanlı tarihine damgasını vuran baba oğul: Nubar Paşalar -
Modern Mısır ve Osmanlı tarihine damgasını vuran baba oğul: Nubar Paşalar
Osmanlı Devleti’nin Mısır ile fiili bağlarını Kavalalı Mehmet Ali Paşa ile yitirdiği malumdur; ama hem modern Mısır’ın tarihini derinden etkileyen hem de Osmanlı’nın dağılma sürecini hızlandıran baba oğul Nubar Paşalar çok az tanınır
Mehmet Ali Paşa, Mısır'da hâkimiyet sağladıktan sonra devletini yönetecek yetişmiş bürokrat bulamadı. Bu sebeple neredeyse kabinesinin tamamını Osmanlı'da doğmuş ve yetişmiş gayrimüslimlere emanet etti.
Ermeni Nubar Paşa'nın yükselişi
Bunlardan en önemlisi Mısır'da iki defa Başbakanlık görevine kadar yükselecek olan Nubar Paşa idi. Mısır'da evvela İbrahim Paşa döneminde önemli görevler alan Nubar Paşa, ardından Abbas Paşa döneminde de Danışman olarak görevini sürdürdü.
Osmanlı ve İngiltere'ye yakınlığı ile bilinen Abbas Paşa, muhtemelen Fransızlar tarafından hizmetlilerine öldürtülünce yerine Said Paşa geldi. Bu dönemde gözden düşen Nubar Paşa, Mısır Demiryollarındaki icraatlarıyla tekrar devlet içerisinde sivrilmeyi başardı.
Nubar Paşa'ya ilk ciddi görevi Tevfik Paşa döneminde verildi. Mısır'ın Dış İşleri Bakanı payesi verilen Nubar Paşa'nın ilk görevi İstanbul'a gelmek oldu. Muazzam zekâsıyla İstanbul'dan Hidivliğin gücüne güç katarak dönen Nubar Paşa, bu başarısından sonra biranda Mısır'ın en güçlü ikinci adamına dönüştü.
Nubar Paşa'nın 1872 yılında İstanbul'a gelişindeki talepleri ise oldukça ilginçti. Mısır Hidivi'nin kendi adına para bastırmasına müsaade edilmesi ve dış politikada Osmanlı'dan tamamen bağımsız hareket etmek gibi talepleri Bab-ı Ali'nin tahmin ettiği isteklerdi; ama Nubar'ın istekleri bunlarla sınırlı değildi.
Bu taleplerin en ilginci oğluna Sultan Abdülmecid'in kızını eş olarak istemesiydi. Böyle bir talep kabul edilemezdi; çünkü Nubar Paşa, Hristiyanlık dinine mensuptu.
İskenderiye'yi adeta yakarak tüm ülkeyi işgal eden İngilizler, 1882'de Hidivlik makamını ortadan kaldırarak Nubar Paşa'yı Başbakanlığa getirdi. Hatta Nubar Paşa'nın bu görevi Genel Valilik olarak geçmesi hasebiyle ismi değişse de fiilen Mısır'ın yeni Hidivi de denilebilirdi. Elbette davul Nubar Paşa'nın boynunda ama tokmak İngilizlerin elindeydi.
1882-85 yılları arasındaki Başbakanlık dönemi Mısır'ın utanç yılları olacaktı. Ülke tamamen İngiliz sömürgesi haline dönüştürülmüştü. İngiliz varlığına yönelik en küçük bir hakaret, hatta eleştiri idam cezasını öngören yasalar Nubar Paşa döneminde çıkartıldı.
Nubar Paşa, ülkeyi tamamen İngiliz hâkimiyetine sokmuş ve ülke ekonomisini ise batırması nedeniyle sonraki dönemlerde hayırla yâd edilmeyecekti. Nubar Paşa'nın döneminde çıkartılan medeni hukuk, ekonomik reformlar ve İngiliz hâkimiyeti Mısırlıların sonraki yetmiş yılını adeta ipotek altına alacaktı.
Mısır'ı neredeyse 40 sene boyunca yöneten Nubar Paşa, Başbakanlıktan alındıktan kısa sonra Paris'e yerleşip orada ölecekti.
Oğul Nubar ve Osmanlı Aleyhtarlığı
Nubar Paşa'nın ünü kendisini de aşacak oğlu Bogos Nubar Paşa ise Anadolu'da kurulması hedeflenen büyük Ermenistan'ın mimarlarından birisi olarak tarih sahnesindeki yerini alacaktı. 1906 tarihinde Mısır'da kurduğu "Armenian General Benevolent Union"( Ermeni Cemiyet-i Hayriye-i Umumiyesi) isimli vakıfla Anadolu'da yaşayan Ermenilere maddi destek sağlamak amacı taşısa da yıkıcı faaliyetlerin merkezine dönüşecekti.
Oğul Nubar Paşa, 1912 tarihinde Ermeni Milli Delegasyonu Başkanlığına atandığında tüm faaliyetlerini aleni bir biçimde yapacak olsa da özellikle Sultan Abdülhamid döneminde faaliyetlerini gizli olarak sürdürecekti.
Bogos Nubar Paşa, birçok Ermeni'nin aksine Osmanlı'ya karşı mücadeleyi Rus desteği ile değil; Avrupa'nın himayesinde sürdürülmesi gerektiğine inanıyordu. Bu sebeple Mısır'da babasının gücünü kullanarak Avrupa'da Ermeni meselesinin ciddi bir sorun olarak ele alınmasını sağladı.
Mısır Başbakanı Nubar Paşa da 1878 tarihinde Bulgaristan Prensi olarak atanmak istemişse de Rusların buna mani olması Nubar Paşaların Ruslarla mesafeli bir siyaset takip ettiğini gösteriyor.
Bogos Nubar'ın faaliyetlerini Abdülhamid'in Ermeni çocukluk arkadaşı tespit etti
Nubar Paşa'nın Osmanlı aleyhtarlığına dayanan siyaseti Yıldız Sarayında ciddi bir rahatsızlık sebebiydi; ama daha sonraları oğul Bogos Nubar Paşa daha fazla dikkat çeken bir figüre dönüşecekti.
Mısır'da babasının güçlü politik bağlarını kullanarak önemli bir güç devşiren Bogos, Avrupalı, bilhassa Ermeni kökenli tüccarları etkisi altına almayı başarmıştı.
Kurduğu vakıf aracılılığıyla yürüttüğü faaliyetleri ilk fark eden kişi de son derece şaşırtıcıydı.
Çocukluğundan beri Sultan Abdülhamid'in yakın arkadaşı olan, Hariciye Nazırlığı ve Vezirlik görevlerini üstlenen Ermeni Artin Dadyan Paşa, Bogos Nubar Paşa'nın faaliyetlerini ilk fark eden ve bu durumu Sultan Abdülhamid'e bildiren kişi olacaktı.
Artin Paşa, Saraya yakınlığı ile tanınan Dadyan ailesinin bir mensubuydu. Sorbone Üniversitesi'nde politika eğitimi almış ve Fransızcayı ana dili gibi konuşabiliyordu. Artin Paşa Genç yaşında Sultan Abdülaziz'in Avrupa seyahatinde ona refakat etmiş ve yakın arkadaşı Şehzade Abdülhamid ile her daim güçlü münasebetler kurmuştu.
Nitekim Sultan Abdülhamid tahta geçtiğinde onu evvela Hariciye Nazırı ardında da Vezir olarak tayin etti. En kritik anlaşmalarda Osmanlı'nın temsilciliğini yapan Artin Paşa, Sultan Abdülhamid'in en güvendiği isimlerin başında geliyordu. Nitekim bu dostluk Artin Paşa'nın ölümüne kadar sürmüş ve tüm cenaze masraflarını yakın dostu Hükümdar Abdülhamid kendi şahsi parasından karşılamıştı.
İşte Sultan'ın bu denli yakınında bulunan Dadyan Paşa yanılmayacak ve Nubar Paşa'nın kışkırtmaları sonucu Van ve etrafında önemli hadiseler yaşanacaktı. Bu olaylar neticesinde Osmanlı vatandaşı olan Ermeni ve Kürtler arasında çatışmalar meydana gelecekti.
Bogos Nubar Paşa'nın öncelikli amacı Osmanlı'nın Vilayet-i Şarkiye'de sözünü verdiği ıslahatların biran evvel hayata geçirilmesiydi. Osmanlı 1913 tarihinde bu ıslahatları hayata geçirmeye yanaşmış ve bir Vali tayin etme kararı almıştı. Patrikhane bir Rus'un vali olarak atanmasını talep edince Bogos Nubar Paşa itiraz etti ve Vali'nin Osmanlı'dan olması için mücadele etti.
Sonuç olarak Bogos Nubar Paşa'nın Ermeniler üzerindeki gücü Rus etkisini bile aşmıştı. Patrikhane geri adım atarak Valinin Osmanlı'dan olmasını kabul etti. Neredeyse tüm ekonomik ve politik gücünü eski bir Osmanlı toprağı olan Mısır'dan alan Nubar Paşa, İstanbul'dan şu taleplerde bulunuyordu;
"Ermenilerle meskun altı vilayet için Hükümet Osmaniyece müntehib ve Düvel-i Muazzamaca bir vali umumi nisbi
Azasından üçü İslam, üçü Avrupalı, üçü Ermeni olmak ve vali umuminin eylemler ve hareketlerine nezaretle mükellef bulunmak üzere bir muhtelit komisyonun teşkili
Altı vilayet varid bir kısım muayyenin ihtiyacat mahaliyeye sarfı"
Osmanlı Hükümeti, Ruslarla mesafeli bir politika izleyen Nubar Paşa ile uzlaşma yoluna gitmeye çalışsa da Nubar Paşa'nın ıslahatları dış devletlerin müdahalesine açık hale getirme teşebbüsleri bir mutabakatı imkânsız kılıyordu. Ahmet Ağaoğlu, hadiseleri o günlerde şu sözlerle kaleme alacaktı;
"Farz edelim ki kontrol tertip edildi ve istedikleri kontrolörler geldiler, Ermeni nükte-i nazarından daha ileri sürerek Hükümet Osmaniye'nin de niyetini ıslahatın cidden ve hakikaten icra edilmemesini arzu ettiğini kabul edelim. Acaba o zaman o üç kontrolör ne yapabilir. Olsa olsa Hükümat Muazzama'ya ihbar eder ve müdahalelerini talep ederler. Fakat acaba bu gibi vukuatta daima neticenin neden ibaret olduğunu Ermeniler takdir ve tahmin etmiyorlar mı? Kontrolörlerin ihbarı yalnız düveli muazzama için müdahale, entrika, fitne çıkarma için bir vesile teşkil edebilir. Ermeniler için fiilen müdahale edebilecek yegane devlet Rusya'dır. Acaba Kafkasya'nın yani başında Kafkasya Ermenilerinden pek de memnun olmayan Rusya hükümeti yükselen bir Ermeniliğin teşkil etmesini arzu eder mi? Zannetmiyoruz ki akıl dirayet vukuf sahibi bir Ermeni müspet cevap verebilsin. Eğer verirse sırf inat için vermiş olur. Rusya'dan veyahut diğer başka bir devletten ümit var olmak seraplar arkasında koşmak kabilindendir. Filhakika gerek Rusya gerek diğer bir devlet Ermeni meselesinden istifade edebilir fakat Ermeniler için değil kendisi için." (Tercüman-ı Hakikat, 7 Temmuz 1913)
Müzakereler tıkandıktan sonra hem İstanbul hükümeti hem de Ermeni yapılar farklı politikalar izledi. Nubar Paşa, güç zehirlenmesi içine girmeyip İstanbul ile bir şekilde anlaşmaya yanaşsaydı belki de sonraki yıllarda meydana gelecek felaketler hiç yaşanmayacaktı.
Baba-oğul Nubar Paşaların Mısır'daki yükselişleri hem modern Mısır tarihini hem modern Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihini derinden etkileyecekti. Yaklaşık kırk sene Mısır'ı yöneten Ermeni Nubar ailesinin çok az tanınıyor olması da son derece şaşırtıcı. Oysaki Mısır halkı hem bağımsızlık sürecinde hem de sonraki yıllarda Nubar Paşa'nın mirası ile fazlasıyla karşılaşmıştı
Bu haber indyturk kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (indyturk) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(indyturk). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com