Ermeni kompozitör Aram Haçaturyan’ın Gayane Balesi`nde `Kürt` vurgusu -
Ermeni kompozitör Aram Haçaturyan’ın Gayane Balesi`nde `Kürt` vurgusu
Ermeni kompozitör Aram Haçaturyan’ın 1942 yılında tamamladığı, ilk gösteriminin Leningrad Kirov Balesinde gerçekleştirildiği Gayane balesi, 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın tüm hareketliliğini de içinde barındırır. Haçaturyan’ın en çok bilinen eseri olan bu eser 20. yüzyıla da damgasını vurmuştur.
Bu güzel eseri filmlerde, animasyonlarda, televizyon dizilerinde, video oyunlarında ve reklamlarda duymak mümkün. Aram eser hakkında “Kürtlerin Dansı” ismini kullanırken eserin Sovyetler Birliği’ndeki Kürtleri anlattığını da belirtir. Birçok Sovyet halkının eser içinde bulunmasının yanı sıra, eserin her bölümünde hareketli melodiler ve bir o kadar güçlü duygusallık da barınır.
Eserde, kocasının ülkesine ihanetini fark eden Gayane’nin hikâyesi anlatılır. Sevdiği kocasının vatan haini olduğunu öğrenen Gayane, duyguları ile vatanseverliği arasında sıkışır kalır. Olay örgüsü dağlık bölgede bulunan bir Kürt kolhozu yakınlarında geçer. Gayane, eşi Giko’nun devrim karşıtı bir grupla pamuk kolhozlarını yakacağını öğrenir. Tüm sevgisine rağmen bu olayın tam karşısında durmasıyla olayın seyri gelişir. Eser, bölgede yaşayan Ermeni, Kürt, Çerkes, Slav gibi milletlerin yaşayış biçimlerini çok iyi yansıtır.
Pamuk tarlalarına dökülen alın terini de görürüz. Bir yandan gözyaşı dökülürken diğer yandan sevince, mutluluğa şahit oluruz. Yapıtı için “Bu eserin Sovyet insanının büyük ve güçlü ülkelerinden duydukları kıvanç ve gururu ifade etmesini istedim” diyen Haçaturyan’ın bu eseri 20. yüzyıl popüler müziğinin en önemli parçalarından biri olarak kabul edilir.
Doğu ve Batı müziğinin çok güzel bir sentezi olan eser, Aram’ın diğer eserlerini gölgede bırakacak şekilde parlamıştır. Savaş şartlarına rağmen 11 saatte yazılan eser elbette ki o atmosferden de bağımsız oluşmamıştır. Biz biliyoruz ki savaş yıllarında bile Sovyet sanatı, halkların beraberliğini güçlendirmekten geri durmamış aksine direnç ve moral vermeye devam etmiştir.
Leningrad Senfonisi bunun en somut örneği olurken Haçaturyan da bunu sahneden esirgememiştir. İşte bu yüzden mekanlarının kapatıldığı, Kürtçenin yasaklandığı, Kürt kültür ve geleneklerinin sansürlendiği bir dönemde Kılıç Dansı, Kürtler için tiyatro ve balenin sadece bir hayalden ibaret olmadığının göstergesiydi. Sovyetler Birliği’nde kültür ve sanatın hayatın bir parçası olması durumu, bu coğrafyada yaşayan Kürtler için de kültürel gelişiminin yapı taşı olarak ortaya çıkıyordu. Sovyetler Birliği ile gelişen bu durum, deneyim ve tecrübelerin baleye aktarılmasında da büyük etken olmuştu. Çünkü elde edilen birikimler hem oyuna hem de dekora gayet net yansıyordu.
Bu haber ermenihaber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (ermenihaber) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(ermenihaber). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com