Türk hukukçu: 24 Nisan`la başlayan süreç Soykırım`dı. Lemkins Belgesi’ni okuduğumda başka bir şey -
Türk hukukçu: 24 Nisan`la başlayan süreç Soykırım`dı. Lemkins Belgesi’ni okuduğumda başka bir şey söyleyemem
Ermeni Soykırımı’nın 106. yıldönümü vesilesiyle Ermeni Haber Ajansı, Türk şair, yazar ve avukat Akif Kurtuluş ile Türkiye’nin inkarcı politikasını ve Ermeni- Türk ilişkilerinin olası perspektiflerini konuştu.
- Ermeni Soykırımı’nın tanınması ve kınanması Türk toplumuna ne verebilir ve gelecek için ne gibi önemli sonuçları olabilir?
- Türk toplumuna ne verebilir, sorusunu; sanırım “Türkiye’ye” diye değiştirmeliyiz. Çünkü Türkiye’de sadece Türklerin yaşamadığından bağımsız olarak; Ermeni Soykırımı’nda Kürtlerin ve Çerkezlerin de eline kan bulaşmıştır.
Soykırımın tanınması ve kınanması, her şeyden önce geçmişiyle yüzleşebilmekle mümkündür.
Ben 24 Nisan 1915’de İstanbullu Ermeni entelektüellerin Çankırı, Kalecik Ayaş yollarına vurulmasıyla başlayan süreci “soykırım” diye adlandırıyorum. Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiş olan Lemkins Belgesi’ni bir hukukçu olarak okuduğum zaman, başka bir şey söyleyemem. Ancak bunu, bu suçu işleyen Devlet’in söylemesi, kabul etmesi gerekir.
Çünkü Lemkins Belgesi, sonuçta imzalayan devletleri bağlayan bir sözleşmedir. Türkiye Cumhuriyeti, bu kıyımı Osmanlı / İttihatçı yaptı beni ilgilendirmez diyemez. Bu mirasın üstüne oturmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti varlığını iki büyük suç üzerine kurmuştur: Ermeni soykırımı ve – aslında soykırıma da ortak ettiği – Kürtleri inkâr!
Türkiye’nin; Kürtlerle barışmadan, Ermeni Soykırımı’nı tanımadan ve bunun sonuçlarıyla yüzleşmeden iki yakası bir araya gelmeyecek ve biz yurttaşlar, hiçbir zaman huzur içinde yaşamayacağız.
- Sizce Ankara’nın inkârcı politikası nereye kadar ve ne zamana kadar devam edebilir?
- Bilemem. Gerçekten de bu konuda bir şeyler söyleyebilecek verilere sahip değilim. Ama Diaspora ve Ermenistan’ın 24 Nisan’ı uluslararası ilişkilerde Türkiye’yi sıkıştırmanın enstrümanı olarak kullanmasını anlayabiliyorum. Ancak benim için 24 Nisan, diplomasiye ve uluslararası çıkar ilişkilerine feda edilemeyecek kadar ‘hayati’ bir meseledir.
Mesela Biden’ın soykırımı kabul edeceği yönünde haberler okudum. Obama daha önce “genoside” yerine “Büyük Felaket”i tercih etmişti.
Neyse, Ankara’ya gelecek olursam. Bu iktidar bloğu, inkâr edebildiği en son yere kadar edecektir. Zaten kabul ettiği zaman artık biz başka bir Türkiye’de yaşıyor olacağız.
- Türkiye’de, iktidara geldikleri zaman Ermeni Soykırımı’nı inkar etmek yerine tanıma yolunu seçebilecek siyasi güçler var mı Sizce?
- Var. Şu andaki siyasi komposizyon içinde sadece HDP var. Bence Türkiye’nin geleceği için çok önemli bir siyasi güç HDP. Onun için bu kadar üstüne geliyorlar zaten.
- Recep Tayyip Erdoğan iktidardayken Ermenilere karşı nefret ve ırkçı politikanın azalması mı, çoğalması mı beklenmeli?
- Erdoğan’a göre 24 Nisan 1915’in anlamı, Birinci Dünya Savaşı’nda yitirdiğimiz Osmanlı Ermenileri. Bu kadar! Dolayısıyla nefret söylemi ve ırkçı politikanın azalmasını ne yazık ki bekleyemem.
- Ermenistan – Türkiye’nin, Ermeni ve Türk halklarının ilişkilerinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
- Yakın vadede çok umutlu değilim. Maalesef. Biz, aslında hiç de öyle bir avuç değiliz, böyle birbirimize dokunmaya devam edelim. Benim için iyi oluyor.
Bu haber ermenihaber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (ermenihaber) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(ermenihaber). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com