Hrant Dink Cinayeti: 14 yıllık suikast davasının avukatı anlatıyor -
Hrant Dink Cinayeti: 14 yıllık suikast davasının avukatı anlatıyor
“Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmazlar”.
Bu son cümleleri yazdıktan sonra, İstanbul’un en kalabalık caddelerinden birinde Şişli’de gazetesinin önünde öldürüldü Hrant Dink.
Peki Hrand Dink neden öldürüldü?
Agos Gazetesi’nde ilk kadın savaş pilotu olan Sabiha Gökçen’in 1915’te yaşananlar sonrasında evlat edinilen Ermeni çocuklardan biri olduğunun ileri sürülmesi yüzünden mi?
Gazetede yayımlanan bu yazı ile Türklüğe mi hakaret etmişti?
Yoksa ‘milliyetçi duyguları depreşen bir grup gencin kendilerine hakim olmaması’ yüzünden mi?
Mahkeme salonunda Ogün Samast, Yasin Hayal, dönemin İstanbul İl Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, eski İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç, cinayet işlendiği dönem Trabzon İl Emniyet Müdürü olup İstihbarat Daire Başkanlığı’na yükselen Ramazan Akyürek vardı.
Bu cinayetle ne gibi bağlantıları vardı, neden mahkeme salonundaydılar?
Yıllardır peş peşe yapılan duruşmalarda, Hrant Dink ailesi ve avukatlarının çabalarının yanı sıra, toplumun bu cinayete gösterdiği hassasiyet ve tepki ile birlikte bu soruların yanıtları arandı. Kamu görevlilerinin çoğu yargılandı.
Ama bu yargılamada Hrant Dink kimin meselesiydi, bir türlü netlik kazanamadı. Çünkü hem İstanbul hem de bir süre Trabzon’da görülen davalarda hiçbir kamu görevlisinin bu cinayetten ‘haberi yoktu’… Herkes verilen ‘talimatları yerine getirmişti’.
‘Devletin istihbarat birimleri cinayetle ilgili bilgi sahibiydi ama Dink’i korumadılar’
Artık gelinen süreçte bu cinayetle ilgili pek çok detay neredeyse hatırlanmıyor, kimler hangi suçlamalarla yargılandı unutulmak üzere. Peki 14 yılın sonunda hiçbir şey öğrenemedik mi bu cinayete dair?
Dink ailesinin avukatı Hakan Bakırcıoğlu’na sordum bu soruyu. Cinayetin netlik kazanan hususlarını şöyle sıralıyor: “24 Şubat 2004’te Hrant Dink ile İstanbul Valiliği’nde, Vali Yardımcısı Ergun Güngör, Mit İstanbul Bölge Başkanlığı Terör Daire Başkanı Özel Yılmaz ve Mit görevlisi Handan Selçuk’un da olduğu bir görüşme gerçekleşiyor. Bu görüşmenin Genelkurmay Başkanlığı’nın isteği ve talimatı ile gerçekleştiği, organizasyonunun ise Mit Müsteşarı Şenkal Atasagun, Mit İstanbul Bölge Başkanı Hüseyin Kubilay Günay ve dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler tarafından yapıldığını öğrendik.”
Devletin bütün istihbarat birimlerinin bu cinayete dair ayrıntılı bilgi sahibi olmalarına rağmen cinayetin önüne geçmedikleri, tasarlayanlara yönelik operasyonlar yapmadıkları, Hrant Dink’i korumadıkları açığa çıktı
“Ayrıca cinayetten çok uzun süre önce cinayetin kararının alındığı ve hazırlık sürecine girildiğine dair, yine devletin bütün istihbarat birimlerinin bu cinayete dair ayrıntılı bilgi sahibi olmalarına rağmen cinayetin önüne geçmedikleri, tasarlayanlara yönelik operasyonlar yapmadıkları, Hrant Dink’i korumadıkları açığa çıktı. Dink cinayetinde sorumlu olan devlet görevlilerinin tamamının gerçeğe aykırı belge düzenledikleri ya da cinayetteki sorumluluklarını ortaya koyan belgeleri imha ettikleri ortaya çıktı”.
‘Cinayetin kimler tarafından organize edildiği açığa çıkarılamadı’
Ama bu cinayetin kararının kimler tarafından alındığı, nasıl organize edildiği bugün hala açıklanamayan ve ortaya çıkarılamayan temel mesele olarak karşımızda duruyor.
Yine Hrant Dink’e yönelik linç sürecinin de yeterince soruşturulmadığı için kimler tarafından, ne şekilde organize edildiği de açığa çıkartılamadı.
Her ne kadar bu sorulara hukuk açısından hala yanıtlar aransa da, avukat Hakan Bakırcıoğlu bu cinayetin ciddi bir yapı tarafından organize edildiği kanısında. Bu iddiasıyla ilgili de soruşturma süresince önemli delilleri ortaya koyduklarını ekliyor.
’77 sanığın önemli bir kısmı devlet görevlileri’
Hrant Dink suikastı ile ilgili görülen duruşmalarda, kamu görevlilerinin de olayla ilgili bilgi sahibi oldukları ortaya çıktı.
“Kamu görevlilerinin de yargılandığı duruşmalarda, devlet yetkililerinin de olayla ilgili bilgi sahibi oldukları ve bu cinayete iştirak ettikleri görüldü. Kamu görevlilerinin bir kısmı cinayetin işleneceğine dair ayrıntılı bilgi sahibi oldukları halde, cinayetin işlenmesine olanak kılmak adına örgüte operasyon yapmadıkları görülüyor. İddianamelerde bu hususlar belirtilmiş ve delilleri de önemli ölçüde ortaya konulmuş durumda. O nedenle bugün yargılamaları süren 77 sanığın önemli bir kısmını devlet yetkilileri oluşturmakta” diyor Bakırcıoğlu.
Fakat, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bir taraftan Hrant Dink’in korunması ve örgüte operasyon yapılması konusunda önemli iddianameler düzenlerken, MİT İstanbul Bölge Başkanlığı, MİT Trabzon Bölge Başkanlığı ve İstanbul valilik görevlileri hakkında iddianame düzenlemedi. Hatta kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Dink avukatlarının Anayasa Mahkemesi de dahil, yaptıkları tüm itirazlar da reddedildi.
Bakırcıoğlu’na göre bu eksikliklerden dolayı, yargılama bütünlüğü içermeyen bir hale dönüştü.
MİT görevlileri hakkında iddianame düzenlenmedi
Yine eksik kalan yanlarından biri de MİT görevlilerinin yargılanamaması… Avukat Hakan Bakırcıoğlu, devletin istihbarat birimlerinin Hrant Dink’e yönelik yaşananları yakından izlediğini ve yaşananlara dair raporlar hazırladığını savunuyor.
“İstihbarat teşkilatı görevlilerinden iki kişinin ifadesi alındı. Özel Yılmaz ve Handan Selçuk. Bu kişiler, İstanbul Valiliği’nde Hrant Dink ile yapılan görüşmeye katılan kişilerdi. Ve sonrasında da Özel Yılmaz’ın ifadesi 2014 yılında alındı. Özel Yılmaz bu görüşmenin Genelkurmay Başkanlığı tarafından istendiğini ve Mit müsteşarının arandığını açıkladı. Dolayısıyla Özel Yılmaz aslında, bu görüşmenin kim tarafından, nasıl gerçekleştiğini büyük ölçüde beyan etmiş oldu. Milli İstihbarat Teşkilatı görevlileri hiçbir şekilde, Özel Yılmaz’ın şüpheli sıfatıyla ifadesinin alınmış olmasını ayrı tutmak kaydıyla, soruşturulmadılar”.
MİT Trabzon Bölge Başkanı: ‘Elinizdeki kırıntı sizi fırına götürür’
Üstelik, MİT Trabzon Bölge Başkanının, cinayetle ile ilgili incelemeler yapan Başbakanlık Teftiş kurulu üyeleri ile yaptığı görüşmede kendisine yöneltilen “Elinizde kırıntı da mı yok?” sorusuna, “Kırıntı sizi fırına götürür” yanıtını vermiş olmasına rağmen MİT yetkilileri hakkında iddianame 13 yıldır düzenlenmedi.
Aslında, 2012 yılında Devlet Denetleme Kurulu, Dink cinayetine dair hazırladığı raporda, ‘devletin tüm güvenlik ve istihbarat birimlerinin bilgi sahibi olduğu, cinayetle ilgili MİT’in bilgi sahibi olmamasının mümkün olmadığını’ açıkladı.
Bu nedenle de Milli İstihbarat Teşkilatı’nın arşivlerinde inceleme yapılmasını istedi ama yine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir inceleme yapılmadı.
Dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat görevlileri Veysal Şahin ile Volkan Şahin ile Astsubay Okan Şimşek tutuklandı
Dink ailesi avukatı Hakan Bakırcıoğlu’na göre eğer etkin bir soruşturulma yürütülse, bu yargılananların ötesinde daha büyük bir çember ortaya çıkacak. O nedenle halihazırda devam eden yargılama süreci de belli bir çerçeveye oturtuldu.
Davanın 122’nci duruşması geçen hafta boyunca Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde, 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat görevlileri Veysal Şahin ile Volkan Şahin bu duruşmada tutuklandı. Yine aynı şubede astsubay olarak görev yapan Okan Şimşek’in de cinayetten önceden haberi olduğu gerekçesiyle tutuklanmasına karar verildi.
Her duruşmada olduğu gibi bu duruşmada da bazı sanıklar birbirlerini suçlamaya devam etti.
Bu haber euronews kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (euronews) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(euronews). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com