Gülcan Diril: İnsan kaybetmek böyle kolay mı? -
Gülcan Diril: İnsan kaybetmek böyle kolay mı?
2020 yılında kurdun kuşun izi belli olurken bu insanlar nasıl bulunmadı?
Beytüşşebap’ın Kovankaya köyünde 8 Ocak 2020’de Şimuni Diril ile birlikte kaybolan Hurmüz Diril’den 1 yıldır haber alınamıyor. Keldani çiftten Şimuni Diril’in cansız bedeni kaybolduktan 70 gün sonra evlerine 800 metre uzaklıkta bulundu. Ancak Hurmüz Diril’in akibeti hâlâ bilinmiyor. Kızları Gülcan Diril, "Biz artık somut bir şey istiyoruz. Sanmayın ki sadece Hurmüz Şimüni öldürüldü. Bu durumun bir dilin, bir kültürün yok olarak algılanması da gerekir" dedi.
Şırnak’ın Beytüşşebap Mehri köyünde yaşayan Hurmüz ve Şimuni Diril’in çocukları anne babasıyla 7 Ocak’ta bir telefon görüşmesi yaptılar ve bir daha onlardan haber alamadılar. 65 yaşındaki Şimuni Diril’in cansız bedeni 20 Mart’ta köylerine 800 metre uzaklıktaki bir dere kenarında bulundu. Oğlu Kemal Diril annesinin başında 17 saat yetkililerin gelmesini bekledi. 71 yaşındaki baba Hurmüz Diril ise hala kayıp.
İddiaya göre olaydan sonra köydeki üçüncü kişi Apro Diril ilk ifadesinde, çiftin yüzleri kapalı üç kişi tarafından götürüldüğünü, bu kişilerin ise örgüt üyesi olduklarını söyledi. Ailenin sekizinci çocuğu olan Gülcan Diril’e ‘Aradan bir yıl geçti, duygularında ne değişti?’ sorusuna, “Şok içerisindeyiz. Ne yaşadığımızı biz de bilmiyoruz ki, aklımızda milyon tane soru” var diyor. ANKA Haber Ajansı’na konuşan Gülcan Diril, "Yasımızı bile tutamadık” diyerek şunları söyledi:
'BİR BARIŞTA HERKES KAZANIR'
“Babam toprağına çok bağlı biriydi. 1989 yıllarında köyümüz boşaltılıyor yaklaşık 70, 80 hane köyü terk ediyor. En küçük amcam babamla beraber 1990’lı (Ben o dönem 6 yaşındaydım) yıllarda tekrar köye gidiyor. 1994’te köyden tekrar çıkmak zorunda kalarak İstanbul’a yerleşiyoruz. Babamın aklında hep köye dönmek vardı. Doğdukları topraktı. 2011’de köye tekrar dönüp evlerini inşa ettiler. Kendi kültürümüzü devam ettirmek için, köyümüzün evlerini taş ev yapacaktık. 2013 çözüm sürecinde babam köye dönebileceği için çok sevindi. ‘Bir barışta herkes kazanır’ derdi. Çok barışçıl bir insandı. 2015 yılında babam ve annem köyde temelli kalmaya başladı.
Babam eskiden muhtarlık yaptığı için o bölgede muhtar olarak tanınır. Başkaları Avrupa’ya giderken babam o toprakları bırakmak istemedi. Evini yaptığı günden beri hiçbir zaman huzur vermediler. Yaz ayları beş, kışın iki ev olarak kalırlardı. Sorun her neyse bilmiyorum ama kapı içerden açıldı. 2020’nin Ocak ayının başında bu olay oldu. Eve buyur edildi katiller. Aklımızda milyon tane soru var. Olayın olduğu gün köyde üç kişilerdi. Kimler geldi, atla mı, arabayla mı? Belli ki gelen kişiler ilk defa gelmiyor."
'EKMEĞE MUHTAÇ GİBİ HEPİMİZ ADALET KUYRUĞUNDAYIZ'
Ağabey Remzi Diril 12 Ocak’ta köye gidiyor. Köyde yaşayan aynı zamanda kuzen olan Apro Diril, “Dün gittiler. Gelmezsek hayvanlarımızın yemini ver” dediğini söylüyor. Gülcan Diril devam ediyor:
“Ama öyle değil. Kış mevsimi özellikle seçilmiş sanki. Kar yağışı oldu. Ayak izleri kapandı. Evin 400 metre ilerisindeki dere kenarında ayak izleri bitiyor. Kim düşünebilir, ya da düşünmek isterdi ki ölümü? Annemi karlar eriyince, su taşınca evin 800 metre ilerisinde bulduğumuzda bunun bir cinayet olduğunu anladık. Amcamla beraber abim 17 saat cenazenin başında bekledi. Adli tıp raporunda annemin sadece darp edildiği yazıyor, fakat gözlemlerimizde sırtında ve kafasında kurşun izi vardı. Bu ülkede herkes adalet bekliyor. Ekmeğe muhtaç gibi, hepimiz adalet kuyruğundayız...
'BİZ ÇOCUKLAR ONLARIN MİRASÇISIYIZ'
Aradan 400 küsür gün geçti. Babamın şu zamana kadar bulunmamasını, aramaların çözüm odaklı yapılmamasına bağlıyorum. Birçok hukukçuya göre, istense babamın bir hafta içinde bulunabileceği yönünde. Şu zamana kadar birçok bilgiye ulaşılması gerekilirdi. Acının evrildiği nokta şu an da öfke. Bizim ailemizde intikam duygusu olmaz.Aradığımız şey dişe diş,kana kan değil. Bizler kan davası gütmüyoruz.Bir yanağımıza tokat atılmadı ki diğer yanağımızı çevirelim. Bu bir cinayet. Bu bir ölüm ve herkes durumun ciddiyetini bilmeli. Gerçeği bilmek istiyoruz. Neden böyle oldu. İki insanı öldürmekten kim,ne kazandı,kimlerin işine yaradı ?
Biz 11 kardeş olarak bunu bilmek istiyoruz. Acımızı yaşayamadık.Cevaplanması gereken soruların hiç biri cevaplanmadı, belirsizlik devam etmekte.Yasını tutamadığımız babamız var. Annem kötülüğü hisseden bir kadındı,.Bu kötülüğü hissedemediyse ya cinayet çok önceden planlandı yada gelenler truva atında geldi. Belki de her ikisi. Doğrunun eninde sonunda ortaya çıkma gibi bir huyu vardır.”
'YASINI TUTAMADIĞIMIZ BİR ADAM VAR'
Diril, anne babasını anlatırken artık gözyaşının öfkeye döndüğünü belirterek, "Dil bizde çok önemliydi. Babam ana dilimize önem verirdi. Bize, ‘Adımınızı paspasa attığınız anda evde Keldanice konuşacaksınız’ derdi. anadilimizde okuma yazma öğretsin diye Irak’tan mülteci olarak gelenleri bulurdu. Muhtar olmasından kaynaklı toparlayıcı rolü vardı. Kumaş dokuma, Keldanilerden çıkma. Şal-şapik dedikleri yöresel kıyafetler Keldanilerden çıkma. Annem sırt heybeleri yapardı, yöresel yemeklerimizi öğretirdi. Bayramlarımızı mutlaka kutlardık. Senede bir adak sunardık. Babam bir piknik alanı bulur, Müslüman arkadaşlarını da çağırırdı. Yetkililerle görüşmelerimiz olumlu ama biz artık somut bir şey istiyoruz. Sanmayın ki sadece Hurmüz Şimüni öldürüldü. Bu durumun bir dilin, bir kültürün yok olarak algılanması da gerekir. 2020 yılında kurdun kuşun izi belli olurken bu insanlar nasıl bulunmadı. İnsan kaybetmek böyle kolay mı?" dedi.
Bu haber artigercek kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (artigercek) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(artigercek). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com