13 maddede yakın tarihimizin kırılma noktalarından biri: Kıbrıs 6-7 Eylül Olayları -
13 maddede yakın tarihimizin kırılma noktalarından biri: Kıbrıs 6-7 Eylül Olayları
İstanbul'da yaşayan başta Rumlara olmak üzere azınlıklara yönelik saldırı, tahrip ve yağma hareketinin üzerinden 70 yıl geçti. İşte Türkiye tarihini derinden etkileyen 6-7 Eylül olayları
Ülkedeki toplumsal çeşitliliği belirtmek için yaygın olarak yapılan "mozaik "benzetmesine atıfta bulunarak, 6-7 Eylül Olayları "mozaik çatladı" betimlemesiyle tarihimizde yer aldı.
1. Olaylar Kıbrıs görüşmelerine denk geldi
Olaylar, Londra'da Kıbrıs görüşmeleri devam ettiği günlerde meydana geldi. Grivas önderliğindeki EOKA, adada yaşayan İngiliz ve Türklere karşı terör saldırılarına başlamış, saldırılar kamuoyunda büyük bir öfkeye neden olmuştu. Bu sırada İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ı konuyu görüşmek üzere Londra’da toplanacak üçlü bir konferansa davet etmiş, Konferans 29 Ağustos’ta başlamış ve Dış işleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu Türkiye’yi temsilen yerini almıştı.
2. Fitil, yalan bir haberle ateşlendi
63 yıl önce bugün, İstanbul'da yaşayan gayrimüslimler bir yalan haberle hedef haline getirildi. Dışişleri yetkilileri Londra'da Kıbrıs temaslarına devam ederken Selanik'te Atatürk'ün evine Yunanlılar tarafından bomba atıldığı haberinin yayılması üzerine, 6 Eylül 1955’te ellerinde kazma, balta ve sopalarla sokaklara dökülen binlerce kişi gayrimüslimlere ait ev ve iş yerlerini yakıp yıktı.
3. "Atamızın evi bombalandı"
İstanbul Ekspres gazetesi "Atamızın evi bombalandı" manşetiyle ikinci baskısını yaptı. Tirajı 20 bin civarında olan gazete 6 Eylül'de 290 bin bastı.
Bunun için önceden kağıt stoğu yaptığı iddia edildi.
4. Gidin, yıkın, kırın, yok edin!
6 Eylül 1955’te ellerinde kazma, balta ve sopalarla sokaklara dökülen binlerce kişi resmi kaynaklara göre 4 bin 214 ev, 1.004 iş yeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastır, 26 okul ile aralarında fabrika, otel vb. 5 bin 317 yeri tahrip etti.
5. Kiliseler ve mezarlıklar da payını aldı
Kiliselerin içindeki kutsal resimler, haçlar, ikonalar ve diğer kutsal eşyalar tahrip edildiği gibi, İstanbul'da bulunan 73 Rum Ortodoks kilisesinin tamamı ateşe verildi.
6. “Galiba dozu kaçırdık”
Celal Bayar’ın, İstiklal Caddesi’ndeki hasarı görünce, etrafındakilerin duyacağı bir sesle İçişleri Bakanı Namık Gedik’e “Galiba dozu kaçırdık” dediği olaylarda 11 kişi hayatını kaybetti.
Helsinki Watch örgütünün bir raporuna göre ise ölenlerin sayısı 15 olarak kayıtlara geçti.
7. Saldırı ve tahribat diğer semtlere de sıçradı
Saldırılar eş zamanlı olarak İstanbul’da Rumların yoğun olarak yaşadığı diğer semtlere; Beyoğlu, Kurtuluş, Şişli, Nişantaşı, Eminönü, Fatih, Balat , Eyüp, Bakırköy, Yeşilköy, Ortaköy, Arnavutköy, Bebek’e kadar uzanmış hatta Moda, Kadıköy, Kuzguncuk, Çengelköy’de de meydana gelmiştir.
8. Binlerce Rum, Türkiye'den göç etti
Olayların ardından, Türkiye'de yaşayan binlerce Rum, Türkiye'den göç etti. Nüfus mübadelesi sonucunda 1925 yılında yaklaşık 100.000'e düşen İstanbul'daki Rum nüfus, 2006 yılında 2.500 kişiye kadar düştü.
Olaylardan 1 gün önce Başbakan Adnan Menderes, Kıbrıs Türktür Cemiyeti Yönetim Kurulu üyesi Hikmet Bil ile görüşürken.
9. Taksim'de büyük miting düzenlendi
“Kıbrıs Türktür Cemiyeti”(KTC) adına yayınlanan deklarasyon yanı sıra çeşitli öğrenci birliklerinin yayınladığı bildiriler doğrultusunda da Taksim Meydanı’nda bir protesto mitingi düzenlendi. Bu mitingin ardından, bazı gruplar İstiklal Caddesi’ne yönelerek buradaki gayrimüslimlere ait iş yerlerinin camlarını kırdı.
10. Olaylar çığrından çıkınca
Olayların kontrolden çıkması üzerine Adnan Menderes Sapanca'dan çağrıldı ve sıkıyönetim ilan edildi. Olaylarla ilgili olarak önce 3.151 kişi tutuklandı. Sonradan bu sayı 5.104'e yükseldi.
11. Siyasi cephede sarsıntı
Bu süreçte İçişleri Bakanı Namık Gedik, istifa etti ve yerine geçici olarak Savunma Bakanı Ethem Menderes atandı, Bakan Fuat Köprülü vekaleten Savunma Bakanlığı görevini üstlendi. Milli Emniyet Hizmetleri şefi (MAH Reisi), İzmir valisi, İzmir’de bulunan birliklerin komutanları, İstanbul emniyet müdürü ve üç general, hükümet tarafından görevden alındı, bir dizi memurun olayların engellenememesinden sorumlu oldukları gerekçesiyle görev yerleri değiştirildi.
Londra’daki konferans ise kesilmiş , Kıbrıs sorunu artık Türk-Yunan anlaşmazlığı olarak tüm dünya kamuoyuna farklı bir çerçeve içinde sunulmaya başlanmıştır.
12. İtiraf gibi...
Özel Harp Dairesi (ÖHD) başkanı, Genelkurmay İstihbarat başkanlığı ve Milli Güvenlik Kurulunda üst düzey görevlerde bulunmuş emekli Tuğgeneral Sabri Yirmibeşoğlu’nun gazeteci Fatih Güllapoğlu’na söyledikleri:
“Bak ben sana bir örnek daha vereyim. 1974’teki Kıbrıs Harekâtı. Eğer Ö.H.D. olmasaydı, o harekât, yani iki harekât da o kadar başarılı olabilir miydi? (...) Adaya, bankacı, gazeteci, memur görüntüsü altında Özel Harp Dairesi elemanları gönderildi ve bu arkadaşlarımız, adadaki sivil direnişi örgütlediler, halkı bilinçlendirdiler. Silahları 10 tonluk küçük teknelerle adaya soktular. Sonra 6-7 Eylül olaylarını ele al...
-Pardon Paşam anlamadım, 6-7 Eylül olayları mı?
-Tabii. 6-7 Eylül de, bir Özel Harp işiydi. Ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amaca da ulaştı. Sorarım size, bu muhteşem bir örgütlenme değil miydi?
-E, evet Paşam!...”
(“Türk Gladio’su İçin Bazı İpuçları,”Tempo Dergisi, S. 24, 9-15 Haziran 1991)
13. Lefter: "En kötüsü, harçlık verdiğim çocukların evimi taşlamasıydı..."
T24'ten Raffi A. Hermonn köşesinde sosyal medyada çok paylaşılan ve gazeteci Sedat Kaya tarafından kaleme alınan bir yazıya yer verdi.
İşte "Kefere'nin sessiz çığlıkları" adlı yazıda Lefter Küçükandoniadis'le ilgili çarpıcı bölüm:
İsabella Öztaşçıyan'ın evinin yakında, Hamam Sok’ta Lefter Küçükandonyadis oturuyordu. Çok yoksul bir lağımcının oğluydu, Lefter...
Ama Milli Takım ve Fenerbahçe'nin de yıldız golcüsüydü..
Ay Yıldızlı forma ile nice goller atmıştı…
Atina'da Yunanistan’a gol bile atmıştı...
Yunanlılar ona Turko,Turko diye tezahürat yapmıştı..
Çöp arabasıyla dolaşan saldırganlar onun da evine geldi..
Araçtan inip taşlamaya başladılar...
Vurun şu gavura diye bağırıyorlardı..
Sonrasını Lefter Küçükandonyadis anlatıyor.
On beş gün önce gol attığımda omuzlardaydım... O gün ise kayalar ve boya tenekeleriyle karşılaştım... En kötüsü harçlık verdiğim çocuklar evime saldırdı. Evde ne pencere, ne kapı kalmıştı. Kızlarım küçüktü, onları öldürmeye kalktılar. İstanbul'dan emniyet müdürü evime geldi. gece gördüğü manzara karşısında 'aman Allah’ım' demişti…
6-7 Eylül Olaylarının Anısına...
Bu haber habervakti kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (habervakti) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(habervakti). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com