Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki Türkiye varlığını bitirmek isteyen emperyalistler misyonerlik faaliyetlerine hız vererek 300 adet kilise evini açtı.

650 yıllık Türk varlığını Kıbrıs’tan silmek isteyen Batı, ada çevresinde milyarlarca dolarlık petrol ve doğal gaz yataklarının keşfedilmesiyle birlikte, iyice zıvanadan çıktı. Bu kapsamda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki Türkiye varlığını bitirmek isteyen emperyalistler, büyük bir kara propagandaya başladı. Bir yandan Türkiye karşıtı bir konsorsiyumla adayı domine etmek isteyen Batı, diğer taraftan ise KKTC halkını Türkiye’den koparmak için espiyonaj (casusluk) faaliyetleri yürütüyor. Olası bir referandumda Kuzey Kıbrıs’ın Türkiye’den ayrılmasının yapı taşlarını ören Batı, uzun vadede adadaki bütün yer altı kaynaklarını sömürmenin hesaplarını yapıyor. Bu kapsamda adanın Kuzey tarafında misyonerlik faaliyetlerine hız veren emperyalistler, 300 adet kilise evini açtı. Dini benliğini kaybeden toplumların, milli benliğini de kaybedeceklerini iyi bilen Avrupa, ilkokul çağındaki öğrenciler üzerinde bile misyonerlik çalışmaları yapıyor.

“Vicdani red” tartışılıyor

Sömürgeci tarihinden aldığı ilhamla nasıl bir strateji izleyeceğini iyi bilen Batılı devletler, Türkiye ile KKTC arasındaki kadim bağları zedelemek istiyor. ‘Kıbrıslı Türk’, ‘Türkiyeli Türk’ gibi suni gündemler oluşturan Avrupa, adadaki Türk askerini de işgalci gibi gösteriyor. Kuzey Kıbrıs’ın AB’ye girmesinin yolunun, Güney Kıbrıs’a ilhak olmasından geçeceğini salık veren Batı, adadaki Türk halkını bu yolla avlamak istiyor. İslam düşmanlığı akıl almaz bir şekilde körüklenirken, Bahailik sapkınlığı başta olmak üzere her türlü fesat faaliyetinin kolaylıkla yürütülmesinin önü açılıyor. Son olarak geçtiğimiz hafta KKTC meclisine taşınan ‘vicdani ret’ yasası, vehametin hangi boyutlara geldiğini gözler önüne seriyor. Adadaki Türk gençliğini askerlikten ve vatan şuurundan soğutmak isteyenler, vicdani ret martavallarıyla, Kuzey Kıbrıs’ın varlığını tartışmaya açık hale getiriyor.