ABD’nin adaptasyon krizi… -
ABD’nin adaptasyon krizi…
Kuran’ı Kerim’de olduğu gibi, İncil’de de Kıyamet’in ne zaman gerçekleşeceğinin kesin bir tarihi yoktur. Hatta İsa Mesih bunu, “Bu tarihi ben dahil Allah’tan başka kimse bilemez” diye net bir şekilde belirtmiştir. Kıyamet’in yaklaştığına dair belirtilerin sıralanması tabii ki söz konusudur. Öyle ki, inananlar kendilerine çeki düzen versinler ve bu alametlere katkı yapanlardan olmasınlar.
Hele hele, “Allah’ın kıyamete zorlanması” asla söz konusu değildir. İncil’de bahsedilen “egemenlik”, yersel değil gökseldir. Yine bu çizgi, “Allah’ın hakkı Allah’a, Sezar’ın hakkı Sezar’a” ünlü ayetinde keskin biçimde çizilmiştir. Nitekim İsa Mesih, önüne yargılanması için getirildiğinde Romalı Vali Pilatus onda siyasi dahil hiçbir suç bulamamıştı. “Ben bu adamda bir suç göremiyorum” demişti.
Hıristiyanlar, İsa’nın Hz. Davud’un soyundan gelecek Mesih olduğuna inanırlar. Eski Ahit’te 301 kez belirtilerle müjdelenen Mesih’in İsa olduğuna iman ederler. Hıristiyanların Kutsal Kitab’ına göre şu anda bekledikleri, onun kıyamette ikinci kez gelişidir. (Bu kimsenin beklemediği anda, ani gerçekleşecektir.)
Museviler İsa’nın Mesih olduğunu kabul etmezler. Etmedikleri için de onun ikinci gelişi şeklinde bir inançları olamaz. Onlar, hala Mesih’in ilk gelişini beklemekteler. Hasılı Musevilik ve Hıristiyanlık arasında çok ciddi ve uzlaşmaz bir görüş ayrılığı söz konusudur. Öyle ki, Yahudiler bu görüş ayrılıkları nedeniyle tarihte ciddi baskı görmüşlerdir.
Dolayısıyla, son ABD krizinde yine gündeme gelen Evanjelizm/Siyonizm tartışmalarının dinsel objektif bir gerekçesi, Kutsal Kitab’a dayalı bir temeli bulunmamaktadır. Ama tabii tarihte hep olduğu gibi, ayetleri çarpıtmak, aşırı yoruma tabi tutmak, buradan da politik bir hat açmak her zaman mümkündür. Şu anda da olan bu gözüküyor.
Tabii ABD ile Türkiye arasındaki krizleri sadece bu bağlamda açıklamak da yeterli ve doğru olmaz. O zaman kendimizi aşırı spekülatif ve irrasyonel bir dünyada buluruz. ABD-Türkiye ilişkileri her zaman inişli çıkışlı olmuştur. Bugün ise Dünya çok kutuplu bir sürece girerken, Türkiye kendisini her koşulda Batı’ya ait hisseden bağımlı bir ülke olmaktan çıkmıştır. Yani ABD-Türkiye arasındaki ilişkilerin doğası ve kodları değişmiştir.
Bu durum sadece ABD’nin Türkiye ile ilişkilerinde değil, AB ve diğer birçok yükselen ülke arasında gözlemlenmektedir. 21. yüzyılın yeni dünya dengesi, kuralları henüz netleşmemiştir. ABD hala dünyanın lider ülkesidir, ama kuralları artık tayin edememekte, bunun sıkıntısını yaşamaktadır. Eski dünyanın eski koşul ve yöntemlerine göre hareket etmeye devam etmekte ve bocalamaktadır. Bu aslında bir adaptasyon krizidir.
Süreçleri soğukkanlılıkla yöneten ülkeler bu zor dönemden hasarsız ve hatta kazançlı çıkacaklardır.
Bu haber aksam.com.tr kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (aksam.com.tr) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(aksam.com.tr). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com