Yalancı tarihimizin kahramanları gibi düşmanları da sahte. Yunanistan kim, bize düşman olmak kim!
Kıytırık Yunanistan 4 koldan saldıran düşmandı. Güya Almanya müttefikti, dosttu.

Yıllarca "dış mihrak" tehdidiyle büyüdük. Mossad ajanlarını, CIA ajanlarını hatta Şia ajanlarını hep duyardık lâkin "Alman ajanı" da olabileceği hiç aklımıza gelmezdi. Almanların da arkamızdan iş çevireceğini hiç düşünmedik nedense.

Kendi devletinin sarayına "kaçaksaray" diyen, sonra gidip Alman sarayının paspaslarını öpen soysuzların anavatanı oldu Almanya. Ha, Alman olsa soysuz demeyiz, gitmiş kendi sarayına yaltaklık yapmış, eh normal deriz.
Türkiye'de Alman uyruklu ajan yakalansa, elin Almanı işini yapıyor deriz. Hain demeyiz, çünkü hain diye bizden görünüp bize tuzak kurana denir.

Şimdi bu fiyatı belirsiz satılmışlar, kimin soyu, nereden türemiş bilmiyoruz. Ama maalesef çok sayıda olduğunu biliyoruz. Sosyal medyada binlerce var, asıl azılıları normal medyada da var elbette ama mecburen gizleniyorlar.

Kendilerini kaça sattılar, hatta kime sattılar o da belli değil. Türkiye'ye kim düşmansa hemen o tarafa geçiyorlar.

Onlar için düşmanın kim olduğu fark etmez, yeter ki Türk’e Türkiye’ye düşman olsun.
ABD olur, Almanya olur, İsrail olur. Hatta İran olur. Müslümanlara "İran'a gidin" diyenlerin vekili, "İran'la savaşırsak İran tarafında olurum" demedi mi?
İnanılır gibi değil ama bu adam hâlâ milletvekili, böyle düşünen milletin vekili. Ne yazık ki milletin içinde bunun karşılığı var, hem de azımsanamayacak kadar.

Şahıslarla işimiz yok, kimseyi itham etmiyoruz ama kim bizden kim değil bunu da bilmek hakkımız.

Kaç çeşit hain vardır diye saymaya kalksak sayamayız bile.
- Türk vatandaşıdır, ama Türk düşmanıdır, yani Müslüman-Türk düşmanı. (Sosyal medyada yüz binlerce var.)
- Türk ismi taşır, yabancı pasaportla Türkiye'de ajanlık için fink atar.
- Yabancıdır, arkeolog, turist, gazeteci kılığında ajanlık yapar. (Bilhassa gazetecilik mesleği ajanlık yapmak için bulunmaz kılıftır.)

Akademisyendir, meslek odasıdır, sendikacıdır ama hep düşman tarafındadır. PKK saldırır hükümeti suçlar, sürekli “barış” der, elinde silah olan terör örgütüne laf etmez. Açlık grevindeki DHKP-C üyeleri için çabalar, şehit edilen meslektaşı için kıytırık bir bildiri okuyamaz.

Her fırsatta dışarı şikayete koşar, yardım dilenir. ABD'den köpek gelse kapıda karşılar, Avrupa'yı baba memleketi sayar.
Ne gelse Avrupa'dan öpüp başına koyar. İki alkış bir aferin almak için kırk takla atar. Bırakın vatan sevgisini biraz aidiyet hissi olsa "Ya bu Avrupa beni niye öptü?" diye sorar.

Nereden geldik buraya derseniz, "Türkiye hariç her şeyiz" diyenlerin, "Hepimiz Ermeniyiz" diye sahiplendiği insandan, Hrant Dink’ten.
20-25 yıl öncesine ait bir konuşmasına rastladım, Ali Kırca’nın Siyaset Meydanı programı. “Türkiye’deki azınlık meselesinden bahsettim. Sonra da baktım Avrupalılar geldi beni öpüyorlar. Ula Avrupalı niye beni öpüyor? Kendi kendime yav ben ülkemi Avrupalıya mı şikayet ettim diye düşündüm, şey oldum” diyor.

Bu memlekette, bilhassa Doğu’da insanlar “Ermeni” kelimesini hakaret için kullanıyor, zamanında Ruslarla iş birliği yapan Ermenilerin katliamlarına zulümlerine binâen.

“Millet-i Sâdıka” olan Ermeni vatandaşlarımız alınmasın.
Sözüm, sırf Türkiye Cumhuriyeti’ni zor durumda bırakmak için “Hepimiz Ermeniyiz” diye bağıranlara. Irkı ne olursa olsun (Türk de olabilir), bu toprağın ekmeğini yiyip, suyunu içip içeride ve dışarıda her fırsatta hainlik yapanlara.

Yeri gelince “biz de Müslümanız” dersiniz, salâya bile tahammül edemezsiniz. Türklüğünüzle övünürsünüz, Türkiye batsın diye çalışırsınız. Avrupalılara yaranmak için yarışırsınız.
Hiç mi düşünmüyorsunuz, “Ula bu Avrupa beni niye öptü?” diye.

Hrant Dink, ülkesini Avrupa’ya şikayet etmekten imtina ederken, siz her fırsatta Avrupa’ya koşuyorsunuz.
Ula Hrant Dink kadar Ermeni olamadınız!..

Hakkı Arslan