15 Şubat 2017
Patrik seçimi krizindeki son gelişmenin farkındasınızdır. Sahak Maşalyan, daha evvelki bazı hatalarına rağmen, ki onların da Ateşyan’ın zorlamasıyla olduğu anlaşılıyor, istifa ederek ve istifa mektubunda yazdıklarıyla, dokuz senelik patrik seçim krizinin en onurlu davranışında bulundu. Kamuoyuna duyurdukları, Aram Ateşyan’ın ipliğini geri dönülemez biçimde pazara çıkardı. Kendisine teşekkür, boynumuzun borcudur. Gerçi biz Ateşyan’ın ne olduğunu, hatta belki biraz da fazla oto-kontrol yaparak, defalarca söyledik ama Maşalyan onun yakınındaki biri olarak Ateşyan’ın kötü niyetini en açık biçimde ortaya koydu. Baksanıza, Ateşyan süreci akamete uğratmak için tehditlerde bile bulunmuş. Burada üst düzey bir ruhaniden mi bahsediyoruz, yoksa zorba bir mahalle kabadayısından mı? İnsanları ‘devlet’ sopasıyla tehdit ediyor; Ermeni toplumu için bilindik, ucuz bir numara. Devletle ‘dilekçe oyunu’ oynayıp hepimizi aptal yerine koyuyor, zekâmızla dalga geçiyor. Akçeli işleriyle ilgili şaibelere hiç girmiyorum bile.
Aram Ateşyan, bu toplumu çok, hem de çok gerdi. Öfke birikti ve birikmeye devam ediyor. Onun orada kaldığı her gün Türkiye Ermeni toplumu için başka bir utançtır. Dediği gibi Türkiye Ermeni toplumunun iyiliğini düşünüyorsa vakit geçirmeden istifa eder. Seçimin usulüne uygun, şeffaf ve demokratik biçimde yapılmasını isteyen herkesin ve her kesimin de talebi Ateşyan’ın ivedi istifası olmalıdır, zira kendisinin bu süreçteki en büyük tıkaç ve takoz olduğu en net biçimde anlaşılmıştır. Ateşyan, krizin başından beri yaptıklarıyla ve yapmadıklarıyla, çözümün değil sorunun bir parçası olmuştur. Dolayısıyla, sorunun çözümüne kendisinden başlamak doğru olacaktır. Artık Ateşyan’dan gelecek ‘mırın kırın’ laflara, oyalamalara bu toplumun sabrı ve tahammülü kalmamıştır.
Bu noktadan sonra, Ateşyan’a, bırakın aktif destek vermeyi, sessiz kalan, tepki vermeyen herkes onun suçuna ortak demektir. Bunların başında da diğer ruhaniler, özellikle Ruhani Kurul üyeleri geliyor. O kurulun her bir üyesi neden Ateşyan’ın istediklerini yaptıklarını açıklamak zorunda; gördüğünüz her yerde sorabilirsiniz. Bunlar da ismi cismi belli insanlar nihayetinde. Öyle anlaşılıyor ki, bu kişiler de seçimlerin geciktirilmesinde en az Ateşyan kadar sorumlular. Sonra vakıf başkanları ve yönetim kurulları geliyor. Bu noktada, iradesini ortaya koymayan, kamuoyuna duyurmayan her ruhani, her başkan ve kurul, zan ve şüphe altındadır. İnsanlar, haklı olarak, onların Aram Ateşyan’la en azından zımni bir işbirliği içinde olduklarını düşünecektir. Ateşyan’ı madağ veya sair bir sebeple herhangi bir törene çağıran, onu vekillik sıfatı nedeniyle ziyaret eden, onun vekillik sıfatını doğrudan veya dolaylı tanıma manasına gelen hareketlerde bulunanlar vebal altında olacaktır. Makamın saygınlığını koruma iddiası ve gayreti maalesef artık manasızdır, çünkü makamın saygınlığı bizzat Aram Ateşyan yüzünden zaten iki paralık olmuştur. Bu saatten sonra makamın saygınlığının yeniden tesisi ancak o kişinin oradan uzaklaştırılmasıyla olur. O makam bu karakteri hak etmiyor. Kendini Ateşyan’dan açıkça ayırmayan herkes de, Ateşyan’la birlikte eleştirilerin hedefi haline gelecektir. O zaman da kimseye kızmaya hakları olmayacak.
Agos