07 Şubat 2017
Bizim sözde STK`lar "o kahvaltı senin bu kahvaltı benim" diye koşturup "Al Plaket ver Plaket" törenleri yapıp daldıkları kış uykusundan bir türlü uyanmazlarken ABD`deki Hristiyan ve Yahudi STK`lar ABD`ye girişleri yasaklanan Müslümanlar için Eylem yaparken , Polisten Jop yediklerini, Biber gazına maruz kaldıklarını ama yine de Müslüman mültecilere sahip çıkma adına bir adım bile geri atmamalarını görünce “Allah’ım sen aklımızı koru, Müslüman mülteciler, Müslüman ülkelerinde maruz kaldıkları eziyetlerden kaçıp Hristiyanların, Yahudilerin yaşadığı ABD’ye girmeye çalışırken o ülkede var olan STK’ların içerisindeki Hristiyan ve Yahudi aktivistler tarafından korunmaya çalışılmasını yüreğimize nasıl anlatacağız, lütfen bizi bu kafa ve kavram karışıklığından kurtar” diye gözlerimizden akan yaşlar eşliğinde dua etmeye başladık.
Neden Bu haldeyiz.? sorusuna ABD`deki STK`ların bu davranışından daha iyi bir cevap olur mu.? diye düşünürken ABD’de cereyan eden ve bizim bu yazıyı kaleme almamıza vesile olan hadiselere de bir şekilde göz gezdirmenin de “inançlı bir Müslüman” olmanın sorumluluğu olduğu kanaatine vardık.
20 Ocak’ta resmen göreve gelen ABD Başkanı Trump’ın ilk icraatlarından biri, "mültecilerin ülkeye kabulünü sınırlandıran ve göçmen vizelerine katı güvenlik prosedürleri getiren" başkanlık kararnamesini imzalamak oldu.
Söz konusu kararname, "Mülteci Kabul Programı’nı” 120 gün süreyle askıya alırken, "terörle ilintili olduğu düşünülen" Irak, Libya, Suriye, Iran, Sudan, Somali ve Yemen’den gelenlerin 30 gün boyunca ABD`ye kabul edilmesini kısıtlıyor. Kararname, ABD`nin 2017 mali yılında kabul edeceği mülteci sayısını da 110 binden 50 bine düşürüyor. New York Times’ın haberine göre kararnamenin yayınlanmasıyla bazı yeşil kart sahipleri, havaalanlarında uçağa alınmadı.
Cuma gününden bu yana devam eden protestoların ardından New York Federal Mahkemesi de geçtiğimiz Pazartesi günü , "onarılmaz bir zarara neden olabileceği" gerekçesiyle başkanlık kararnamesini geçici süreyle askıya aldı.
ABD’deki federal mahkemenin ABD Başkanı Trump’un kararının askıya alması başlı başına bir yazı dizisi olacak cinsten ancak bizim bugünkü yazı konumuz Irak, Libya, Suriye, Iran, Sudan, Somali ve Yemen’den gelenlerin 30 gün boyunca ABD`ye kabul edilmesinin yanlışlığı ile ilgili ABD’de bulunan STK’ların yaptığı gösterilerdir.
ABD’de var olan ve nerede ise tamamı Hıristiyan ve Yahudilerden oluşan STK’lar kendi ülkelerinin yönetimini eleştirmek ve ABD başkanının aldığı kararı geri çevirmek adına nerede ise tamamı Müslüman mültecilerden oluşan grubu ABD’ye kabul ettirebilmek adına bütün dünyanın gözü önünde büyük bir mücadele veriyorlar.
Türkiye’de yaklaşık 90 bin civarında STK var. bu STK’ ların yüzde sekseni hemşeri derneği ve cami dernekleri , Kamuda ise yaklaşık 4 bini vakıf bulunuyor, Sayıları zaten yok sayılacak kadar az olan bu STK’ların nerede ise bir tamamı hangi iktidar değişirse o iktidarın yanında yer almayı ve o iktidarın dünya görüşü doğrultusunda etkinlik yapmayı büyük bir marifet sayıyorlar.
Avrupa’nın pek çok ülkesinde herhangi bir caddenin kazılmasından, Yeni yerleşim merkezlerinin açılıp açılmasına, ülkenin demografik yapısını değiştirmeye matuf göç hareketlerinden okullardaki sınıflarda kaç öğrencinin olup olmayacağı ile ilgili STK’lar son derece büyük inisiyatif alıyorlar.
Bizim memlekette ise yukarıda belirttiğimiz gibi sayıları 90 bin civarında bulunan STK’ların akşamdan sabaha kadar bütün işleri Kahvaltıdan kahvaltıya koşmak ve nerede ise yolda görüp merhaba dedikleri her kişiye “ Lütfen bu Plaketi kabul buyurun” demekten ibarettir.
Türkiye’nin pek çok sıkıntısı var, bu sıkıntıların çözümü noktasında biz daha bu zamana kadar herhangi bir STK’nın tek bir çözüm önerisi sunduklarına şahit olmadık, STK’ların başındaki yöneticilerde “Olaki kullandığım herhangi bir ifade iktidar mensuplarının zoruna gider” diye ağızlarını açmaktan bile imtina eder duruma düşmüş vaziyette bekliyorlar.
Almanya’da 2 milyonun üzerinde dernek bulunuyor. Fransa’da dernek sayısı 1.5 milyon. ABD’de de ise bu sayı 1milyon 300 bin civarında. Her 15 ABD vatandaşından biri mutlaka bir STK’da aktif görev yapıyor, Bu dernekler finans, kamu ve teknoloji sektörlerinde büyük ağırlığa sahip, Biz örgütlenmekten korkarken ABD’de var olan STK’larda 10 milyon insan çalışıyor.
ABD’yi yada herhangi bir AB ülkesinde var olan STK’lara bakıp bir kıyaslama yaptığımızda bu istatistiklere göre Türkiye’de en az 400 bin civarı dernek olması gerekiyor.
İşin bir başka acı tarafı da bizdeki dernekler üye fakiri olması, bugün kamuoyunda “Yüksek dağların alçaklarını ben yarattım” edası ile dolaşan yöneticilerin başkanlık yaptığı STK’ların üye sayısı 50 ila yüz kişi arasında.
Küçük bir araştırma yaptık ve gördük ki İngiltere’de “Kuşları Sevenler Derneğinin” bile bir buçuk milyon üyesi bulunuyor. Demokrasinin beşiği olarak kabul edilen İngiltere’nin STK’lara verdiği önem göz önüne alındığında bizim daha kaç fırın ekmek yememiz gerektiğinin hesabını bile şaşırmış duruma geliyoruz.
Türkiye’de Sendika yok, STK yok, Memleketin hayrına ya da zararına olup olmayacağı belli olmayan hadiseler ile ilgili olarak “Doğrudur yada yanlıştır” diyecek düşünürlerde kalmadı, bunların yerine sabahtan akşama kadar Televizyonun karşısına geçip artık doğruyu yanlıştan, Televizyon dizilerini gerçek hayattan ayıramayan bir kitle oluştu.
Hal böyle olunca Müslümanın şerrinden kaçan Müslümanı savunmakta maalesef Hıristiyanlara, Yahudilere kaldı, Gözümüzün önünde cereyan eden bu hadiseleri tavır koymak gerekirken “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diye ortalıkta görünmeyen STK’ları bu yılanlar ne zaman sokacak..
Biz de işin doğrusu o günü merak ediyoruz.
Mavi Kocaeli