Kilikya Ermeni Katolikosluğunun Anayasa Mahkemesi Başvurusu - Gündem
25 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Ցրօն / Ժամ : Մթացեալ

Gündem :

05 Ocak 2017  

Kilikya Ermeni Katolikosluğunun Anayasa Mahkemesi Başvurusu -

Kilikya Ermeni Katolikosluğunun Anayasa Mahkemesi Başvurusu Kilikya Ermeni Katolikosluğunun Anayasa Mahkemesi Başvurusu

Tarih boyunca çeşitli vesilelerle yer değiştirmiş olan Katolikosluk, uzun bir süre günümüzde Adana’nın Kozan (Sis) ilçesindeki bir arazide konumlanmıştı. Ancak Millî Mücadele dönemi sırasında, 1921 yılının sonlarına doğru Fransız birlikleri Güney Anadolu’da işgal ettikleri topraklardan geri çekilmeye hazırlanırken, Kilikya Katolikosluğu da Kozan’dan ayrılarak ilk önce Suriye’ye geçmiş, sonrasında ise Lübnan’da Beyrut yakınlarındaki Antilyas kasabasına yerleşmiştir. Katolikosluğun terk ettiği taşınmaz, Emval-i Metruke mevzuatı çerçevesinde Devlete intikal etmiştir.

Nisan 2015’de Kilikya Katolikosluğu, temsilcisi aracılığıyla Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuş ve terk ettiği taşınmazın iadesini talep etmiştir. Katolikosluk, başvurusunda özetle “taşınmaza emval-i metruke mevzuatı hükümlerine göre el konulması nedeniyle mülkiyet hakkının, bir ibadet mekânına el konulmakla din ve vicdan özgürlüğü ile eşitlik ilkesinin ve tapu kayıtlarına ulaşılmasının engellenmesi nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal” edildiğini öne sürmüştür.[1] Katolikosluk, başvurusunda taşınmazına tazminat ödemeden el konulduğunu ifade etmiştir. Aynı zamanda Kozan Tapu Müdürlüğü’nün, Katolikosluğun taşınmazla ilgili kayıtlara ulaşma talebinin, "İlgi[li] dilekçenizde belirtilen taşınmazlara bakmak için ilgisini inanılır kılan bir belgeniz olmadığından talebiniz yerine getirilememiştir"[2] diyerek reddettiğini ifade etmiştir.


Anayasa Mahkemesi Haziran 2016’da aldığı kararda, Kilikya Ermeni Katolikosluğun başvurusunun usulen reddedildiğini, zira Katolikosluğun Anayasa Mahkemesine başvurmadan önce idari ve yargısal başvuru yollarını tüketmediğini ifade etmiştir. Anayasa Mahkemesi özetle bireysel başvurunun ikincil bir hukuki yol olduğunu, bu yöntemin sadece birincil yol olan derece mahkemelerde ve mevcut mevzuat çerçevesinde iddia edilen hakların iade edilmesi için makul bir olasılık olmaması koşulunda geçerli olabileceğini ifade etmiştir.

Kilikya Katolikosluğu Kozan Tapu Müdürlüğü’nün ret kararına itiraz etmemiş, bu konuyu mahkemeye taşımamıştır. Ayrıca hak iddia ettiği taşınmazının kendisine iade edilmesi için de herhangi bir mahkemeye başvurmamıştır, ki mevcut mevzuata göre tapu bilgileri kesin bilinmese bile tapu anlaşmazlıkları mahkemeye taşınabilmektedir.[3] Bunun yanında Anayasa Mahkemesi, Katolikosluğun başvurusunda bireysel başvuru yapmadan önce idari ve yargısal başvuru yollarını tüketmesine gerek olmaması konusunda çelişkili ifadeler kullandığını tespit etmiştir. Mahkeme, Katolikosluğun “bir yandan başvuru yollarının etkisiz olduğunu ifade etmekte diğer yandan ise mevzuatta taşınmazın mülkiyetinin iadesine veya tazminat ödenmesine yönelik hükümler olduğunu belirtmekte hatta buna ilişkin başarıyla sonuçlandığını belirttiği yargısal içtihatlardan”[4] söz ettiğini belirtmiştir.

Kilikya Ermeni Katolikosluğu, Anayasa Mahkemesinden sadece usulen ret almış olmasına rağmen ve Türkiye’deki idari ve yargısal başvuru yollarını tüketmeyi bile denemeden, meseleyi doğrudan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) taşımaya karar vermiştir. Katolikosluk, 7 Aralık’ta Brüksel’de yaptığı bir toplantıda başvurusunun AİHM’e ulaştığını duyurmuştur.[5]

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, Kilikya Ermeni Katolikosluğunun başvurusuna nasıl bir tepki vereceği bilinmemektedir; bu konuda AİHM sürecinin sonucunun beklenmesi dışında yapılabilecek bir şey yoktur. Yalnız bu vesileyle bazı tarihi gerçekleri bir kere daha okuyucuya hatırlatmakta, bu mesele konusunda kamuoyunun hafızasını canlandırmakta yarar vardır. Başta belirtildiği gibi, Kilikya Katolikosluğu geçmişte çeşitli yerler değiştirdikten sonra uzun yıllar Kozan’da konumlanmıştı. Bu Katolikosluğun tarihte Ermenilerin dahil olduğu iç karışıklıklarda önemli rol oynadığı bilinmektedir. Fransızların, geri çekilmeye hazırlanırken Adana ve çevre bölgelerde yaşayan (Ermeniler dahil) Hristiyan nüfusun buralardan ayrılmasına karşı çıktığına dair kayıtlar mevcuttur.[6] Aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin buralardaki Hristiyan nüfusu Fransız işgaline karşı birleşik bir cephe oluşturmaya çağırdığı[7] ve buradaki Hristiyan nüfusun gitmemesi için açıkça çaba gösterdiğinin de kayıtları mevcuttur.[8] Tüm bunlara rağmen Katolikosluk tek taraflı bir kararla ve hiçbir başka siyasi neden veya baskı olmamasına rağmen Anadolu topraklarından ayrılmıştır.

Dolayısıyla, Katolikosluğun zamanında ısrarlara rağmen Kozan’da kalmayıp, 95 yıl sonra terk ettiği yerlerde tekrar hak iddia etmesinin, hak aramaktan ziyade herhalde başka amaçları vardır. Bu amaçların bugünkü siyasi konjonktür içinde değerlendirilmesi faydalı olacaktır. Katolikosluğun taşınmazlar meselesini yukarıda anlatılan şekilde AİHM’e götürmesi ise, meselenin uluslararası bir mahkeme olan AİHM’de ele alınmasını sağlayarak, Osmanlı’nın son dönemleri ve Türkiye’nin ilk dönemleriyle ilgili propagandalarla dolu bir anlatı konusunda sansasyon yaratmak niyeti olduğu izlenimini yaratmaktadır.





Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+