31 Ekim 2016
`İnsanlığın Sonbaharında` Necati Güngör’ün çeşitli kitaplarında yer alan, içlerinde kahramanı Ermeni olan hikayelerin toplamından oluşuyor.
Eylem AYDOĞDU
“Tarih” kelimesiyle günümüzden uzaklaşmadan, yaşanmışlığına şahit olunmamasına rağmen birçok kişinin hayatında sebep-sonuç ilişkisinin izlerini taşıyan öykülerden oluşan “İnsanlığın Sonbaharında” Necati Güngör’ün çeşitli kitaplarında yer alan, içlerinde kahramanı Ermeni olan hikayelerin toplamından oluşuyor.
Çağdaş öykücülükten ziyade yaşanılan hikayeler ve olay örgüleri sebebiyle oldukça “dönem” dili (Biriyle konuşur gibi dua okuyordu elini yüzünü yuyarken…Kolları dirseklerine dek çemirli. S.22) kullanılan öykülerde anlatımın özellikle genç okuyucularda bilmedikleri sokaklarda gezintiye çıkmanın hissini yaratacağa benziyor. Yabancılaşmanın yanı sıra, yeni bir şeyi keşfetmenin verdiği hazzı birlikte yaşatan öykülerde nostaljik dokunuşların örneğin; naftalinlenen kıyafetler, duvar ören işçiler, tavuk sahibi olmanın zenginlik olduğunu düşünenlerin anlatılması, kitabın içinde masalsı bir serüvene çıkarıyor.
‘İÇTİĞİNİZ ZEHRİN ETKİSİNİ ZAMANLA CAN EVİNİZDE HİSSETMEK...’
“İnsanlığın Sonbaharında” birçok farklı karakter içeriyor. Öykü kitabında okuyucuyu ilk karşılayan karakter, “Giden Gün Ömürden” hikayesindeki kendini “Davit” diye tanıtan mahallenin delisi mahallenin zaman zaman sahip çıktığı bir yalnız…
Önce huysuz biri olarak tanıtılan, “Bostan Güzeli” öyküsünün ana karakteri olan, aslında hasretlik, annelik, beklemek, yoksulluk, savaş, duygularıyla geçip giden ömrüne bir ermeni çocuğuna annelik yapmayı sığdıran, kırk günlük gelinken Erzurum’a gönderilmek üzere askere alınan eşinin ardından yasını saklayarak yaşayan Zeytin Nine.
Öldüğü zaman ardından ağlamak yerine davul zurna çalınmasını isteyen, çocukları doğup doğup ölen, “Ermeni dönüğü” deyip mahallenin uzak durduğu, yaşamının son yıllarında görme yetisini kaybetmesiyle hayattan kopan ve neşesiyle birlikte gömülen “Uzaklarda Bir Kuş Sesi” öyküsünün hüzünlü adamı Bahri Usta.
Koca avlulu evde yalnız başına yaşayan duvar örme ustası mahallenin “gavur”lakabını isminin başına taktığı Agop Usta yakın geçmiş tarihe, değere, hürmete, maneviyata okuyucuyu davet ediyor. Kitabın isim sahipliğini de yapan İnsanlığın Sonbaharında bir yetişkinin çocukluğunda yaşanan trajedinin anlatıldığı öykü; kahramanı Ermeni olan öykülerin temasını en yalın ve en gerçekçi şekliyle yaşanılanlara ışık tutuyor. “İyi ki küçüktüm, iyi ki olup bitene aklım ermiyordu. İnsan o yaşta her şeyi oyun sanıyor… İşin içyüzünü büyüyünce öğrenecektim… İçtiğiniz zehrin etkisini zamanla can evinizde hissetmek gibi bir şey bu... (S.97)”
BİR MEDDAH MİSALİ
Necati Güngör’ün kalemini okurken ben de en çok sabır kelimesi uyandı. Dinlene dinlene, derinlemesine düşünen bir kalemin sonunda nasıl bir eser yaratacağına şahit olduğum “İnsanlığın Sonbaharında”, yaşanmışlığın en derinine inerek, karakterini kısacık öykülerinde bile okuyucuya birkaç kelimeyle anlatılabileceğini, onu okuyucuya sevdirip yahut da yazarın elde etmek istediği duygu her ne ise o duyguyu aktarabilmesi hiç şüphesiz derin analizler yaparak, araştırarak yani sabrederek yol almasından başka çözümü olamayacağını kitabın son sayfasına kadar hissettiriyor.
Necati Güngör, Anadolu’nun yakın tarihinde yaşanılan insan ilişkilerini, küçük mahallelerde soy, ırk kavramlarının ne kadar önemsendiğini, birlikte yaşıyormuş gibi görünüp yalnızlaştırılan azınlıkların “her şeye rağmen” hayata tutunmalarına öykü kitabında yer veriyor. Yalnızlaşan ve ötekileştirilen karakterlerin inadına hümanist yaklaşımları, aksini iddia etme çabalarına girmeden, söylenenlere kulak asmadan, yarattıkları dünyaların dışına taşmadan -daha doğrusu taşamadan- sürdürdükleri hayatlar, şimdiki zamanda azınlıklara yaşatılan baskı ve susturulma çabalarının karşılarında cesareti kırılanlara cesaret katacağa benziyor. Belki düzeni değiştirmiyorlar ama yıkılıp kenara da çekilmiyorlar. Ne yollarından dönüyorlar, ne de yol değiştiriyorlar. Doğduğu toprağa, verilene karşılık olarak “mecburi değişimlere” boyun eğmiyor, böylelikle günümüze de bu duruşlarıyla örnek oluyorlar.
İnsanlığın Sonbaharında
Necati Güngör,
Vapur Yayınları, öykü,
112 sayfa
Evrensel