28 Eylül 2016
Dink cinayeti davası devam ediyor. Erhan Tuncel’in yardımcı istihbarat görevinden çıkartılmasının ardından, Trabzon İstihbarat Şubesi telefonundan 34 görüşme yapılmış ve bir mesaj atılmış. İstihbarat Şubesi görevlileri mesaj atanın kim olduğunu bilmediklerini söyledi.
Dink cinayeti davasında öğlenden sonraki oturumunda dönemin Trabzon İstihbarat Şubesi görevlilerinden Onur Karakaya savuma yaptı. Karakaya savunmasında, Trabzon Şubesinde görevliyken tek başına Erhan Tuncel’le görüşme yapmadığını, görüşmelere Özkan Mumcu ve sonrasında Mehmet Ayhan’la beraber üç yada dört kez katıldığını söyledi. Karakaya, Tuncel’in Yasin Hayal’in ‘işinde gücünde olduğunu ve bu işten vazgeçtiğini’ söylediği görüşmeye tanık olduğunu da anlattı.
Karakaya, savunmasında FETÖ üyeliği iddialarını da reddederek, “15 Temmuz girişiminden sonra çok sayıda polis görevden alındı, rotasyonlar yapıldı. Benim şubemde de çok sayıda rotasyon yapıldı. Ben halen görevdeyim. Üyelik iddialarını reddediyorum” dedi.
Karakaya, Erhan Tuncel’in kendi sorumluluğunu örtmek için bilerek çelişkili ifadeler verdiğini de söyledi.
Karakaya’nın savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçildi. Mahkeme heyeti, Karakaya’ya sorular yönetti.
Erhan Tuncel daha önceki ifadelerinde, Trabzon İstihbaratı buluşma için aradığını ancak kendisine dönülmediğini, daha sonda Hacı Salihoğlu’nun telefonundan mesaj da attığını iddia etmişti.
Erhan Tuncel’in, yardımcı istihbarat elemanlığından çıkartıldıktan sonra, şubede kullanılan bir telefondan 34 kez görüşme yapıldığı Savcılık incelemesinde tespit edilmişti. Erhan Tuncel’e bir kez de İstihbarat Şubesi’nin kullandığı telefondan mesaj atılmıştı.
Mahkeme heyeti, Özkan Mumcu’ya telefon görüşmelerini ve atılan mesajı sordu. Mumcu, Tuncel’le sadece bir kez, Dink’in öldürülmesinden hemen sonra kendisine verilen talimat gereği telefon ettiğini söyleyerek mesajdan ve telefonla yapılan görüşmelerden haberdar olmadığını söyledi.
Mahkeme heyeti bunun üzerine aynı soruyu, dönemin Trabzon Emniyet İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlileri Ercan Demir ve Mehmet Ayhan’a bir kez daha sordu. Ayhan, mesajın atıldığı tarihte izinde olduğunu söyledi. Ercan Demir ise “Böyle bir ciddiyetsizlik büroda olamaz. Telefon çekmecede bırakılamaz. Eğer Mehmet Ayhan yoksa, Onur Karakaya vardır” diye konuştu.
Demir, sadece 34 kez değil, çok daha fazla kere Tuncel’le görüşme yaptıklarını söyledi.
‘‘Herkes biliyormuş size kimse bilgi vermedi mi?’’
Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, Karakaya’ya sorular yöneltti.
Bakırcıoğlu, “Hedef şahıs olan Hayal`in Dink cinayeti tasarısı olduğu konusu şubede konuşulmadı mı” sorusuna ise “Bilmiyorum. Yardımcı istihbarat elemanı mahrem konudur. Bilgi alan davul çala çala konuşmaz” diye cevap verdi.
Bakırcıoğlu, cinayetten sonra Trabzon’un Pelitli ilçesinden bazı tanıkların ifadelerini hatırlatarak ’Pelitli’de pek çok kişi cinayetten haberdar. Hatta Tuncay Uzundal daha önceki ifadelerinde ‘Mahalle ayağa kalkmıştı, gavur öldüreceğiz diye’ demişti. İlçede pek çok kişinin hem jandarmaya hem de polise bilgi verdiği biliniyor. Jandarma’nın da kayıtlı haber elemanları var. Size kimse bilgi vermedi mi?’’ diye sordu.
Karakaya, “Herkes cinayetten sonra konuşuyor, keşke cinayet öncesinde ihbarda bulunsalardı” dedi.
Karakaya`nın beyanının ardından Bakırcıoğlu "Pelitli`de herkesin bildiği cinayet söz konusu, ciddi fiziki takip yapılmasını düşünmediniz mi?` diye sordu.
Bakırcıoğlu’nun ardından sanıklardan Ali Fuat Yılmazer de Karakaya’ya soru sordu. Yılmazer, Karakaya’ya ‘’Polisliğe başladıktan 4 ay kadar kısa bir süre sonra istihbaratçı olmuşsunuz. "FETÖ üyesi değilim" dediniz. Kim sizi istihbaratçı yaptı’’ diye sordu. Karakaya, istihbarat sınavına girdiğini, sınava girdiği dönemde Sabri Uzun’un İstihbarat Daire Başkanı olduğunu söyledi. Sınav mülakatına giren kişinin ise halen görevde olan Vedat Yavuz olduğunu söyledi.
‘‘İstihbarat yöntemlerinin hiçbiri yapılmamış’’
Yılmazer bunun üzerinde, ‘’Vedat Yavuz o dönem C Şubede başkan yardımcısı. İddianame özü itibariyle `Dink cinayeti Fetullah Gülen Cemaati tarafından işlenmiştir` diyor. Burada dinlenenler diyor ki, `Akyürek ve Yılmazer’İ tanımayız`. Engin Dinç de öyle söylüyor. Cinayetin hazırlandığı yer, örgütlendiği yer Trabzon. Biz birbirimizle hiç konuşmamışız. İlişkimiz olmamış. Akyürek döneminde halen İstihbarat Daire Başkanı olan Engin Dinç görevlendirilmiş. Hiçbir somut delil yok. Buradaki kişilerin bizimle ilgisi yok. Hiç muhatap olmadığımız insanlarla beraber örgüt yöneticisi olarak yargılanıyoruz’’ dedi.
Karakaya ise ‘’Biz de üyesi ve ilgimiz olmadığı halde FETÖ üyesi iddiasıyla yargılanıyoruz’’ dedi.
Yılmazer ayrıca, ‘’Bize gelen bir tane evrak yok. Başkanlığa gönderilen bir tane takip raporu yok. İstihbarat yöntemlerinin hiçbiri yapılmamış. Teknik takip yok. Haber aldığınız elemanı çıkartmışsınız. İzleme yapmamışsınız. İstihbarat bunlarla yapılır. Hiçbir şey yapılmamış, sanki bütün sorumluluk bizde’’ diye konuştu.
Cerrah: Akyürek illeri aramış mı?
Yılmazer’in ardından İstabul Emniyeti eski Müdürü Celalettin Cerrah söz aldı. Cerrah, ‘‘Sabah Ali Fuat Yılmazer söz aldı, akşam Ali Fuat Yılmazer söz aldı. "İstanbul hiçbir şey yapmamış" diyor. Sanki daire başkanı gibi konuşuyor. Daire Başkanı ise yanında oturuyor. Cinayet işlendiğinde Ramazan neredeymiş? Bakanlarla toplantıdaymış. Toplantıdan sonra hem Trabzon’u hem İstanbul’u arayıp bilgi alması gerekiyor. Trabzon’u aramış mı? Karakaya’nın bilgisi var mı?’’ diye sordu.
Karakaya, ‘‘Bu üst düzey bilgileri bilmem’’ diye cevap verdi.
Karakaya’nın sorgusunun tamamlanmasının ardından mahkeme perşembe sabahına kadar duruşmaya ara verdi.
Agos