17 Haziran 2016
“Gayrimüslimlere yönelik ayrımcılık diğer gruplara yönelik ayrımcılıktan daha yüksek. Örneğin, eşitlik algısını ölçmeye yönelik önermelerden birisi ‘Türkiye’nin Kürt kökenli vatandaşları Cumhurbaşkanı olabilmelidir’ iken diğeri de “Türkiye’nin Müslüman olmayan vatandaşları Cumhurbaşkanı olabilmelidir” şeklinde ifade edildi. Türkiye genelinde toplumun yüzde 43’ü Kürtlerin Cumhurbaşkanı olmasına karşıyken, yüzde 63’ü ise Müslüman olmayanların Cumhurbaşkanı olmasına karşı.” Aynı şekilde, toplumun yüzde 41’i Kürtlerin askerlikte en yüksek rütbelere ulaşmalarına karşıyken, yüzde 59’u ise Müslüman olmayanların askerlikte en yüksek rütbelere ulaşmalarına karşı. Bu sonuçlar Sabancı Üniversitesi Politikalar Merkezi, Denge ve Denetleme Ağı ve Konda’nın 5-6 Mart’ta birlikte yaptıkları ve sonuçlarını Salı günü açıkladıkları “Vatandaşlık Araştırması”ndan. İstanbul Politikalar Merkezi’ndeki açıklama ve değerlendirmeye Sabancı Üniversitesi’nden Prof. Dr. Fuat Keyman, Prof. Dr. Ayşe Kadıoğlu, Dr. Didem Çakmaklı ve Konda Araştırma Şirketi’nden Bekir Ağırdır katıldı. “Vatandaşlık Araştırması" ya da uzun adıyla "Türkiye`de Vatandaşlık Algıları: Eşit Vatandaşlık ve Aktif Vatandaşlık" araştırması 5-6 Mart 2016’da 28 ilde yapıldı ve 2587 kişiyle yüz yüze görüşüldü.
Önce Müslüman, sonra Türk
Araştırma Türkiye’de vatandaşlığın nasıl algılandığının fotoğrafını çekiyor. Araştırmanın önemli bulgularından biri, Müslüman olan ve olmayanlar arasındaki ayrımcılık. Yukarıda da verdiğimiz rakamlara göre, Türkiye genelinde toplumun yüzde 43’ü Kürt kökenli vatandaşların Cumhurbaşkanı olmasına karşıyken, yüzde 63’ü ise Müslüman olmayan vatandaşların Cumhurbaşkanı olmasına karşı. Arada yüzde 20 gibi ciddi bir oran var. Bekir Ağırdır, bu durumu şöyle açıklıyor: “Türkiye insanı din / inanç farkını etnik farktan daha çok önemsiyor. Bunu diğerlerine bakışından dolayı değil, kendi kimliğinden bakışla yapıyor. Çünkü Türkiye insanı kendi kimliğini öncelikle Müslümanlık, sonra Türklük üzerinden yapıyor. ‘Sen kimsin hemşerim’ dediğinizde ‘Müslüman Türküm’ diyor. Etnik farka din farkına kıyasla biraz daha yumuşak bakıyor.” Ağırdır’a göre bu konuda üç farklı tutum var: “Hoşgörülü, birarada yaşamayı önemseyenler, ortada olup ‘var olsunlar ama benim hayatıma değmesinler’ diyenler ve tümüyle olumsuz bakanlar. Ülkede yaşanan süreç ama özellikle arka planı belirleyen şoven eğitim sisteminin ürettiği ezberler, medya ve siyasetin ürettiği zihniyet ve dil gibi bir dizi mesele bu algı ve tutumu belirliyor”. “Ama” diyor Ağırdır, “Dikkat çekici olan son yıllarda ortadaki gri alanın azalıyor olması ve iki uç kümenin çoğalıyor olması. Yani bir arada yaşamayı önemseyenler ile buna karşı çıkanlar çoğalıyor, kabul de direnç de artıyor, siyasetteki bu gerilim gündelik hayata da yansıyor.” Ağırdır bu dinsel ayrımcılık durumunun eskiden beri böyle olduğunu da sözlerine ekleyip şu yorumu yapıyor: “Değişen şey ‘bireysel hayata dair’ konularda oluyor, ‘ülke hayatına dair’ konularda değil. Yani örneğin güncel siyasi gerilimin şehveti baskın olursa Kürt birisinin Cumhurbaşkanlığına bakış çok değişmiyor ama Kürt birinin damat/gelip olup aileye girişine bakış değişiyor.”
Gayrimüslim ayrımcılığı daha yüksek
Öte yandan T.C. vatandaşı olmak için Müslüman olmak gerekir diyenler yüzde 41, gerekmez diyenler yüzde 59. TC vatandaşı olmak için “Türk ırkından” olmak gerekir diyenler yüzde 38, gerekmez diyenler ise 62. Araştırmayı yürüten Koç Üniversitesi’nden Didem Çakmaklı bu verileri şöyle yorumluyor: “Araştırma sonuçlarında Türkiye genelinde etnisite ve dine ilişkin konularda ayrımcılık gözlemleniyor. Örneğin ‘Kızım veya oğlum farklı mezhepten/farklı dinden/farklı etnik kökenden biriyle evlenebilir’ önermesine toplumun yüzde 50’si katılmıyor. Etnisite, din, cinsiyet ve cinsel yönelim gibi farklılıklar arasında da gayrimüslimlere yönelik ayrımcılık daha yüksek çıkıyor. Türkiye toplumunun geneli herkesin eşit olduğunu düşünmüyor ve vatandaşlığa çoğulcu bir şekilde yaklaşmıyor. Daha çoğulcu yaklaşan kesimler azınlıkta olan gruplardan oluşuyor. Bu bulguları raporun vatandaşlık tanımında haklarla ilgili bulgulara bağlayacak olursak diyebiliriz ki, hak algısının gelişimine rağmen eşitlik algısı geride kalıyor." Anlaşılan o ki, başladığımız yere dönüyoruz: Türkiyelilere göre, gayrimüslimler her durumda “daha az eşit vatandaş”.
Agos