01 Haziran 2016
2 Haziran`da Almanya Federal Meclisi`nde oylanacak olan "Ermeni soykırımı tasarısını" protesto etmek için binbeşyüze yakın Türk, başkent Berlin`de bir araya geldi. Berlin Türk Cemaati (TGB), Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD), Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri, DİTİB Berlin Eyalet Derneği gibi 20 sivil toplum örgütü tarafından düzenlenen protestoya, Hamburg, Hannover, Frankfurt, Köln gibi Almanya`nın diğer kentlerinin yanı sıra Brüksel ve Türkiye`den de çok sayıda Türk vatandaşı katıldı.
1915 olaylarını soykırım olarak tanıyan karar tasarısının Federal Meclis gündemine gelmesini protesto eden katılımcılar, "Bundestag yetkili değildir. Parlamentolar mahkeme değildir, milletvekilleri yargıç değildir" ve "AİHM kararına (15 Ekim 2015) saygıya davet ediyoruz" sloganlarıyla yürüdü.
“Alman toplumuna duyulan güveni sarsacak”
Berlin Türk Cemaati (TGB) derneği başkanı Bekir Yılmaz, ilgili protestoya farklı kesimlerden, ayrı dünya görüşlerinden gelen önemli bir katılımın olduğunu belirtti. Türk kökenlilerin bu konudaki hassasiyetine dikkat çeken Yılmaz, şunları söyledi:
"Almanya`da yaşayan Türkler uzun yıllardır Alman toplumunun bir parçası olmalarına rağmen tutarsız ve bir yere varmayan uyum tartışmalarıyla zaten incitildiler. Şimdi de tarihin ele alması gereken bir konuda, siyaset yargıya varmaya çalışıyor. Bu, Almanya`daki Türkler arasında ciddi bir duygusal kırılma yaratacak ve Alman toplumuna duyulan güveni sarsacak"
Berlin Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Başkanı Olcay Başeğmez de soykırım kararının Almanya`daki Türk toplumu üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceği uyarısında bulundu. Başeğmez, Alman siyasetçilere soykırım kararına ilişkin gönderilen mektuplarla ilgili tepkilere de değinerek, özellikle Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir`in konuya dair çıkışlarını, tek taraflı ve eksik tarih bilgisi ile yapılan değerlendirmeler olarak niteledi.
Cem Özdemir
Cem Özdemir
ATD Berlin Başkanı, soykırım tasarısına en büyük desteğin Türk seçmenin oy verdiği Yeşiller ve SPD`den geldiğini belirterek, bunun hayalkırıklığı yaşattığını ve Türk toplumunun bu partilere cevabı gelecek seçimlerde en sert biçimde vereceğini ileri sürdü.
“Soykırım” hukuki bir terimdir
Bekir Yılmaz ayrıca "soykırım" ifadesinin hukuki bir terim olduğunu hatırlatarak, Alman Parlamentosu`nun kendi tarihini görmezden geldiğini ve bir çifte standart içinde olduğunu şu sözlerle savundu:
" Almanya`nın 1904-1908 yılları arasında Namibya`da yaptığı katliamları soykırım olarak tanıması için 2011 yılında Sol Parti Federal Meclis`e bir önerge verdi. Merkel başkanlığındaki o günkü hükümet ise `Soykırım tabiri 1948 yılında BM`de gündeme getirilmiş ve 1951 yılında da parafe edilmiştir. Hukuksal bir terim olduğu için geriye dönük kullanılamaz` demişti. Dolayısıyla 1904-1908 için kullanılamayacak bir terimin 1915 olayları için kullanılması anlaşılmaz bir durum."
(ADD) Berlin Başkanı Olcay Başeğmez de Almanya denilince akla ` Berlin`de yargıçlar var` tabirinin yani hukukun üstünlüğünün geldiğini ifade ederek, konunun siyasetçiler tarafından değil, tarihçilerin delilleri ışığında hukukçular tarafından karara bağlanması gerektiğini belirtti.
En doğru kararı tarihçiler verecektir
DİTİB Şehitlik Camii Dernek Başkanı Ender Çetin, Türk toplumu olarak sürekli `Ermeni soykırımı` suçlamasıyla karşı karşıya bırakılmaktan usandıklarını ve tarafsız tarihçilerin vereceği ortak kararı kabul etmeye hazır olduklarını söyledi. Ender Çetin, Şehitlik Camii olarak da bu konuyla ilgili sık sık yüzleştiklerini şu sözlerle ifade etti:
"Bu konuyla ilişkili olarak, Şehitlik Camii`nde bulunan Cemal Azmi Bey ve Bahattin Şakir Bey`in mezarlarından ötürü gerek Alman basını gerek Ermeni lobisi tarafından baskılarla karşı karşıyayız. Ancak çok şükür objektif tarihçilerin kaynakları var. Onları gösterdiğimizde şaşırıyorlar. Çünkü konu, çok yönlü ve karmaşık bir tarihi arka plana sahip. Tek taraflı ve eksik bilgiler meseleyi haksız bir noktaya taşıyabilir. O yüzden siyasetçilerin yaklaşımını tehlikeli buluyorum, en doğru kararı tarihçiler verecektir."
Karar çıksa dahi geçerliliği olmayacak
Vatan Partisi Başkanı Doğu Perinçek de partisinden delegelerle birlikte protestoda yer aldı. İsviçre`de “Ermeni soykırımı tarihi yalandır” dediği için bu ülkenin mahkemeleri tarafından yargılanıp mahkum edilen Perinçek, daha sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından ifade özgürlüğü ihlal edildiği gerekçesiyle haklı bulunmuştu. Bu çerçevede AİHM, konunun hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde soykırım olarak tanımlanması için gerekli hukuki temelin eksikliğine dikkat çekerek, Ermeni soykırımının inkarının hukuki açıdan Yahudi soykırımının inkarı ile bir tutulamayacağına hükmetmişti.
Almanya`daki Türklere destek için Berlin`e geldiğini söyleyen Perinçek DW Türkçe`ye yaptığı açıklamada bu karar çıksa dahi geçerliliği olmayacağını savundu. Bu düşüncesini de şu sözlerle gerekçelendirdi:
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`nin kararları karşısında ve 1948 BM `Soykırım Sözleşmesi` nedeniyle bu karar geçersizdir, hukuk dışıdır ve Alman Anayasası`na da aykırıdır. O yüzden Alman Meclisi`ne diyoruz ki; Siz yetkili değilsiniz, yargı makamı değilsiniz. Mahkemelerin görevini üstlenemezsiniz ve kararınız bağlayıcı değildir"
Dogu Perinçek
Dogu Perinçek
Almanya`daki Türkler ne düşünüyor?
Almanya`nın çeşitli yerlerinden "Ermeni soykırımı tasarasını" protesto etmek için Berlin`e gelen Türkler, Alman Parlamentosu`nun alacağı bu yöndeki bir kararın toplumsal barışa ve huzura zarar vereceği görüşündeler. Berlin`de yaşayan Fatma Özgen özellikle okullarda söz konusu kararın sorunlar yaratacağını belirterek, "karar okul kitaplarına geçecek. O zaman çocuklarımız tarih derslerinde gerçekliği tartışmalı bu olayı, Türklerin yaptığı bir soykırım şeklinde öğrenecekler. İtirazlar olacak, mahkemelere gidilecek ve gençlerimiz kendilerini bu toplumun bir parçası değil, ayrılan bir parçası olarak hissedecek" şeklinde konuştu.
Hamburg`dan gelen İsmail Aslan da böyle bir kararın yarardan çok zarar getireceğini savundu: "Bu karar ne anlama geliyor, anlamak güç. Ermenilerle Türkleri barıştırmak şöyle dursun, aramızda uçurumlar açmaya, bizi birbirimizden iyice uzaklaştırmaya hizmet eder. Tıpkı zamanında yaptıkları gibi. Bu olsa olsa Almanya`daki Türklerin huzurunu kaçırmaya yarayabilir. Tıpkı uyum yasaları ya da NSU cinayetindeki örtbaslar gibi."
Frankfurt`tan Ali Koçoğlu ise Alman Parlamentosu`nun bu girişimini tarihi bir kenara itmek için yapılmış bir girişim olarak yorumladı:"Emperyalist devletler Anadolu`yu talan etmek için halkları birbirine düşürdü. Vatan savunmasında olan Türklerin tehcir kararı almasında Alman subayların rolü zaten biliniyor. Belki de Almanya bu konudaki detaylar ortaya çıkmasın diye tarihçileri devre dışı bırakarak meseleyi siyasi bir oldubittiye getirmeye çalışıyor. Ve bu işi ellerini ateşe sokmadan Özdemir gibi vekilleri kullanarak yapıyorlar."
Alman medyasındaki tepkiler
Türk sivil toplum örgütlerinin düzenlediği Ermeni soykırımı tasarısını protesto yürüyüşü Alman medyasında da geniş bir biçimde yer aldı. Der Tagesspiegel, Türk kökenli grupların Federal Meclis`in Ermeni soykırım kararına karşı mobilize olduklarını, bu çerçevede federal milletvekillerine baskı yapıldığını ifade etti. Gazete, ayrıca yasanın çıkmasına destek veren Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir`in sosyal medya üzerinden tehdit ve hakarete maruz kaldığını ve Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen’in `Protestolar ve kampanyalar büyük ölçüde Erdoğan hükümeti tarafından destekleniyor, değilse de yönetiliyor" şeklindeki ifadelerini sayfalarına taşıdı.
Deutschlandfunk adlı radyo kanalı internet sitesinde yer verdiği haberde, protestonun perşembe günü Alman Parlamentosu`nun alacağı soykırım kararına karşı düzenlendiği ve gerek Türk gerek Ermeni örgütlerinin karara dair milletvekillerini mektuplarla ve mesajlarla iknaya çalıştıklarına dikkat çekti.
Berlin`de çıkan Berliner Morgenpost gazetesinde, protesto yapan gruplarca Almanya`nın alacağı soykırım kararına karşı `Türkiye`de dâhil olmak üzere Almanya`da yaşayan Türk ve Almanların ortak yaşamlarında huzurun bozulacağı` uyarısında bulunulduğunu yazdı. Gazete, Ermeni örgütlerinin Alman vekillerden Türk derneklerinin kararı durdurmaya yönelik argüman ve taleplerine boyun eğmeme çağrısı yaptıklarına da yer verdi.
Dw