01 Haziran 2016
Almanya Parlamentosu Bundestag’da Ermeni Soykırımı tasarısı görüşmeleri yaklaşırken
Bundestag milletvekili, Parlamento Dışişleri Komisyonu üyesi, Sol Grup Siyasi işler sözcüsü Sevim
Dağdelen’le bir röportaj gerçekleştirdi. Dağdelen 2 Haziran’da Bundestag’da tarihi oylamanın
gerçekleşeceğine emin olduğunu ifade etti.
Bildiğiniz gibi 2 Haziran’da Bundestag’da Ermeni Soykırımına ilişkin tasarı görüşülecek. Sizin
şahsen bu görüşmelerden ne gibi beklentileriniz var?
Bu tarihi bir oylama olacak. İlk kez Almanya Bundestag’ında parlamentonun ezici çoğunluğunun görüşü
dikkate alınarak açık ve yanlış anlamalara mahal vermeyecek şekilde Ermeni Soykırımını tanıyan bir
belge sunulacak. Bununla uzun bir süre sonra Sol Grubun talepleri dikkate alınmış olacak. Biz her zaman
Türk resmi organlarının soykırımı inkar eden politikalarına yönelik iktidar koalisyonunun gösterdiği sahte
saygıya karşı olduk.
Bundestag’da büyük koalisyonunun, NATO çerçevesinde Türkiye’yle sıkı askeri işbirliğini tehlikeye
düşürmemek için şu ana dek Soykırımın tanınmasına hazır olmaması bir skandaldır. Ermeni Soykırımı,
tasarının başlığında yer alacaktır. Bu büyük bir başarıır, adaletin zaferi, aydınlığın zaferidir.
Sizce Almanya niçin şimdiye kadar Ermeni Soykırımını tanımadı?
Bu tasarı aynı zamanda Almanya’da Soykırımın 101 yıllık inkarına ve ilk elde Ermeni Soykırımı
meselesinde Almanya’nın suç ortaklığının tekzibine yönelik bir zaferdir. Bu inkar son 100 yıl esnasında
pratikte Alman devlet pragmatizm politikası olmuştur. 1916’da Reichtag’da Ermeni Soykırımı konusunu
dillendiren Sosyalist milletvekili Karl Liebnecht’ten başlayarak. Bu Alman devlet pragmatizm
politikasıdır, ki bu otomatik olarak bugün de bildiğimiz imparatorluk politikasına kapı aralamaktadır. O
zamanki Reigh şansolye Betman Holveg’n bir sloganı vardı: «Savaş sonuna dek Türkiye’yi, Ermeniler
yok olsa bile yanımızda tutmalıyız». Bugün Türkiye’ye, bununla Kürtler imha edilse bile silah tedarik
etmeye devam ediyoruz. Bugün Alman Bundestag’ı, bununla Kürtlere karşı savaş yürütüldüğünü bilmesin
karşın Erdoğan Türkiyesi’ne silah tedarikine yeşil ışık yakmıştır. Bundestag, Türkiye’den İslamcı terörist
grupların Suriye’nin, örneğin Kessab’ın olduğu gibi Ermeni meskun köylerine girdiklerip azınlıkların
katlini tertipldiklerini bilmelerin karşın NATO’daki müttfiğinin yanında durmaktadır. Sol Grup, uzun
süredir Alman Reigh’nın bu suç ortaklığına ilişkin hususun ortaya konmasını talep etmekteydi. Bu
Ermeni Soykırıı meselesinde Alman Reigh’nın suç ortaklığının inkarına yönelik devlet pragmatizmi
politikasına son vermesi anlamında da 2 Haziran 2016 oylaması tarihi olacaktır.
Türkiye ve cumhurbaşkanı Erdoğan Bundstag’dan tasarıda soykırım klimesinin kullanılmamasını
talep etmekteler. Tasarının kabulü Türk-Alman ilişkilrini nasıl etkiler?
Türkiye cumhurbaşkanı Erdoğan kendini 1915’te Soykırım gerçekleştirenlerin mikrofonuna dönüştürdü.
O bununla sadece, tercihlerine uygun olarak İslamcıları ve milliyatçileri desteğinde tutma arzusunda.
Erdoğan 1915’in Soykırım jargonuyla konuşmakta. Kendini eleştirenleri terörist olarak adlandırmakta.
Türkiye’nin Kürt meskun bölgelerinde siviller safındaki kayıptan kendileri sorumlular. Ve bu eşitlik
işareti Ermeni Soykırımına yönelik sigortalanma zihniyetinin bir fadesidir. Bu soykırımcı zihniyet devasa
propagandif bariyerler aracılığıyla Türk toplumunun katmanlarında uyanık kalmaktadır. Bunun amacı,
üstünlüğüyle ezici halk kitlelrinin çoğunluğun katkıları aracılığıyla baskıcı bir sistem şekillendirmektir.
Ve bu sebeple de Bundstag’ın Erdoğan’a taviz vermemesi önemlidir. İlişkilere dairse, Sn. Erdoğan’ın
yeni baskı politikaları denemesinde bulunması olasıdır.
Ancak uzun vadede.
News am