16 Mayıs 2016
İHD İstanbul Şubesi, 2 Mayıs`ta Garo Paylan ve diğer HDP`li milletvekillerine yönelik şiddet olaylarıyla ilgili TBMM Başkanı İsmail Kahraman`a bir mektup gönderdi. Ankara`ya postalanan mektupta, ‘ırkçı hedef gösterme olayını kınamayarak suça ortak olmaktasınız" deniyor.
İHD İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon, TBMM Başkanlığı’na gönderdiği mektupta, 2 Mayıs’ta Anayasa Komisyonu’na yaşanan kavgada HDP vekillerine şiddet uygulanmasını gündeme getirdi. İHD, vekil Garo Paylan’a yapılanları hatırlatarak ‘ırkçılık suçu işlenmişti’ dedi.
Mektupta, Paylan’a yapılan saldırı sırasında Ermeni kimliğine yönelik alenen ırkçı sözler sarf edildiğini hatırlatan İHD, Paylan’ın hedef gösterildiğini belirtti.
Vekillerin şiddet eyleminin, TCK’nin 216. maddesinde tanımlanan “halkın bir kesimini bir diğer kesim aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçuyla örtüştüğünü vurgulayan İHD İstanbul şubesi “Garo Paylan’a TBMM çatısı altında yöneltilen bu ırkçılık fiili, Türkiye’nin imzaladığı ırkçılık ve ayrımcılığı yasaklayan uluslararası sözleşmelere de aykırıdır” ifadelerini kullandı.
İHD İstanbul Şubesi Gele Sekreteri avukat Eren Ksekin imzasıyla yayımlanan mektupta Meclis Başkanı göreve çağrıldı; “...bu ırkçı hedef gösterme olayını gündeminize almayarak, kınamayarak, müeyyideler uygulamayarak, bu şekilde davranışları yasakladığınızı ilan etmeyerek, siz de yukarıda açıkladığımız suçlara ortak olmaktasınız. Bizler sizi bu sorumluluğunuzu yerine getirmeye, Garo Paylan’a meclisteki toplantı odasında yapılanı kınamaya, ırkçılığa karşı olduğunuzu ve meclis çatısı altında ırkçı saldırılara müeyyideler uygulayacağınızı ilan etmeye davet ediyoruz” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamanın tamamı şöyle:
Sayın Başkan,
TBMM Anayasa Komisyonu’nun 2 Mayıs 2016 tarihinde yapılan toplantısında Adalet ve Kalkınma Partisi’ne mensup üyelerin Halkların Demokratik Partisi üyelerine fiziki saldırıda bulunması ve yaratılan şiddet ortamında HDP’li üyelerden yaralananlar olması, ülkenin içinde bulunduğu hukuksuzluk gerçeğini en açık bir şekilde sergilemiştir.
Halkların Demokratik Partisi’nin siyaset dışı bırakılması, vekillerinin cezaevlerine gönderilmesi, bir halkın temsilinin koşullarının ortadan kaldırılması için yoğun çaba harcandığı bu günlerde HDP’li vekillere bir linç girişimini andıracak şekilde fiziki saldırıda bulunanlar suç işlemişlerdir.
İşlenen, yalnızca saldırı, darp ve yaralama suçu değildir.
Aynı zamanda ırkçılık suçu işlenmiştir.
Çünkü HDP İstanbul vekili Garo Paylan’a, fiziki saldırı sırasında ayrıca, alenen ve en açık şekilde, Ermeni kimliğine hakaret içeren ırkçı sözler sarf edilmiştir. Saldırırken ona “Ermeni piçi”, “ASALA çocuğu” diye bağıranlar, kendi ırkçılıklarını teşhir etmekle kalmamışlar, Garo Paylan’ı ırkçı saldırılara hedef göstermişlerdir.
Basında, sosyal medyada, sokakta, gündelik hayatta Kürtlerin yanı sıra Ermenilere yönelik ırkçı nefretin dehşet verici şekilde yükseldiği günlerde meclis çatısı altında bir Ermeni vekile söylenen bu sözlerle, Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi koyduğu yasalar, bizzat yasa yapıcılar tarafından en ağır şekilde çiğnenmiştir. TCK’nın 216. Maddesi, “halkın bir kesimini bir diğer kesim aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik” edimini, “açık ve yakın tehlike oluşturması halinde” suç olarak tanımlamıştır.
Bu sözlerle yapılan saldırı, yasada tanımlanan fiilin suç sayılması için şart koşulan “açık ve yakın tehlike oluşturma” niteliğine sahiptir. Çünkü Hrant Dink’in kendi gazetesinin önünde, Sevag Şahin Balıkçı’nın da zorunlu askerlik hizmeti sırasında Batman’da ırkçı cinayete kurban gittiği bu ülkede Garo Paylan’a bu şekilde gerçekleştirilen bir saldırı, onun can güvenliğini tehdit edici fiillere zemin hazırlamaktadır.
Garo Paylan’a TBMM çatısı altında yöneltilen bu ırkçılık fiili, Türkiye’nin imzaladığı ırkçılık ve ayrımcılığı yasaklayan uluslararası sözleşmelere de aykırıdır. Örneğin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 14. maddesi ayrımcılığı kesin bir dille yasaklamaktadır. Kaldı ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 1993 yılında Avrupa Konseyi Viyana Zirvesi Bildirgesini de imza atmıştır. Bu bildirgeye imza atan her devlet, ırkçılığa karşı önlem almakla yükümlüdür.
Türkiye`nin taraf olduğu ve hükümlerine uyma yükümlülüğünü taşıdığı Birleşmiş Milletler`in Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşmesi de taraf devletlerin ırkçı eylem ve saldırıları yasaklama, soruşturma, cezalandırma, kınama ve mağdurlara tazminat verme yükümlülüklerini düzenler.
Bu ülkenin yasa koyucu organı olan parlamentosunda ulusal ve uluslararası yasalar, evrensel hukuk en vahim şekilde çiğnenmiştir. En önemlisi TBMM çatısı altında bu fiillerin hesabı sorulmamış, dolaylı olarak onaylanmıştır.
Böylece siyasilerin her fırsatta yücelttikleri “millet”in vekili olma iddiasındaki yasa koyucular, o “millet”i Ermenilere karşı kışkırtmakta, halkı suç işlemeye teşvik etmektedirler. Tarihi kanlı kitlesel suçlarla dolu olan bu ülkede meclis çatısı altında söz konusu fiziki saldırılarda bulunanlar ve ırkçı sözleri sarf edenler, insanları ırkçı saldırılar için hedef göstermektedirler.
Sayın Başkan,
2 Mayıs 2016 günü ikinci kez tekrar eden bu ırkçı hedef gösterme olayını gündeminize almayarak, kınamayarak, müeyyideler uygulamayarak, bu şekilde davranışları yasakladığınızı ilan etmeyerek, siz de yukarıda açıkladığımız suçlara ortak olmaktasınız.
Garo Paylan’ın can güvenliğinden sorumlu devlet yönetiminin çeşitli kademeleri arasında siz en başta gelmektesiniz. Çünkü onu hedef gösterenlerin görev yaptığı yasama organının başında bulunuyorsunuz. Dünyaya ve tarihe karşı sorumlusunuz.
İnsan hakları savunucuları, ırkçılık ve ayrımcılık karşıtları olarak bizler sizi bu sorumluluğunuzu yerine getirmeye, Garo Paylan’a meclisteki toplantı odasında yapılanı kınamaya, ırkçılığa karşı olduğunuzu ve meclis çatısı altında ırkçı saldırılara müeyyideler uygulayacağınızı ilan etmeye davet ediyoruz. “
Agos