07 Mart 2016
Ermeni soykırımının tanığı bir kadın olan Lusaper`in kızı Maritsa Küçük, İstanbul`daki evinde uğradığı saldırıda katledildi. Tek sanık olarak yargılanan Murat Nazaryan`ın müebbet almasının kendilerini rahatlatmadığını söyleyen Maritsa`nın kızı Bayizar, gerçek suçlu suçluların korunduğuna dikkat çekerek, "Biz Maritsa ve Antranik`in evlatlarıyız, yıkılmayız. Bizi yıkamazlar" diyor.
İstanbul Samatya`da 2012 Kasım ve Aralık aylarında yaşlı Ermeni kadınlara yönelik saldırılar düzenlenmiş ve bu saldırılar esnasında 28 Aralık 2012`de Maritsa Küçük, nefret cinayeti sonucu Samatya’da yaşamını yitirmişti. Olayla ilgili tek şüpheli olarak da Murat Nazaryan yakalanmıştı. Geçtiğimiz günlerde Çağlayan Adliyesi`nde görülen davanın karar duruşmasında olay yerinde birden fazla kişinin bulunduğunun tespit edilmesine rağmen, tek sanık olan Murat Nazaryan’ın müebbet hapis cezasına çaptırılmasıyla dava kapatıldı.
Maritsa Küçük’ün ailesinin avukatı Eren Keskin, DNA sonucunda olayda tek bir sanığın olmadığının kanıtlandığı halde cinayetin devlet eliyle tek bir sanığın üzerine yıkıldığını belirtmiş, sanığın konuşturulmadığına değinmişti. Bir nefret cinayetinin hedefi olan Maritsa Küçük`ün kızı Bayizar Küçükmidilli ile dava sürecini ve kapanan bu davanın peşini bırakmayan ailesinin mücadelesini konuştuk.
Yaya Lusaper’den Maritsa’ya
"Yaya", Ermenice anneanne demek, "Mama" ise anne. Anneannesinin Ermeni soykırımının tanığı bir kadın olduğunu söyleyen Bayizar, "Anneannem çok güzel bir kadınmış. Başına kötü bir şey gelmesin diye bir Müslümanla evlendiriliyor. Daha sonra benim kendisi gibi Ermeni olan dedemle evleniyor. Maritsa dört çocuğundan bir tanesi" diye belirtiyor. Samatya`da herkesin annesini, "Maritsa yayam" diye sevdiğini dile getiren Bayizar, "Annem güçlü bir kadındı. Eziyetlerle, yoksulluklarla büyüttü bizi" diyor.
`Ermeni, Ermeni’yi öldürdü algısı`
"Nazaryan`ın müebbet alması içimizi rahatlatmadı. Annemizin katilleri dışarıda geziyor. Bu dava böylece kapatıldı" diyen Bayizar, davanın takipçisi olacaklarını ve sadece Nazaryan`ın değil diğer suçlularında ortaya çıkarılıp yargılanmasını istiyorç “Neden başka biri değil de Nazaryan?” sorusunu yönelten Bayizar, "Ermeni, Ermeni’yi öldürdü görüntüsü yaratarak gerçekleri ve diğer katilleri gizliyorlar. Bunun arkasında başka güçler var. Ama Nazaryan susuyor o da bu çetenin içinde. Tehdit ediliyor" diye belirtiyor.
`Delilleri de biz bulduk`
Ancak 6 ay sonra annelerinin öldürüldüğü eve girebildiklerini ve o zaman örtülerde kan izleri gördüklerini anlatan Bayizar, şunları aktarıyor: "Eve girdik. Delilleri biz bulduk. Dosyaya gizlilik kararı koydular. Neden bu kadar gizlilik? Sabıkalıların DNA bankası yok, saklanmıyor. Çünkü suçluların hepsi korunuyor.”
`Annemin bedeni üzerinde yapılan soykırımdır`
Annesinin bedeninin teşhir edilerek, işkence ile katledilmesinin bir ırkçılık sonucu yapılabileceğini dile getiren Bayizar, "Anneme yapılanlar hiçbir ırka ve mezhebe sığmaz. 85 yaşındaki kadına bu kadar acıyı çektirmeye kimin ne hakkı var? Sizler ne kadar canisiniz ki çırılçıplak soyup kadının vücuduna bıçakla haç işareti çizerek katlediyorsunuz. Annemin bedeni üzerine yapılanlar bir soykırımdır" diyor.
`Başka anneler acı çekmesin`
Devletin polisinin kendilerine, "Kıyafetlerini kendisi çıkarmış gibi" ya da "Sevgilisi var mıydı?" sorularını yöneltmesinin zihniyet sorununu ortaya koyduğunu belirten Bayizar, daha önce saldırıya uğrayan Ermeni kadınları da hatırlatarak şunları söylüyor: "İnsanlar duyarsız kalmasın. Özellikle kadınlara sesleniyorum bizimle birlikte olsunlar birlikte bu davaların takipçisi olalım ve aydınlatalım. Başka anneler acı çekmesin başka Maritsalar ölmesin. Turfanda Aşık öldüresiye dayak yedi. Dosya kapatıldı. Annemden sonra Sultan Aygar saldırıya uğradı.”