12 Ekim 2015
Yönetmen Deniz Özden ‘Ali değil Ari Komutanım’ adlı belgeselinde, askerî üniformanın tektipleştirdiği bedenlerde saklı olanlara odaklanıyor. Film, bir Yahudi ve üç Ermeni Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının, zorunlu askerlik görevlerini yerine getirirken başlarına gelenleri konu alıyor.
Şişli Belediyesi Kent Kültür Merkezi’nde 14 Ekim Çarşamba akşamı gösterilecek olan bir belgesel film, başlığıyla dikkat çekiyor: ‘Ali değil Ari Komutanım’. Yaklaşık 20 dakika süren filmin adı bile çok şey anlatıyor. Filmde, bir asker, onu inatla ‘Ali’ olarak kaydetmeye çalışan komutanına, yılmadan ismini tekrarlıyor. 1990 doğumlu, eğitimine halen Beykent Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü’nde devam eden yönetmen Deniz Özden, Türkiye’de yaşayan gayrimüslimlerin askerlik anıları üzerine bir belgesel kurgulamış. Filmin serüveni ise, Özden’in, arkadaşının babasından dinlediği bir hikâyenin etkisiyle başlıyor.
Ayrımcılık hikâyeleri
Bir gün bölüğe komutan girer ve başlar vaaz vermeye: “Bu dünyada iki tane şerefsiz millet vardır: Biri Yahudiler, diğeriyse İngilizler.” Bunu duyan askerler önce tepki göstermez, hatta belki bazıları komutana hak verir. Sonra aralarından biri ilk fırsatta çıkıp sorar komutana: “Ben burada vatanî görevimi yapıyorum, benim gibi bir şerefsizin burada ne işi var?”
Bu Yahudi askerden daha önceki dönemlerde Anadolu’da askerliğini yapan bir Ermeni, dokuz arkadaşıyla birlikte, özel görevle Silivri’deki bir birliğe gönderilir. 10 saat süren yolculuğun ardından bölüğe ulaşan askerlerin isimlerini okuyan bölük komutanı, bir isimde bir tuhaflık sezer ve ânında, gruptaki ‘gâvur’un geri gönderilmesi komutunu verir. Ermeni asker geldiği yere gönderilir ve bölüğünde alay konusu olmaktan kaçamaz.
Özden’in filmi bunun gibi askerlik anılarından oluşuyor. Belgeselde, pozitif ayrımcılık hikâyeleri de anlatılıyor. Yönetmene göre, Hrant Dink’in katledilmesinin ardından askeriyede bazı değişimler yaşanmış. Örnek olarak, askerliği sırasında şoförlük yapan ve komutanından sürekli olarak şamar yiyen bir askerin, Ermeni olduğunu açıklamasının ardından âdeta ayrıcalıklı bir muameleyle gördüğünü anlatıyor. Özden, “Gayrimüslimlere karşı ayrımcılığın her türlüsü mevcut” diyor.
Agos