02 Ekim 2015
“Terbiyesiz, edepsiz” diye bağırmaya başladı kürsüde oturan hâkime, kendini kaybetmişti. “Kürt yok, Türksünüz. Kürtçe diye bir şey yoktur, bu devletin okullarında okuyup ekmeğini yediniz. Türkçe konuşun, devlete ihanet etmeyin. Teröristsiniz, ihanet ediyorsunuz. Ermenisiniz” diye devam etti.
Onu çileden çıkaran “Kürtüm kendimi daha etkin ifade etmek için anadilim olan Kürtçe ile konuşacağım. Onun için Kürtçe tercüman talebinde bulunuyorum” diyen Hamza Bulut’tu. Sadece Hamza da değil onunla birlikte olan 25 arkadaşı daha aynı talebi dile getirmişti. Hamza Bulut, “Evet, Ermeni, Türk, Arap, Kürtüz ve buradayız. Kendimizi anadilimizde savunacağız” deyince hâkime S. A. hızını alamayıp bu kez salondaki askerlere döndü:
“Atın bunları dışarı. Her gün yanınızda arkadaşlarınızı öldürüyorlar, polislerimizi öldürüyorlar, ben kadın halimle bunlarla burada mücadele ediyorum. Siz orada yayılıp seyrediyorsunuz, bunlarda Ermeniler gibidir. Önü şimdiden alınmasa kim bilir nasıl olur...”
Tam üç gün boyunca karşısına çıkan Selman Gülbahçe, Sait Tiryaki, Abdurrahman Sever’in de aralarında olduğu onlarca sanığa aynı tutumunu sürdürdü...
İlk gün soğukkanlılığını koruyan asker bir gün sonra hâkimenin sözleriyle tutukluların kollarını bükerek salondan çıkardı.
Erzurum H Tipi Cezaevi’nde kalan 100’den fazla tutuklu 25 Temmuz’da Suruç’ta yaşanan katliamı protesto için iki günlük açlık grevi yapmaya karar vermişti. Cezaevi idaresi tutuklulara disiplin cezası olarak bir ay etkinliklerden men cezası verdi. Tutuklular cezaya itirazda bulundular. O gün o itiraz için Erzurum 1. İnfaz Hâkimliği’ne ifadeye gitmişlerdi.
Bizzat adalet dağıtıcısı tarafından karşılaştıklarını iddia ettikleri bu ayrımcı ve ırkçı tavır karşısında suskun kalmadılar. Hem kendileri HSYK ve Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu hem de İHD Erzurum Şube Müdürlüğü’ne gönderdikleri mektuplarla hukuki ve demokratik mücadeleleri için destek istediler.
Erzurum İnsan Hakları Derneği Başkanı Medeni Aygül, tutuklu ve hükümlülerin kendilerine gönderdiği mektuplarla birlikte Adalet Bakanlığı’na ve HSYK’ye başvurarak iddiaların ivedilikle ve titizlikle araştırılmasını istedi. Hükümlülere siyasi düşünceleri ve anadillerinden dolayı ayrımcılık uygulayıp hakaret ettiği iddia edilen hâkime S. A. hakkında gerekli soruşturma ve cezai işlemin başlatılmasını istedi.
Mahkemelerde anadilde savunma yapılmasına olanak sağlayan yasa 24 Ocak 2013’te kavgalı bir oturumda Meclis’ten geçmişti. Yasaya göre Kürtçe savunma yapmak isteyen tercümanını seçip ücretini ödeyerek savunmasını yapabilirdi. Görünen o ki AKP hükümeti sadece çözümü buzdolabına kaldırmamış, anadilde savunma hakkı da çözümün yanına buzdolabına konmuş.
Kürtler Ermenistan’a!
Hâkimenin iddia edilen “Bunlar da Ermeniler gibi” sözlerini yakın bir zamanda Cizre’de 8 gün süren sokağa çıkma yasağı sırasında polis anonslarında da sık sık duymuştuk. “Hepiniz Ermenisiniz, hepinizi geberteceğiz” anonsları Cizre sokaklarında günlerce yankılanmıştı. Cumhurbaşkanı’nın danışmanı anayasa profesörü Burhan Kuzu’nun “Gebertilen teröristlerin muayenesi mutlaka yapılmalıdır. Görülecektir ki önemli bir bölümü sünnetsiz” yaklaşımını da bunlara ekleyelim. Devletin güvenlik görevlilerine ve adalet yetkililerine göre her Kürt aslında Ermeni.
Eskiden “Kürt yok, Dağ Türk’ü” vardı. Şimdi gele gele, “Her Kürt PKK’lidir, her PKK’li Kürt de Ermenidir” noktasına vardık. Eski Türkiye’nin “Komünistler Moskova’ya”sı, “Yeni Türkiye”de “Kürtler Ermenistan’a”ya dönüşürse şaşırmayın.
Zaman