19 Mayıs 2015
Diyarbakır Surp Giragos ve Van Surp Khaç kiliseleri başta olmak üzere tarihi Ermeni eserlerinin restorasyon çalışmalarında imzası bulunan, Türkiye’nin başarılı mimarlarından Zakarya Mildanoğlu, çok önemli bir tarihi araştırma yaptı. Türünün Türkçedeki ilk örneği olan çalışma ile iki asıra ve dört kıtaya yayılan Ermenice süreli yayınların bir özetini sundu. Mildanoğlu, 1794’te Hindistan’da yayımlanan ilk Ermenice gazete Aztarar’dan başlayarak 2000’lere kadar çıkmış olan 3650’yi aşkın süreli yayını bir araya getirmiş.Matbaanın icadından yaklaşık 60 yıl sonra, 1512’de ilk Ermenice kitapların basıldığını biliyoruz. 1794-1980 tarihleri arasında 3095 adet Ermenice periyodik yayının 613 adedi bu topraklara ait. Öyle ki, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Ermeni harf tasarımcıları, hurufatçıları, dizgicileri ve matbaacıları önemli kişiler. Unutmamak gerekir ki bu insanlar aynı zamanda Osmanlıca matbaa harflerini de tasarlayanlar, hatta, bir dönem Osmanlı kâğıt paralarını basanlar.
1860’lı yılların Ermeni basınında farklı türde yayınlar ve aslında hayata dair her şey var. Siyaset ve edebiyat dışında tarım ve ziraat dergileri, hukuk, tıp sağlık, tiyatro, müzik hatta feminizm ve Marksizm gibi farklı alanlarda yüzlerce yayın var. Türkiye’de 1910’da ilk sayfasını 1 Mayıs’a ayırmış, “Yarın matbaamız kapalı, çünkü yarın bayram” diyebilen Ermeni anarşistlerin çıkardığı bir Jagadamard’ın (“Muharebe”) gazetesi ya da yazar Hayganuş Mark’ın yayınladığı Hay Gin (“Ermeni Kadın”) başlıklı feminist bir yayın var mesela. Yüzlerce ilgi çekecek yayın içinde sanıyorum, Türkiyeliler için özel bir yere sahip Ermeni harfli Türkçe yayınlar kategorisi var. Osmanlı’nın resmi gazetesi Takvimi Vaka-i’nin bile Rumca, Arapça, Sırpça ve Ermenice yayınlandığı yıllarda Ermenice harfli Türkçe gazetelerin sayısının 47’ye yaklaşması geçmişin doğru yorumlanması için önemli bir veri.Mildanoğlu’nun kitabında isimleri yer alan gazetelerde neler yok ki; 1909 Adana katliamı haberlerinin sayfalarını işgal ettiği ve sadece bir ay sonra bıçak gibi kesilmiş, başyazarlarının “Beni Divan-ı Harp’e çağırdılar, dikkatli yazmam için uyardılar” dediği gazeteler, 1915 öncesi Hamidiye Alayları’nın geleceği ile ilgili tartışmalar, köylerden “Geldiler, işgal ettiler, değirmeni aldılar elimizden, ailemi vurdular” diyen Patrikhane’nin vasıtasıyla Babıâli’ye ulaştırılmış mektupları, “Katliam korkusuyla daha ne kadar yaşayacağız” diyen manşetler ya da Ermeni Millî Meclisi tarafından oluşturulan Toprak İşgalleri Komisyonu’nun yayınladığı ve saraya da ilettiği raporların basındaki yankıları. Türkiye’de bugün “tarihçilerin” illegal olduklarını iddia ettikleri Ermeni siyasi partilerinin de yasal yayınları oldukça revaçta. Taşnak Partisi’nin kongrelerine İttihat ve Terakki delegelerinin katıldığı yıllar bu yıllar…
1915 Nisan ayı ile birlikte İstanbul’da toplanan ve sürgüne gönderilen aydınlar, gazeteciler, başyazarlar ve editörlerden sonra başkentte ve Anadolu’da Ermenice yayın hayatı da katlediliyor. Anadolu’dan sürüldükten sonra hayatta kalabilenlerin yani bugün şeytanlaştırılan Ermeni diasporasının Lübnan’da, Suriye’de, Mısır’da, Arjantin’de, Amerika’da, Fransa’da ve daha birçok ülkede tekrar verdikleri Ermeni basının ayağa kaldırma mücadelesi, kurulan Yeni Sivas, Yeni Kayseri ve benzeri gazeteler ve bu gazetelerin sayfalarında binlerce kayıp ilanı, aranan kardeşler, çocuklar, eşler…
Mildanoğlu’nun kitabı Osmanlı’da 1874 yılında Ermenilerin Bardizag’da, günümüzde İzmit’te yer alan Bahçeçik bucağında Pamper Gazetesi yayınladığını ve bu günlerde İstanbul’da Sultan’ın resmi yayını haricinde henüz herhangi bir gazetenin yayımlanmadığını hatırlatıyor.
İzmit, İzmir, Van, Harput ve daha aklınıza gelmeyecek birçok ilde Ermeni okullarının Avrupa’da yayınlanmış klasikleri Ermeniceye tercüme edip bastığı kendi matbaaları olduğunu kanıtlıyor. Victor Hugo’nun Sefiller kitabının Ermenice çevrisinin sadece İzmir’de sekiz baskı yaptığını gözler önüne seriyor. Bugünkü Cumhuriyet sınırları içinde 1915’ten önce 41 yerde Ermenice gazete ve matbası olduğunu, Ermeni okullarının, kiliselerinin, siyasi partilerinin, kadın ve yardım derneklerinin yayın organları olduğunu anlatıyor… Bugün aynı topraklarda binbir zorluk ve destekle çıkarılabilen sadece iki Ermenice günlük gazete; Jamanak ve Marmara var. Üzerinden 8 yıl geçen Dink cinayetten sonra, bu yıl 24 Nisan’da siyah çelenkler bırakılıp ‘Bir gece ansızın gelebiliriz” demeye cesaret edilen bir de Agos gazetesi…Mildanoğlu’nun kitabı tüm bunları ve köklerinden, ailesinden kültüründen bu denli yıkıcı şekilde koparılan Ermeniler kadar 1915’ten zararlı çıkan pek kimsenin olmadığını düşündürürken, unutturulan bir hafızaya adil adını koyanların, içinizde yarattığı sızıyı bir kez daha hissettiriyor.
Zaman