17 Mayıs 2015
Türkiye’deki Ermeni gençleri, yüzlerce Ermeni çocuğa ev sahipliği yapan Ermeni Yetimhanesi Kamp Armen’in yıkımına karşı eylem başlattı. Ermeni cemaati, yetimhanenin kendilerine verilmesini istiyor. Yetimhanenin iadesi olası görünmüyor ancak bu eylem, Türkiyeli Ermenilerin ilk kez sokağa çıkması ve hak talebinde bulunmaya başlaması açısından oldukça önemli.
Türkiyeli Ermeniler, Ermeni yetimhanesinin yıkımına karşı günlerdir eylemde. Bu, yakın tarihte cemaatin hak talebi amacıyla yaptığı ilk sokak eylemi.
Ermeni Yetimhanesi ya da asıl adıyla Kamp Armen, Ermenilerin Anadolu topraklarında yaşadığı göç ve kırım hikayesinin bugünlere kadar uzanan hatıralarından biri. Hikayesi, İstanbul’da bulunan Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi’nin, Anadolu’da yaşayan ve Ermenilerin “kılıç artığı” olarak tanımladığı sahipsiz Ermeni çocuklar için Tuzla’da özel bir şahıstan arsa almasıyla başlar. Yetimhane, 1962’de, bir inşaat ustasının öncülüğünde yetim çocuklar tarafından bu arsa üzerine inşa edilir.
1500 çocuğun büyüdüğü yetimhanenin varlığı, 1974’te Yargıtay’ın yabancı vakıfların mal edinemeyeceklerine dair kararı ile tehlikeye girer. Devlet, bu kararla 1986’da yetimhaneye el koyar. Mülk, eski sahibine devredilir. Yetimhanenin manevi ağırlığını taşıyamayan mülk sahibi, hemen satar. Yetimhanenin hikayesini öğrenen yeni sahipleri de binaya dokunmadan, elden çıkarır. Mülk bu süre içinde atıl kalır. 2008’de Türkiye’nin en zengin ailelerinden Aydınlar ailesince alınır ve bu yıl başında kampın bulunduğu arsaya yeni yapı inşasına karar verilir.
Bu karar doğrultusunda 6 Mayıs sabahı, dozerler yetim Ermeni çocukların küçük elleriyle inşa ettiği yetimhanenin duvarına yanaştı. Yıkımı duyan Ermeniler, Tuzla’ya koştu ve dozerleri durdurdu. Eylemcilerden Ermeni aktivist Garo Paylan, mülk sahiplerini arayarak, yıkımın 7 Haziran’da yapılacak genel seçimlere kadar ertelenmesini istedi. Mülk sahipleri talebi kabul etti.
Şu an Kamp Armen’in bir kısmı yıkık, ama büyük bir bölümü hala ayakta. Bir yanı moloz diğer yanı eski ve bakımsız dursa da bugünlerde Ermeniler için oldukça önemli bir dönüm noktasının kaynağı. Çünkü Ermeniler, yıkımın başlatıldığı 6 Mayıs gününden bu yana gece gündüz demeden bu binanın önünde nöbet tutma eylemi başlattılar. Bu Ermeni cemaatinin yakın tarihi açısından ilk denebilecek bir durum.
Günlerdir süren nöbet eylemi renkli görüntülere sahne oldu. Öncelikle binaya “Kamp Armen Ermeni halkına iade edilsin” yazılı dev bir pankart açıldı. Desteğe sazı, gitarıyla gelenler Ermenice ezgilerin yer aldığı müzik dinletileri verdi.Eyleme katılanlar ve destekleyenler de Ermenilerin yakın tarihinin birer silüeti adeta. Türkiyeli Ermeniler için oldukça önemli bir yere sahip olan, sokak ortasında bir suikaste kurban giden Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in eşi Rakel Dink kamp önündeki direnişe destek verenlerden. Hrant ve Rakel Dink bu kampta büyümüşler. Nöbet sırasında yapılan sohbet toplantılarında, Rakel Dink gençlere yetimhane anılarını anlatıyor.
Nöbet tutanların amacı, Kamp Armen’i eski haline getirebilmek. Bunun için Ermenice Atölyesi oluşturuldu. Askerliğini yaparken 2011 yılının 24 Nisan’ın da bir er tarafından vurularak öldürülen Ermeni Sevag Balıkçı’nın annesi Ani Balıkçı, Ermenice derslerini veriyor. Fidan dikme etkinliği yapılıyor, akşam olunca sinevizyondan belgesel gösteriliyor. Nöbetteki Ermenileri, sık sık siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, üniversiteliler ve aktivistler ziyaret ederek, destekte bulunuyor.Bu renkli eylemin tek amacı, Kamp Armen’in Ermeniler’e iade edilmesi. Eyleme katılanlardan Ermeni aktivist ve Halkların Demokrasi Partisi milletvekili adayı Garo Paylan, Al-Monitor’a yaptığı açıklamada, “Burası devlet tasarrufu ile gasp edildi. Tekrar iade edilmesini istiyoruz ancak devletin burayı direk iade edebileceğini düşünmüyorum. Bu şekilde el konmuş binlerce mülkümüz var. Eğer devlet kamp Armen’i iade ederse, onları da iade etmek zorunda kalacak” diyor.
Paylan’ın anlattıkları, yetimhanenin iadesinin olası görünmediğini ortaya koyuyor. Ancak Kamp Armen önündeki eylem, Ermenilerin sokağa çıkarak hak talebinde bulunması açısından oldukça önemli. Türkiye’de başlarına gelen çoğu haksızlığa karşı tavır göstermekten kaçınan Ermeni cemaatinin, şimdi böylesi görkemli ve ses getiren bir eyleme imza atması hem geleneksel tavrın kırıldığı hem de bu cemaatin de giderek politize olduğunun bir göstergesi.
Garo Paylan, yakın tarihte, Hrant Dink`in cenaze töreni dışında, yaşanmış bir eylemliliğin olmadığının altını çiziyor:
“Ermeni toplumu bayağı politize oldu aslında. Hrant Dink’le birlikte olan bir şey. Artık daha çok Ermeni aktör var. Ermeniler daha duyarlı. Konuşanları var, sözcüleri var. Bu hak arama talebi olgunlaşan ve artan bir şey. Ama tabi güvercin tedirginliği de hakim (Hrant Dink, Ermenilerin yaşadığı korkuları güvercin tedirginliği olarak tanımlıyordu). Hala hakim olan bir korku var. Ama politize olmuş insanlar da var. Farklı görüşler ve aktörler, farklı siyasi partilerde yer alanlar, aktivistler var. Bu da bizim toplumun politize olduğunu ve haksızlıklara duyarlı olduğunu gösteriyor.”
Al Monitor