26 Nisan 2015
Hayat hikayesini konu alan Gavur Mahallesi isimli belgeselin galasına katılan Diyarbakırlı Ermeni yazar Mıgırdiç Margosyan, 1915 olaylarına değinerek,“1915 olaylarını ben hiçbir zaman soykırım olarak nitelemedim" dedi.Hayat hikayesini konu alan Gavur Mahallesi isimli belgeselin galasına katılan Diyarbakırlı Ermeni yazar Mıgırdiç Margosyan, 1915 olaylarına değinerek,"1915 olaylarını ben hiçbir zaman soykırım olarak nitelemedim" dedi.1953 yılına kadar Diyarbarkır`da yaşayan Margosyan Ailesinin oğlu olan Mıgırdiç Margosyan`ın Diyarbakır`dan İstanbul`a uzanan göç hikayesi belgesel filme alındı. Diyarbakır`da halk arasında Gavur Mahallesi olarak bilinen yerden adını alan belgesel film için Şişli Belediyesi`nin katkılarıyla gala düzenlendi. Şişli Kent Kültür Merkezi`nde yapılan galaya, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü, belgeselin yönetmeni Yusuf Kenan Beysülen ve yazar Mıgırdiç Margosyan`ın yanı sıra çok sayıda sanatsever katıldı.Galaya katılan Gavur Mahallesi belgeselinin yönetmeni Yusuf Kenan Beysülen, Margosyan`ın kitaplarını inceledikten sonra belgesel film çekmeye karar verdiğini belirterek "Diyarbakır`ın içine doğru girdikçe, içinde gidenler, kalanlar ve gelenleri gördüm. Margosyan`ın kitaplarını çok irdelemiştim. Onun içinden bir öykü çıkarmaya karar verdim. Göç, çok kültürlülük, öteki ve yerinden edilme ana konumuz oldu. Mıgırdiç Margosyan geçmiş ile bugünü yani 1915 ile 2015`i bağlayan bir halkadır. Birinci elden hem geçmişin tanığı hem de bugünü aktaran bir unsur. Onun için Diyarbakır`ın çok kültürlü yapısını azınlıkları meslekleri en güzel anlatan kitaplar Margosyan olduğu için yönümüzü oraya çevirdik çok sevdik onu. Bu yüzden de onun doğrudan anlatımı üzerine bir belgesel yapmaya karar verdik" dedi.
"İNSAN DEĞERLERİ KAYBETTİKTEN SONRA BİLİNÇLENİYOR"
1950`li yıllardan sonra Diyarbakır`da bulunan tarihi dokunun bozulduğunu söyleyen yazar Mıgırdiç Margosyan, "Bakın kültürel doku derken Diyarbakır`da benim anlattığım 1950`li yıllarda o kültürel dokudan bugün maalesef hemen hemen hiç iz kalmamış çok yozlaşmış. Mesela sadece kültürel anlamda eğer binaları kast etmiyorsak insanlar değişmiş, insanların binaları değişmiş ve kimliklerle beraber sanki birdenbire yeni bir şehirde buluyorsunuz kendinizi ama o yeni şehir hiçbir zaman benim anlattığım o Diyarbakır`ın eski bazalt taşlı o oymalı evleri değil. Tabi çok kötü bir şey var insanlar bunları şu anda kaybettikten sonra bilincine varıyorlar. Sonradan bana diyorlar ki `Hocam sizin anlattığınız Diyarbakır bu muydu?` buydu diyorum ben hayal kurarak yazmadım sonra `ah,vah` diyorlar ancak iş işten geçmiş oluyor" diye konuştu.
"1915 OLAYLARINI KAFİLE OLARAK NİTELEDİM"
Kitaplarında sıkça 1915 olaylarına değindiğini söyleyen Margosyan, şunları söyledi: "Bakın ben kitaplarımda özellikle 1915 olaylarına değindim ama ben onu hiçbir zaman bir soykırım olarak nitelemedim. Benim orada hep altını çizdiğim bir şey var o da `kafile` çünkü o yörede insan kafileler halinde meçhule gönderildi. Onlardan birisi de benim babam ve bir sürü akrabamız. Onlar kendi aralarında konuşurken hep şunu söyler `Kirvem kafilede sen neredeydin` Üç yaşında 5 yaşında birbirlerini kaybeden bu insanlar hep o kafileden bahsederlerdi. Bugün yani 100 sene sonra halen tamamıyla olmasa bile maalesef bir inkar dönemi yaşıyoruz. Oysa insanların geçmişi ile geleceği ile yüzleşmesi çok normal bütün toplumlarda bir takım hata olmuş olabilir ama onlarla oturup yüzleşme cesaretini göstermek gerekir. Bu bir erdemdir bunu yapmak gerekir."
Haberler