17 Nisan 2015
1915 yılında ölüme gönderilen Ermeni yazarların, şairlerin ve aydınların anısına 22 Nisan’da konser düzenlenecek.
Osman Kavala ile Hasan Saltık, gecede Kardeş Türküler, Ara Dinkjian ve Onnik Dinkjian ile Jordi Savall’ın da sahnede olacağını ayrıca konserde müzik dışında 1915’te sürgüne gönderilen yazarların, şairlerin eserlerinin de Ermenice okunacağını söylediler.Raflarda #tarih nisan sayısını gördüğümde irkilmiştim, çünkü kapakta şu yazıyordu: “Bir varmış 1915 bir yokmuş 2015... ” Evet, 100 yıl önce bir gece, Ermeni aydın, yazar ve şairlerin kapıları vuruldu. Tutuklandılar, sürgüne ve ölüme gönderildiler... 1915 yılında ölüme gönderilen Ermeni aydınların anısına onların seslerini duyurmak için “In Memoriam 24 Nisan” başlıklı bir konser düzenleniyor.Anadolu Kültür ve Kalan Müzik işbirliğiyle düzenlenen konser 22 Nisan saat 20.30’da İstanbul Kongre Merkezi’nde yapılacak. Gecede Kardeş Türküler, Ara Dinkjian ve Onnik Dinkjian, Erkan Oğur, Ertan Tekin, Hasmik Harutyunyan, Karine Hovhannisyan, Haig Yazdjian, Şahan Arzruni, Erman İmayhan, Eileen Khatchadourian, Henning Schmiedt, Haïg Sarikouyoumdjian, Gaguik Mouradian, David Mayoral ve Jordi Savall sahnede olacaklar.
Livaneli’den özel beste
Zülfü Livaneli’nin “Homage to Gomidas” bestesi de ilk kez bu gecede icra edilecek. Konserde müzik dışında 1915’te tutuklanan yazarların, şairlerin eserleri Ermenice okunacak. Konser, Kalan Müzik’in sitesinden canlı yayımlanacak.Anadolu Kültür Başkanı Osman Kavala, Ermenilerin 1915’e kadar Anadolu’nun çeşitli yerlerinde mimari, müzik ve edebiyatta çok büyük izler bıraktığını, Harput’ta, Van’da, Muş’ta, Diyarbakır’da tiyatrolar oynandığını belirterek “Cumhuriyet döneminde bugün kültür hayatını zayıf olarak gördüğümüz birçok yer o dönemde canlıymış. Bu da Türkiye’nin bir gerçeği.” diyor.
‘Grigor’u hatırlatmak Papa’ya kalmamalıydı’
hesaplar ekseninden yorumlandığını, öncelikle yapılması gerekenin eğitim programlarında değişiklikler ve Ermeni kültür mirasına sahip çıkmak olduğuna değiniyor: “Ermenistan’la alakası olmayan tarihi olaylara devletler, ilişkiler perspektifinden bakılıyor. Halbuki bu tür anmaların, geçmişle yüzleşmelerin güncel hesapların dışında olması, toplumda daha derin duyarlıklar geliştirmek için fırsat sayılmaları gerekir. Papa Vatikan’daki konuşmasında 10. yüzyılda bugün Van’ın Gevaş ilçesinin Narek köyünde yaşamış keşiş Grigor’u Hıristiyanlık için önemli bir paye olan din doktoru ilan etti. Grigor’un 10. yüzyılda yaşadığı ve önemli eserler verdiği manastır 1951’de valilik tarafından yıktırılmış, Grigor’un mezarı, yapılan caminin altında kalmıştı. Patrik Mutafyan da bu konuda uyarıda bulunmuştu. Bu kadar önemli bir edebiyat insanının çok daha önceden farkına varılması, ona değer verilmesi gerekirdi. Vanlı Grigor’u bize hatırlatmak Papa’ya kalmamalıydı.”
‘Türkiye özür dilemeli’
Kavala, “Her ne kadar Cumhuriyet laiklik ilkesini temel olarak aldıysa da gerçek bir laik düzen Türkiye’de kurulamamış ve özellikle Müslüman olmayanlarla ilgili ayrımcı politikalar devam etmiştir” diyor.Kalan Müzik’in kurucusu Hasan Saltık ise Anadolu tarihinde Ermeni kültürel varlığını bilmenin özellikle aydınlar için önemli olduğunu söylüyor. Saltık, özellikle Kürt ezgileri ile Ermeni ezgileri arasında ciddi paralellikler olduğuna değinerek “70 milyonluk ülkemizde 40 bin Ermeni yaşıyor. Sayı azaldığı zaman toplumun kendi kültürünü üretmesi zorlaşıyor. Bu nedenle Batı Ermeni kültürü hem ülkemizde hem dünyada çok ciddi bir tehdit altında” diyor.
1915 olmasaydı ‘Sivas’ da olmazdı
“100 yıl önce yapılanlardan hesap sorulmuş olsaydı, belki, 6-7 Eylül olmayacaktı; Dersim’de, Kahramanmaraş’ta, Sivas’ta da katliamlar yaşanmayacaktı” diyen Saltık sözlerine şöyle devam ediyor: “Gelişmiş toplumlar tarihiyle yüzleşti, yaptıklarından özür diledi. Türkiye de artık özür dilemeli, ülkeye yakışan da budur. Komplekse davranmaya, kestirip atmaya gerek yok, sanki hiç böyle bir şey olmamış gibi...”Saltık, 1915 döneminde binlerce Ermeni türküsünün toprak altına gittiğini vurgulayan Saltık, “Anadolu’ya ait binlerce türkünün kayıp. Kürt müziğinde de§ çok büyük bir kayıp var. Ermeni-§Türk aşkını anlatan türkülere baktığınızda orada Ermeni kelimesi geçince sansürlendiğini görürsünüz” diyor.
‘Soykırım’ yerine ‘etnik temizlik’
Osman Kavala,1915’te yapılanların Birleşmiş Milletler’in 1948’de kabul ettiği “Soykırım Sözleşmesi”nde tarif edilenlere uyduğunu belirtiyor: “Soykırım, uluslararası hukuk alanında kullanılması için üretilmiş hukuki bir terim. Dilimizde yaygın kullanılan, ne anlama geldiği herkes tarafından aynı şekilde anlaşılan bir söz değil. Özellikle resmi söylem çok farklı olduğundan, eğitim kurumlarında farklı bir tarih anlatımı olduğu için, ‘soykırım’ın bağlam dışı kullanılması ülkemizde popüler anlamda tarihin daha iyi anlaşılmasına fazla katkı sağlamıyor, bazen de insanların anlatılanları dinlemesinde engel teşkil ediyor. Olanların hangi suça tekabül ettiği tartışmasından önce 1915 ve sonrasında ne olduğunun yaygın biçimde bilinmesi, anlaşılması önemli. Son dönemde etnik temizlik kavramı çok yaygın kullanılıyor, galiba bu daha anlaşılır bir kavram. 1915’in kanlı bir etnik temizlik olarak anlatılması Türkiye’de tarihi olayların daha nesnel biçimde anlaşılmasını kolaylaştırabilir.”
Dünyayı Takdis
Dünyanın doğu tarafında
Barış olsun.
Tarlanın apak çığırlarına
Kan değil, ter damlasın
Ve çınlarken akşam çanı
Eğilsin herkes takdise...
Dünyanın güney tarafında
Ağaçlar meyveye dursun.
Peteklerden ballar damlasın
Kadehlerden şarap aksın
Ve gelinler yoğururken ak ekmeği
Söylensin aşk şarkıları...
Taniel Varujan
Cumhuriyet Gazetesi