04 Nisan 2015
Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan 29 Ocak 2015 tarihinde “Ermeni Soykırımın 100. Yıldönümünde Pan-Ermeni Deklarasyonu” başlığını taşıyan bir belge yayınladı.Adından da anlaşılacağı üzere bu belge, soykırım iddiaları konusunda tüm Ermenileri ilgilendiren ve bu konuda neler yapılması ve nasıl davranılmasını belirleyen bir tür rehber niteliğindedir. Diğer yandan Cumhurbaşkanı tarafından yayınlanmış olması belgeyi resmi kılmakta, diğer bir deyimle devlet katında uyulması zorunlu hale getirmektedir.Bu deklarasyon hakkında AVİM Uzmanlarından Dr. Turgut Kerem Tuncel tarafından uzun bir yorum kaleme alınmış ve AVİM Bülteninde yayınlanmış olduğu için belgenin içeriği üzerinde durmayacağız. Ancak bu belgenin soykırım iddialarını Ermenistan’ın dış politikasının en önemli sorunlardan biri haline getirdiğini, Türkiye ile Ermenistan arasında bir uzlaşma ve anlaşma olmasını daha da güç kıldığını ve nedenle de ilişkilerin normalleşmesini daha da erteleyeceğini belirtmekle yetineceğiz.Ermenistan’da bu belgeye karşı başlıca itiraz ülkenin birinci Cumhurbaşkanı (1991-1998) olan ve halen de muhalefette olan Ermeni Milli Kongresinin başkanı bulunan Levon Ter Petrosyan’dan gelmiştir.
Petrosyan; Ermenistan’ın soykırımın uluslararasında tanınmasını sağlamaya çalışmasını ancak bunun ülkenin dış politikasının başlıca sorunu olmamasını, soykırımın bir insan hakları sorunu olarak ele alınmasını, Ermenistan Hükümetinin Türkiye’nin soykırımı tanımasını ve tarihiyle yüzleşmesini istememesini çünkü bunun Türkiye’nin iç işi olduğunu, Avrupa ülkelerinin de Avrupa Birliği üyeliğinin ön koşulu olarak Türkiye’nin soykırımı tanımasını istememelerini savunmaktadır. Petrosyan’a göre Tehcir nedeniyle Ermenilerin kaybettiği malları iade etmesi ve tehcire tabii olanların torunlarına dedelerinin uğradığı maddi zararları telefi etmesi Türkiye’den istenebilir. Petrosyan ayrıca Türkiye –Ermenistan arasındaki, 10 Ekim 2009 tarihli protokoller gereğince diplomatik ilişkiler kurulması ve ekonomik, kültürel ve siyasi alanda işbirliği yapılmasını önermektedir. Buna karşın söz konusu protokollerde kurulması öngörülen tarihçiler komisyonuna, dünyada hiçbir siyasi sorunun bir tarihçiler komisyonu tarafından çözülmemiş olduğunu belirterek, karşı çıkmaktadır.Ermenistan’ın Birinci Cumhurbaşkanın bu görüşleri halen Ermenistan’da Türkiye için uygulanan politikaya uymamaktadır. Nitekim bu sözleri nedeniyle eleştirilmiş ve bu arada iktidardaki Cumhuriyet Partisi sözcüsü ve Millet Meclisi Başkan Yardımcısı Edvard Şarmazanov kendisini Ermeni Davasına gömmek istemekle suçlamamıştır.
Yakından bakıldığında Petrosyan’ının Türkiye ile ilişkiler konusunda cumhurbaşkanlığı dönemindeki fikirlerini koruduğu görülmektedir. O dönemde de, 1915 olaylarını soykırım olarak nitelendirmekle beraber, bu konuda Türkiye’yi suçlamaya çalışmamış ve bu soykırımını tanımaya davet etmemiştir. Bu tutumunun nedenlerini açıklamamakla beraber, Azerbaycan’la savaşıldığı bir dönemde soykırım iddiaları gibi güncelliği olmayan bir konu nedeniyle Türkiye ile ciddi bir anlaşmazlığa girmeyi uygun bulmadığı ve Türkiye’nin Azerbaycan’ı daha fazla desteklemesini önlemeye çalıştığı gibi yorumlar yapılmıştı. Bu vesileyle Ter Petrosyan’ın Karabağ politikasının da bugünkü politikadan çok farklı olduğunu, kısa zamanda bu sorunun çözümlenmesine taraftar bulunduğunu ve bu amaçla Minsk Grubun hazırladığı bir planı kabul etmek istediğini, ancak Ermenistan Millet Meclisinin çoğunluğu kendisini desteklemeyince istifa ettiğini hatırlatalım.
Kısaca Ter Petrosyan soykırım iddiaları ve Karabağ dahil Ermenistan’ın işgal etmiş olduğu Azeri toprakları gibi sorunlardan bir an önce kurtularak ülkesi için yeni bir gelecek sağlamaya çalışmış ancak bunda başarılı olamamıştır.Soykırım iddiaları konusunda yukarıda değindiğimiz önerilerinin kısa ve hatta orta vadede Ermenistan’da olumlu yankı yapması olası olmayıp iki ülke arasında günümüzdeki anlaşmazlıkların, 24 Nisan anma tören ve diğer eylemlerin yaratacağı olumsuz etkilerle sonu belli olmayan bir süre daha devam edeceği anlaşılmaktadır.
Turkishny