04 Nisan 2015
Osmanlı Merkez Bankası’nın ilham veren bir anıt bina olduğunu Cem Selcen’in “Elma’nın Suçu” romanından bilirdim. Ama bu binaya yerleştiği 2011’den beri Salt Galata’ya göz atma fırsatı bulamamıştım bir türlü. Geçtiğimiz hafta sonu bu ayıbı telafi etmek üzere harekete geçtim. Bakın neler öğrendim…
Darülbedayi kurucularından Güllü Agop 27.darulbedayi28-29 Mart günleri İstanbul Şehir Tiyatroları’nın düzenlediği “Türkiye Tiyatrosu ve Darülbedayi” isimli Dünya Tiyatro Günü Semineri Galata Salt Oditoryum’da idi. Genel Sanat Yönetmeni Erhan Yazıcıoğlu’nun inisiyatifiyle hayata geçen seminer, akademik olduğu kadar belgesel niteliğiyle de öne çıkarken, birçok önemli akademisyen, araştırmacı ve tiyatro insanı konuşmacı olarak panellerde yer aldı. Tarihsel metinlerin oyuncular tarafından sahnelendiği bölümler de yok değildi.
“Avantgarde ile Türk Tiyatrosunun Yolculuğu” ve “Türkiye’de Oyunculuk ve Reji Geleneği” başlıklarının Prof. Dr. Ayşın Candan moderatörlüğünde incelendiği Cumartesi seanslarının ardından, Pazar günü seminerlerinin bir kısmına katılabildim.
“Venedik’ten İstanbul’a Türkiye Tiyatrosu’nu Yaratanlar” başlıklı ikinci günün ilk ana bölümü, “Prolog” olarak tanımlanmış bir okuma tiyatrosu ile başladı. Ermeni Katoliklerinin bir kolu olup 1717’de kurulan Mıkhitaristlik mezhebinin rahiplerinin 18nci yy sonlarına doğru ürettikleri, komedi üslubundaki Türkçe Osmanlı metinleri “San Lazzaro Oyunları” adıyla sunuldu.
İlk Altın Jübileli Oyuncumuz Mardiros Mınagyan
İkinci bölüm, Boğos Çalgıcıoğlu’nun 19ncu yy’ın ikinci yarısında yaşamış efsane oyuncu “Bedros Atamyan”ı canlandırarak sunduğu Ermenice bir “Hamlet” tiradı ile açıldı. Bugün İstanbul Şehir Tiyatroları olarak bildiğimiz Darülbedayi’nin kuruluşuna çok ciddi emek ve sanatkârlık vakfetmiş Osmanlı Ermeni oyuncuları tanıtıldı. İnterlüd tabir edilen bu kısımda, Boğos Çalgıcıoğlu bu kez, Mardiros Mınagyan’dan döneme ait bir Türkçe Armand Duvall tiradı canlandırdı. Buram buram eski İstanbul kokan o Ermeni aksanlı Türkçe tınısı salona keyifle yayıldı. Boğos Çalgıcıoğlu, “Mardiros Mınagyan, ilk kez 1862’de ‘kız’ rolüyle sahneye adım attığı için bu oyunun tiyatro tarihimizdeki yeri önemlidir.”, diyor. Nitekim, Mınagyan tiyatroda 50nci yıl jübilesini yapan ilk oyuncumuz olarak da sanat tarihimize adını yazdırmış.
Şehir Tiyatrolarını Bize Hediye Eden Güllü Agop
Takip eden kısımda bir belgesel yer alıyordu. Güllü Agop, Şehir Tiyatrolarının kurulmasında büyük katkı sağlamıştı ancak mezarının akıbeti belirsizdi. Bu kısa belgesel, Yücel Aşkın’dan alınan bilgiler ışığında bu mezarın günümüzde bulunmasını konu alıyor. Çırağan sırtlarındaki Yahya Efendi Mezarlığı’nda edebi istirahatinde olan Güllü Yakup (Agop), Osmanlı’nın Mızıka-i Hümayunu eşliğinde, saray mensuplarının ve Sultan Abdülhamit’in akrabalarının yer aldığı bu mezarlığa resmi tören ile defnedilmiş. Bu detaylar döneminde kendisine verilen önemi gösteriyor. Vakıflar Müdürlüğü’nce yapılan tadilat sonra mezar taşlarının yerleştirilmesinde belli karmaşalar yaşansa da bu önemli tiyatro insanının mezarı bugünümüze ziyarete açık halde korunabilmiş.
Vahram Papazyan ve Muhsin Ertuğrul Dostluğu
Papazyan ve Ertuğrul kurdukları ortaklıkla Abdullah Cevdet çevirisiyle ilk kez Türkçe Hamlet oynuyorlar, 1911 yılında. Darübedayi’nin tarihine ışık tutan seminer bu dönemi konu olan bir kısa belgesel ile devam etti. Sercan Gidişoğlu, Özgür Eren ve İlker Yasin Keskin performansları ile Hamlet – Leartes arasındaki bir sahne de canlandırıldı. Vahram Papazyan 1968’de Erivan’da Sovyetler Birliği sanatçısı olarak dünyadan ayrılmış.
Tek Yönetmen Muhsin Ertuğrul
Pazar günü etkinliklerinin kalan kısmı Yrd. Doç. Dr. Müjgan Yıldırım sunumundaki “Türkiye Sineması’nda İlkler ve Tiyatroyla İlişkisi” paneli ile devam etti. Bu kısım 90 dakika sürerken, Muhsin Ertuğrul’un “tek yönetmen” olarak 17 yılda 30 film çektiği, sinemamızdaki “Tiyatrocular Dönemi” masaya yatırıldı, kısa film gösterimleri paylaşıldı.
Yeşil Gazete