26 Mart 2015
levent-senseverErmeni Soykırımı’nın 100. yıl dönümü yaklaşırken, Sosyalist İşçi gazetesi, Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe Platformu’nun sözcülerinden Levent Şensever ile bir söyleşi yaptı:24 Nisan Ermeni Soykırımı’nın 100. yılı vesilesiyle Türkiye’de devlet ve hükümet süreci nasıl ele alıyor? Nasıl bir yaklaşım içindeler?
Levent Şensever: Soykırımın gerçekleştiği 1915’den Cumhuriyetin kuruluşuna kadar geçen sürede ve 92 yıllık Cumhuriyet tarihi boyunca iktidara gelen tüm siyasi güçler, muhafazakârından liberaline, sosyal demokratlarından İslamcılarına kadar tüm iktidarlar, soykırımın inkârı politikalarını kesintisiz sürdürdü.
Bu yıl devlet inkârcılık konusundaki çabalarını bir adım daha öteye götürdü. Her yıl 18 Mart’ta yapılan Çanakkale anması, bu yıl iki kez gerçekleştirilecek. İkinci anmanın tarihi ise 24 Nisan olarak belirlendi. Oysa Çanakkale Savaşı açısından 24 Nisan tarihi özel bir anlam ifade etmiyor. İttifak güçleri 25 Nisan sabahı Çanakkale’de kara harekâtı başlatmıştı. Yani bugüne kadar hiç yapılmayan ikinci bir anma söz konusu olacaksa, bu 25 Nisan’da yapılabilirdi.
Bilindiği gibi kara harekâtının başlamasından sadece bir gün önce, 1915’in 24 Nisan akşamı ise İstanbul’da Ermeni aydınları evlerinden alınarak, Haydarpaşa’dan ölüm yolculuğuna çıkarılmıştı. Bu nedenle 24 Nisan günü tüm dünyada Ermeni Soykırımı’nı anma günü olarak kabul edilmektedir.
Devlet, 24 Nisan’da Çanakkale anması düzenleyerek, Ermeni Soykırımı anmalarından dikkatleri başka bir yöne çekmeye çalışıyor.
Bu arada Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan, 24 Nisan’daki Çanakkale anmasına adeta alay eder gibi, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ı davet etti.
Burada inkârcılığın yeni bir boyutunu görüyoruz. Ne yazık ki bu tür inkârcılık çabaları soykırım kurbanı yüz binlerce Osmanlı Ermeni vatandaşının torunlarını derinden üzüyor. Bu soykırım kurbanlarının anısına büyük bir saygısızlık.
Soykırımla hesaplaşılması neden bu kadar önemli?
Türkiye’nin bir birinden bu kadar farklı siyasi görüşlere sahip iktidarlarının niçin aynı kararlılıkla inkârcılığı sürdürdüğünü sorgulamak gerekiyor.
Soykırım; Anadolu’nun gayrimüslim vatandaşlardan temizlenmesi ve onların kültür mirasının izlerinin yok edilmesi, Cumhuriyetin kuruluşunun temel köşe taşlarından birini oluşturuyor. Ermeniler ve diğer gayrimüslim Osmanlı vatandaşlarına yönelik suni olarak yaratılan “düşman” ve “hain” miti sayesinde bir Türk “ulusal kimliği” dizayn edildi. Ayrıca soykırım kurbanı Ermeniler, Süryaniler ve Rumların el konulan mal ve mülkleri de yine erken Cumhuriyet döneminin en önemli sermaye birikim kaynaklarından birini oluşturdu.
Dolayısıyla soykırımla yüzleşmek demek, bugüne kadar bize anlatılan “Türk ulusunun kahramanlığı” masallarını terk ederek, kanlı tarihimizle yüzleşmek ve yeni bir tarih yazılımı anlamına geliyor. AK Parti bazı yönlerden kendinden önceki iktidarlardan ayrışmış olsa da, henüz “Türk milli tarih tezleri” bakımından bir fark yaratamadı.
Soykırımla yüzleşmek, aynı zamanda bu topraklarda yaşanmış büyük trajedilerin kurbanlarını hatırlamak ve onların anısını yaşatmak demek. Unutmamak gerekir ki inkâr, soykırımın devamı anlamına geliyor.DurDe Platformu, 24 Nisan kampanyasında nasıl bir yol haritası izliyor? DurDe’nin bu kampanyada temel amacını nasıl tarif ediyorsunuz?Ermeni Soykırımı meselesi çok boyutlu. Meselenin adalet ve vicdan boyutunun yanı sıra, ekonomik, coğrafi, siyasi, kültürel ve insani boyutları da söz konusu. Aynı şekilde ilgili taraflar da çok çeşitli ve farklı görüşlere sahip.Türkiyeli bir aktivist platformu olarak tüm bu çeşitli boyutları ve farklılıkları göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bizim meseleye yaklaşımımızı kısaca şöyle özetleyebiliriz:
– Devletin inkâr politikalarına karşı mücadeleye uzun vadeli, 2015’in ötesine gidecek şekilde bakıyoruz. Soykırımın tanınması ile ilgili mücadele, devletin tüm aygıtlarıyla inkârı sürdürdüğü koşullarda temel olarak siyasi bir mesele.
– Soykırımın tanınması ve devlet tarafından özür dilenmesi hedefimiz var. Ama bu hedefe ulaşmak tek başına yeterli değil. Diyasporanın, soykırım kurbanlarının torunlarına vatandaşlık hakkı tanınması, tazmin, mülklerin ve kültür mirasının geri verilmesi, sınırın açılması, vb. talepleri de gündemimizde.
– DurDe olarak en güçlü olduğumuz alanda, meseleye ilişkin geniş kitlelere erişilmesi ve bu konuda farkındalık yaratılmasına odaklanıyoruz. Bu amaçla aktivistlerin mobilizasyonunu öne çıkarıyoruz. Birçok üniversitede ve kamusal alanda konferanslar, seminerler, atölyeler ve etkinlikler düzenliyoruz.
– Ermeni diyasporası ve Ermenistan’daki sivil toplum ile ilişkilerin geliştirilmesini önemsiyoruz ve bu konuda özel çaba harcıyoruz. Aynı şekilde meselenin uluslararası platformlara taşınmasını da son derece önemli buluyoruz ve bu konuda çaba harcıyoruz.
DurDe Platformu bu yılki 24 Nisan anmalarında ne tür etkinlikler planlıyor?
DurDe, her yıl olduğu gibi bu yıl da 24 Nisan Ermeni Soykırımı mağdurlarını anmak üzere bir dizi etkinlik planlıyor. Bu etkinliklerden en önemlisi, 24 Nisan, Cuma saat 19.15’de Taksim’de gerçekleşecek olan anma etkinliği.Bunun yanı sıra irili ufaklı birçok etkinlik daha söz konusu olacak. Örneğin Avrupa ırkçılık karşıtı sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle, Ermeni diyasporasının liderlerinden oluşan bir Avrupa delegasyonunu, 21-24 Nisan tarihleri arasında İstanbul’da geniş bir program çerçevesinde ağırlayacağız. Bu program DurDe Platformu, EGAM* ve AGBU** tarafından ortak olarak düzenleniyor. İstanbul’daki programın ardından, DurDe aktivistlerinin de katılımıyla benzer bir program Ermenistan’da gerçekleşecek.İstanbul’daki anmalara bu yıl dünyanın dört bir köşesinden çok sayıda diyaspora temsilcisi, siyasi lider ve sivil toplum temsilcisi de katılacak.
Irkçılıkla mücadelede diğer başlıklarınız neler ve nasıl bir çağrı yapıyorsunuz?
Platformun mücadele ettiği başlıca alanları şöyle sıralayabiliriz: Her türlü etnik ve dini ayrımcılık; Antisemitizm ve İslamofobi; nefret suçları; mültecilere ve Romanlara yönelik ayrımcılıkla mücadele.
Durde